Yüce rabbim hepimizi kurtarıcılardan kurtarsın!
vÜcı: RABBİM HEPİMİZİ
KURTARICILARDAN KURTARSIN!
İnsan yaşlandıkça, kendisini tekrar etmeye başlar.
Kimine göre (Freud),.demenri:ı senilis, yani bunaklık…
Kimine göre (Marx), “History repeats itself twice. First as a trajedy. second
as a farce…”
Yani, tarih iki kere tekerrür eder. İlkinde trajedi, ikincisinde tulûat olarak…
Sentez yapalım…
Aynı olay devamlı tekrarlanırsa. üçüncü Şahıslar, meselâ “gazeteeiler” ne
yapsın?
Bunamadığımıza göre, olaylar tekrarlandığına göre. tarihten ve eski yazdıklarımızdan kopya çekeliın…
**t
Atatürk Türkiye’sinde “umüma açık”
şinemalarm sayısı iki elin parmaklarına
ancak sığardı.
Yabancı filmlere. özellikle de vurdulu-kırdılı korsan filmlerine “müthiş rağ
bet” vardı. O izdiham yüzünden sinemalara girilemediği için. yabancı filmler vizyona Çankaya Köşkü’nde ğirerdi.
Atatürk’ün en büyük zevklerinden biri. bu ilk gösterimlere, başkent Ankara’nın önde gelcnlerini çağırmaktı.
*f*
Film Douglas Fairbanks’in otuz altı
kısım tekmili birdenlerinden biriydi.
Fırtınaya yakalanan “mal ve dilber
dolu” ticaret gemisi pusulasını şaşırıyor,
korsanlı sulara giriyor. saldırıya uğruyordu.
Allah’tan, “kurtarıcı” rolündeki Douglas bulunuyordu gemide…
Bıyıkları kaytan. kılıcı keskindi. Toptan saldıran gemilerdeki 137 korsanı kılıçtan geçiriyor, kızların en güzelini koluna
takıyor. pınarlarıııdan şerbet. bakışlardan
şehvet fışkıran “cennet misali” bir adaya
çıkartıp, huriler kadar güzel 0 kızla ufukta
(ve sık çalılıkların arasına) kayboluyordu.
Denildiğine göre, film bitmiş. ışıklar
yanmış… Ön sırada oturan Neyzen Tevfik
hüngür hüngür ağlıyor.
Atatürk şaşırmış… “Üstad, film mutlu sonla noktalandı. niye ağlıyorsun?” di
ye sormuş…
“Ben bu filmi daha önce seyrettiydim…” demiş Neyzen. “Önce kurtarırlar.
sonra becerirler…”
t**
Bu anekdotu nereden hatırladım?
Son Avrasya maratonunda şeriatı,
herdâim 864 râkımlı tepedeki olağanüstü
toplantılarda lâikliği kurtardık…
Bir basıp beş alacağımız Körfez savaşında üçün birini aldıydık.
Dünya demokrasisini kurtarma ayağına, K0re’de fena olduyduk.
Kıbrıs problemi devam ediyor.
Suriye meselesinde inşallah daha fazla problem olmaz…
Rahmetli Fuzûli, verdiği selamı “rüşvet
1 _ değildür” diye almayan devlet
memuruna çok kızmıştı. Memur ne istiyordu?
a. Tahakkuk etmiş maaşını
b. Gecekondusunun tapusunu
c. SİT alanında inşaat ruhsatı
d. Marinada yatma yer
2_ Rüşvet üzerine söylenmiş güzel
sözlerimiz vardır. “Gümrüklerimizde
rüşvet kurumlaştı. Haksız kazanç elde etmek
için kişilik satmak, açgözlülük oldu, marifet
sayıldı…” Kim dedi?
a. Halil Bezmen b. Ergun Göknel
c. Necati Can d. Hilmi lşgüzar
“Rüşvet” denilince, akla “Koskotas”
3_ gelir. Suçu banka dolandırmaktı. Yer
yerinden oynadı, hükümetler düştü.
Dolandırdığı bizim paramızla kaç paraydı?
a. 20 milyar b. 200 milyar
c. 2 trilyon d. 27 trilyon
Bülbülün çektiği dili belasıdır. Klor
4_ davasında kahramanlık taslarken
”sirkatin söyleyen” ve sonra yurt dışına arazi
olan Halil Bezmen gevezelik etmeseydi, başına
bunların hiç biri gelmeyecekti. Ne dedi?
a. Devlete kazık attık, suç mu?
E] Tempo ı 567 ı 1998
Rüşvet, ihtilas,
irtikap, çete,
dolandırıcılık gibi
meselelerden bizi
kim kurtaracak?
Bana
soruyor/ar…
Cevabını bilsem,
soranlara söyler
miyim?
Ben hâlledirim
meseleyi,
otururum
devletin başına…
Kimler
oturmadı ki?
Benim onlardan
ne ekxiğim var?
b. Ne yani, banka mı soyduk?
c. Herkes yapıyor, bizimki mi göze battı?
d. Hepsi
12 Eylül’ün “ibret ve gözdağı”
kurbanları arasında. Hilmi lşgüzar
vardı. Çok yattı. Niye?
a. Devlet parasını özel bankaya yatırdığı için
b. Bankerlere para kaptırdığı için
c. İhalelere fesat karıştırdığı için
d. Toplu kaçakçılığa karıştığı için
T RÜŞVET İSTEMEM, AMA, YAN CEBİME KOYARSAN FENA DA OLMAZ HANİ! `
Samsun eski emniyet müdürlerinden
6′ Naim Erdem, Mamak askeri
cezaevinde tutukluyken, kalp krizinden
ölüverdi. Neyle suçlanıyordu?
a. Sanıklara işkence yapmak
b. Milletvekili dövmek
c. Hizbullah militanlarına yataklık etmek
d. Silah kaçakçılanrıdan rüşvet almak
7_ Emekli Albay Haluk Aydın, Mamak
askeri cezaevinde tutukluyken, beyin
kanamasından ölüverdi. Neyle suçlanıyordu?
a. 85 kilo altın rüşvet almak (Kapıkule)
b. Elektronik cihaz kaçakçılığı (Mersin)
c. Eroin kaçakçılığı (Habur)
d. Sigara kaçakçılığı (Yeşilköy)
Ankara Sıkıyönetim 4 n0.lu askeri
8_ mahkemesindeki ”Albaylar
Davası”nda (1982), sanıklar 2-10 yıl hapis
yedi. 18 subayın suçu neydi?
a. Toplu gümrük kaçakçılığı
b. Kaçakçılığa yardım
c. Görevi kötüye kullanmak
d. Rüşvet almak
e. Hepsi
l)a.2)c,3)a.4)d,5)a.6)d.7)a.8)e.
*ik*
Gayet başarılı şekilde soyunuyoruz
“kurtarıcf” rolüne…
Avrasya maratonu çok iyiydi.
İstanbul’u kurtaran Recep Tayyip Erdoğan yüzünden. birinci boğaz köprüsü cökebilirdi.
Neymiş?
”Kitle sporu” yapmışız… Hacı-hoca
peşine takılmış… O önde koşar. müridleri
kovalar… O kadar kalabalık ve sarsıntı s0nunda. köprünün çökmediğine, “toplu
ölüm” olmadığına şükredelim…
Herkesin memleketi kurtarmaya s0yunduğu bir ortamda başka felaketler başımıza gelmez inşallah!
*f*
“Kurtarılması gereken” ne kaldı?
Galiba “ekonomi”…
O dediğiniz şey. güneş ışınlarına
emanet…
Biraz somutlaşalım… Güneş Taner’le
Işın Celebiye…
Rahmetli Neyzen üstadımızın kulakları
Çınlasııı…
“Yüce Rabbim bizi kurtarıcılardan
kunarsın…” III
Avrat sayısı 48’i, çocuk sayısı
432’yi, torun sayısı l.554’ü bulan
93’lük Reşo, 0 kadar kişiye para
yedirmekten fakr-Ü zarûrete düşmüştü.
Viagrasını alıp geneleve gitti.
KDV’sini bile ödedi.
On yedinci seferden sonra baygın düşen hayat kadını, “Yarım saat kestireyim. devam ederiz!” dedi.
Rcşo alestaydı. ama. alttan aldı.
“Bir şartla! Uyurken, bir elinle
orami, öbür elinle kolımi tutiysen…”
“Niye?”
“Cüzdanımi
s›
rem…
garantiye alıy
sin Isim ala İŞLEM
Haftalık Anagıam Analizleriıiz
FlKRl SAĞLAR – LİRİK SAFRA
MUSTAFA KALEMLl
MÜKEMMEL SALATA
(“EM” Joker)
KURTAR BlZI BABA! – BU KARAR ZABİTİN!
(“N” Joker)
ÖMER BILGlN – MİGRENLİ BÖN
(“lN” Joker)
RECAI KUTAN – UTANGAÇ KERİZ
(“cz” Joker)
MUSTAFA KAMALAK
ULAN, TAM KASKAFA
(“N” Joker)
SALİH KAPUSUZ – SUZUKİ’Lİ HASPA
(“l” Joker)
ABDULLAH ÇATLI – UHl TAÇLl BUDALA
ORAL ÇELİK – ZORLA KEÇİ
(“z” Joker)
MEHMET AĞAR – HATAM, MEĞER ÇİLLER
(“ÇİLLER” Joker)
“Dünyadaki en yavaş şey,
aptallarm acelecîlîğidir…”
(THOMAS SHADWELL. 1688)
Yeteneksiz şair Darjanton’un kabinesinde.
“daha iyi şiir” yazdığı için okka altına gitti
Hilmi lşgüzar…
Recep Tayyip gerçi şiir yazamadı. ama,
iyi okudu.
Kimine göre “iyi”, kimine göre “kötü”.
kimine göre “üçyüzonikilik bölücü”…
Ankara’da. hem serhat türküleri
söyleniyor. hem marşlar…
Uysa da konulan. uymasa
da uyan dönlükler düzülüyor.
*f*
Meselâ….
Leş kargalarını seferber gördüm
Kimini bakar, kimini _ver gördüm
Şerefsiz ellerde, dönek yüzlerde _
Şerefe yükselen kadehler
gördüm
***k
Yine meselâ…
Düzen aynı düzen, şek/en değişik
Göbek aynı göbek, etler değişik
Koltuk aynı koltuk, jâtler değişik
f**
Başka meselâ…
Sıfırcı Hoca’nın Not
ve
almadıja/ıııdûııı
Birleşmiş Milletler üyesi. 22 Mart 1945 kumluş
lu Arap Devletleri Birliği’nin şimdiki 22 üyesi Türkiye’ye posta attı.
“Suriye’ye bir şey yaparsanız. biz de sizi fena
yaparız haaa!”
Bu dümbüklere tek cevap verilir. “Yapmayın
yaaavvvv! ` `
Son sayımda. nüfusumuz 62.865.574’tü.
*kit
Bir de, ceviz akıllarınca. uzaktan komutayla pos
ta atanlara bakalım…
Bahreyn (603310)
Birleşik Arap Emirlikleri. (2.262.309)
Cezayir (29.830.370) Cibuti (434.l l6)
Fas 80.391.423) Filistin (850.032)
Irak (22.2 l 9.289) Katar (665485)
Komoros (589.797) Kuveyt (2.076.805)
Libya (5.648.359) Lübnan (3.858.736)
Mısır(64.79l.89l)
Moritanya (2.4I 1.3 l 7) Somali (9940232)
Sudan (32.594.l28) Suriye ( 16.137.899)
Suudi Arabistan (2Ü.O87.965)
Tunus (9. l 83.097) Umman (2.264.590)
Ürdün (4324638) Yemen (l3.972.477)
t**
Bize coğrafi uzaklık veya yakınlıklarını hesaba
katmayalım. ortalama nüfusları 12.484.921…
!Fıswêvra
YAĞDI YAĞMUR ESTİ RÜZGAR SEN DE Ml ŞAİR OLDUN HİLMİ İŞGÜZAR
l
|
l
l
I
I
|
|
I
I
|
l
I
I
I
I
Amaaannn! Yalan söyleyen Arap olsun!
Cemal Sal”ı seslensin…
E_ v siyasi, ölse-n de bakidir saltanatın
Arkanda köle/erin, uşakların kalacak
İktidar arzusuyla şaha kalkarken atın
Miting meydanlarında şakşakların kalacak
Uyandırma sarhoşu ver, diksin şişeleri
Sen sahnede oynarken,
kapa ttır gişeleri
sayende sayebanlar
dönerken köşeleri
Yolların kesilse de
ka vşakların kalacak
Utanma, zevk-ü
sefa hakkıdır asi/lerin
Halk ağlarken,
kalk oyna, şıngırdasın
zillerin
Nasılsa, davulcudan
zurnacı nesillerin
Pardon, yeni deyimle, kuşakların kalacak…
**ki
Türkiye’nin konjonktürü böyle olursa, tarih tekerrür ederse, ben de şimendifer olur,
borumu öttürürüm…
Tempo ı 567! 19983]