Yeşil kart kalmadı kırmızı kart verelim

llll

»yıllık bir rapor var.

ı başarılar elde ettik. H kın
“- ekonomi mode inin

Yeşil kart kalmadı
kırmızı kart verelim

NÜMDE Dünya
Bankası’nın hazırlayıp bizimkilere
gönderdiği dört

“Yeşil lcart larnasını
Taylarıd’da ik, ” ‘k
sa lık düze inde gözle gö- ı
rüür biryü Imeoldu. Si- `
z_e de şiddetle tavsiye ede- l
nz…” — – H
Aynı rapor devam edi- .
“Beninısediginizi, bildiğimiz _liberal
_sağlık sektöründe

edilebilmesi için, ‘aile hekimli
_yor.ı ‘

takviye

ilgi’ :iıégzgenel sağlık sıigoıtası’ zorunlu
e ‘i dur( ellilde az işmiş ülkeler için

‘~ “gerekli vefevkalâdğe olan _bu tir-A_
=“ tlenmeleri bir _an öncebaşlatmalclw

‘ urumundasınız… Dünya Bankası’nın

vazgeçilmez ilkesidir…” ‘

Büyük tantanayla başlattık bu uygulamayı… Bütün problemlerimiz sözümona çözülecekti; Çözülmediğiyle kalmadı, iyiden kötüye, kötüden betere,
beterden berbata gitti. Mahallesinin
muhtarından fukaralık ilmühaberi- alan
zenginlerden sıra gelmeyince, yaşil kar
, tı’ ”serbest giriş kartı” zanneden fakir-j
*fukara tâifesi hastane kapılarında kınnı- ._~

4 Onca tantanayla başlatılan uygulama sona erdiriliyor.

zı kart görmeye devam etti. ~

Belki hayırlısı budur. İşe yaramıyor-l l

du zâten…
i’ û i’

SSK hastanelerinde durum farklı mı?

Genç bir hekim’ arkadaşımın iki yıl
önceki yakınması hâlâ kulaklarımda…

“SSK’nın kasalarına, her yıl, 29 milyon kişiyi ‘çmua ene, ilaçla tedavi ve
ameliyat edece para ‘nnesi erekiyor. Oysapstopaila işçi en kesi en paralar, işverenlerce devlete verilmiyor.
En büyük batakçı da kamu kuruluşları… Prım borçlarının yüzde 80’e yakını
onların… Maaş derdinde değilim…
Ama, doğru-dürüst bakamayaca ım
hastaların polikliniklerde kuyru lar
oluşturduğunu, sersetîl olduklarını gördükçe kan ağlıyorum…”

ik**

Yeni sağlık bakanı çözümü buldu.

Yüz küsur doktoru rotasyona gönderdi.

Asayişin berkemâl olmaya başladığı ri- .’ vâyet olunan bölgesi- ‘
ne ›._«›_›_ İ,

“Çlîözüm mü? l i! H

Orta yaşaîyenié-ulaşmış bir pratisyen

hekimin mektubu var önümde…

“Belki de yaşlandığım’ için -aslında
orta yaşa yeni ulaştım- sonu iyi bilsin `

istiyorum filmlerin. Aşk şiirlerini, ko
medileri, müzikalleri tercih eder ol- ı

dum.

Acılı haberler geliyor ülkenin ‘
şik yörelerinden… Otoyollarda araç

çevrilip sürücüleri “cezalandırılıyor”
yadaakşamyaktiyoldagidenbirkadının, ırzına geçilipı öldürülüyor.: Köyler ,A .yakılıyorı Ya o öldürüyor, .ya da bu. A_

Kendimi
dan beri

enç olarak hissettiğim

20-26 Ekim tarihli, 43 sa ılı Tempo dergisinin 129. sayfası hemşire arkadaşımız Narin Kâmiloğlwnun
başından geçenleri okuyunca sıkıntıIarım depreşti. Uzücü, çok bir
şey… Yurduna hizmet için yabancısı

_ olduğu bir örede, belki de gecenin

bir yansın acil çağrısıyla astaya
giderken vurulmak… Güvenlik kuvvetleri olmalıydı böyle bir görevlinin
yanında. Ote yandan hastanedeki
doktorların başına ne gelmişti acaba? Biliyorum, saydım 1992 yılından
beri tam 12 sa lık personeli olağanüstü hâl bölgesinde “faili meçhul cinayete” hedef oldu. Acaba bu doktorlar da aralarında mıydı? Yoksa bu
akıbetten korktuldarı için bu bölgeye

gitmemişlerdi?”

***k

Ne diyeyim? Her şeyin özelleştirilmesi herkese hayırIı-uğurlu olsun…

v böyle… Artık zor an ol’dum, her şey karışıyor. ‘ ‘ ‘

İl…”