zel raporu, Duverger raporu

15 Kasım 1993

PAZARTESİ `

Bİ GNİİ ııiızi
KuıırıiAN rişısK . z

Özal raporu, Duııergejr raporu

rena’dan Tuncay Özkan arkadaşı#

Amız çok önemli bir “gazetecilik
olayı” yarattı. Sorumsuz cumhurbaşkanı 0zal’ın sorumlu başbakan Demirel’e gönderdiği “Kürt Mektubu”nu
buldu, çıkardı. .

Herkesin yıllardır kovaladığı bir belgeyi bulup çıkannak az-buz iş değildir.
Tuncay’ı kutlamak, sonra da mektubu
defalarca okumak
gerekiyor.

Oyle yaptım.

***k

Özal’ın tespitleri eksik olabilir,
ama, yanlış değil…

Asken^ ve

ekonomik
tedbirlerin bir arada, yan yana (ve~
ya yana yana) ele
alınmaları gerekti- .,
ğini söylüyor.

Dağlık bölgelerdeki köy ve mez
ra nüfusunun batıya, büyük yerleşme merkezlerine nakledilmelerini savunuyon

Üniter devletin esas olduğunu,
bir yandan sınır ticaretinin serbest
bırakılmasını, beri taraftan ekonomik cazibe merkezleri oluşturulmasını gündeme getiriyor.
Kim yapacak, nasıl yapacak? Eksik
de orada… Tık yok…
*i*

Benim de aklımda kalan bir rapor

var.
Ünlü siyaset bilimcisi Maurice Duverger’nin raporu…

Ana Mahkemesi’nin arşivlerinde
bir yerdleadsiî.
***k

_1970 Dördüncü Kongresi’nde Türk-iye lşçi Partisi’nin aldığı 8 numaralı karar

yüzünden, 12 Mart yönetimi, “kesin ka
patılma” istemiyle dâvâ açtırmıştı.

Maurice Duverger, dokuz sayfalık bir
mektup gönderdi. Bir
kopyası dönemin başbakanı Nihat Erim’e,
bir kopyası› Anayasa
Mahkemesi’ne… 1971
yılında mahkemede
okunan raporun ilginç
bir bölümü vardı.

“Türkiye’de Kürt
halkı elbette vardır.
Ama, halk olmak,
‘ devlet kurma hakkım
vermez… Milletleşip devletleşmenin
dört şartı dil birli i, toprak birliği, bilinç
birliği, iktisat birlı ‘dir. Bilinç birliği dışında Kürtler’cle hiçbiri yoktur. Normal
bir iktisacî politikayla, üniter devlet sınırları içinde, Türkiye’nin etnik sorunlarına çözüm aranmalıdır…”

*t*

“Amerika’yı yeniden keşfetme” alışkanlığımızdan vazgeçsek, kimbilir, en
acil sorunumuzun a ıntılı çözümü belki de yirmi yıl önc ` Anayasa Mahkemesi aşrivlerindedir.

Kahve fincanına
aman dikkat!

” NEMLİ bir aksilik olmazsa, Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nin kurdelasını bugün kesecek

Demirel… Asıl önemlisi, törenden he
men sonra kahve ikramı yapılacak…

Özel fincanlarla…

Seçilmek istiyorsanız eğer

Tanıtımda büyük usta Zenger

Çıkarsa bu konuda bir sorun

Lütfen “BİR B/LEN”e sorun

Kambersiz düğün, Erkal Zenger’siz
şamata olmaz… Bayar, Gürsel, Sunay,

Korutürk, Evren, Özal, Demirel… Tas
tamam 7 cumhurbaşkanı gördü “pi
yarcı” Zenger… Hepsi için de, ayrı ayrı
dörtlükler düzdü. Son cumbaba fincanlara ne tepki gösterecek, merakla bekli
yorum… Taştan (ve baştan) oymaz in-w

şallah!

IŞILA_Y SAYGIN

RKIYE Büyük Millet `-‘ lisi’nde

H “sembol” olmaya başladın… GÖ
rünürde hiçbir hastalığın olmaması
na rağmen, özel hastanelerden gelen

sağlık faturaları sıralamasında bayağı

yukarılardasın… Dalga geçiyorlar: “De
vam ettiği kuaförün yanında özel klinik
var, faturalar karışmıştır…”

Şimdi, bir de, “telefon faturası” meselesi çıktı. Yedi a da 95 milyon 246
bin liralık “muhab t”… Parası devlet
bütçesinden ödeniyor… Ayda 13-14
milyon lira, “indirimli” tarafından…

“Ayıp olmuyor mu?” sorusu klasikleşti, sormayacağım”.

“Sembolleştin” demekle yetineceğim.,
Oyle demekle yetineceğim, çünkü,
fırıldaklaşan siyasî parti ortamımızda, ya
hastaneye gidilir, ya postaneye… Talep
antıkça fiyat da artar, fatura da…

Tamam, kontürler artmaya başladı.
Telefonu kapatıyorum…