Tutumlu milletizdir vesselam! (2)

Kurlhan F SEK

Tutumlu milletizdir vesselâm! (2)

NKARA büromuzdan Turan
Yılmaz’ın ele geçirdiği 22
Ocak 1993 tarih ve 1993/3 sayılı tasarruf genelgesinden söz etmiştim dün…
Siyah plakalı arabalara 3-4 kişinin binmesini, devletin puluyla tebrik kartı atılmamasını, aynı zarfların

‘üç-dört kere kullanılmasını, çay
kahve paralarının
devlete itelenmemesini, lüzumsuz yanan lambaların söndürülmesini ferman
buyuran genelge,
yayınlanışının
50’nci gününde,
bakalım, ne vaziyette?
***k

Devlet da
irelerinin
tamamı, sahura
kadar, ışıl ışıl… Zannedersin çalışıyoßherkes…
9 Taşıt alımlarının seyir hızı

“nonnal”… Cumhurbaşkanlığı’na, 12 adet binek, 2 adet steyşın,
1 adet otobüs, 1 adet kamyon, 1
adet zırhlı binek, 1 adet traktör, 4’er

‘tonluk 4 adet damperli treylır alın
mış… Zahir çitflik kuruluyor.
TBMM’ye 8 adet makam bineği, 10
adet steyşın, 3 adet kaptıkaçtı, 3 pikap, 5 otobüs, 2 kamyon, 2 arazöz,
1 çöp kamyonu nasip olmuş… Başbakanlık payına düşenlerse, 20 binek aracı, 5 otobüs, 6 zırhlı araba, 4
steyşın…

6 Kasım 199l’le 7 Ekim 1992

tarihleri arasında, milletin

temsilcilerinin sağlığı için, özel hastanelere 15, devlet hastanelerine 1,
gâvur hastanelerine 8 milyar lira
ödenmişti. Genelgenin ilk 50 günü
sonunda, oranlar aynı, ödenen para
fazla… Hastanelerin açgözlülüğünden herhalde… Zam yapmışlardır.
Devlet dairelerinde ayağını
sallasan müşavire, başmüşavire çarpıyor. “Sayın bakanım em
yurt dışı numarayı bağla kızım!” diyor biri…
Garibim santralcı

Aşağı tükürse ruj,
yukarıya tükürse
rimel… Telefon
faturaları, geçen
yılın aynı dönemine göre, ikiye
katlanmış… Kabahat zam yapan P’l’l”nindir herhalde…
ß Başbakan Uzakd0ğu’ya 130,

mütevazı ulaştırmacı Yaşar
Topçu Türk cumhuriyetlerine 70 kişilik heyetle gitmiş… Allah ziyade etsin! Neyse, devletin cebinden para
çıkmıyor. Uçaklar Cavit ÇağIarHn
kıyağı, kabin personeli THY’nin çıkması…

***k

Parmak hesabım yanlışsa düzeltin… Tastamam 5 yerinden deldiler
genelgeyi… ‘

500 gün önce 5 delikle yola çıkmıştı koalisyon…

Şimdi kaç etti, 500 gün daha
sonra kaç edecek acep?

5oo`ü saımıyom.

rettiler, falanca
kız ne yapsın.? .

Baha
IIİVB merak GİBİ?

ECLİS kulisleri hep hareketliMdir. Kavganın biri biter, dalaşın
öbürü başlar.

”Tansu Rüşdü’yü sevmiyor” kavgası tam bitmişti, “Cavit Tansu’yu
kıskanıyor” dalaşı başladı. Ayıptır
söylemesi, birbirlerini gaza getirmeye de bayılır milletvekilleri…

DYP kulisini hem baba, hem
kendi adına şereflendirmişti Cavit
Çağlar… Etrafını sardı partidaşları…
“Yahu Cavit abiciimm, bu Tansu
hanım neler söylüyor allâsen?”

Once sustu, yan çizdi, kıvırdı
Çağlar… Sonra, dayanamadı, ağzını
açtı. Aktaranların günahı, “Doğru
söylüyorsunuz çocuklar…” demiş,
“Bu kadın,, bıraktım lâfı, hiçbirlşe den anlamıyor… Neyse, daha faz a
açtırtmayın ağzımı… Haydi, bana
eyvallah! Babaya bir bakayım, merak etmiştir-beni…”

Sahiden de baba Cavit’i merak
etmiş… __ _

Ne zaman kaybolsa, ya TUSIAD’ı ayaklandırıyor, ya Çankaya’yı…

. Sıra koalisyona geldi zahir…

Iıklarını
devamlı
anlatan
kahramanlar, sonunda korkakları
bile bıktırır…”

(Ralph Wâldo Emerson, 1856)

İmren Hanım’ın
,ııozıle erkekleri

MART Kadınlar Günü hareket
liydi, dopdoluydu. Paneller ya
pıldı, yürüyüşler düzenlendi, tabancalar çekildi.

Panellerin en renkli siması, hiç evlenmemiş olmakla beraber boşanmaya karşı çıkan, ettiği lâflar yüzünden
mahkemelik olan İmren Aykut’tu.

Bütün partileri aynı çuvala koydu
Aykut… “Yok birbirimizden farkımız…” dedi, “Kadınların siyas* katılımını erkek Iiderler resmen engelliyor…”

Az sonra, cidd^ meseleleri unuttu,
dişigeyik muhabbetine geldi. “Kadına, kadın haklarına saygı österen
müstesna erkekler” sıfatını i i kişiye

yakıştırdı. Hüsamettin Cind0ruk’la

Yekta Güngör Ozden…
_ Arka sıralardan sataşma oldu:
“Ikisi de evli… Boşanmalarını niye

yokuşa koşuyoısun??
Hikmet simsek
nasıl gaılre ugradı?

İİRT’te yayınlanan Mücadele
Sgazetesindeki haberden, Prof.

(YOK) Hikmet Şimşek’in, hem
Siirtli olduğunu, hem yeni besteler
yaptığını öğrendim.

“Plevne” marşına nazire olarak,
GAP televizyonunda, “Fırat nehri akmam diyor/Memleketi bölmem diyor” buyurmuş Şimşek üstadımız…
Ama, elektrik kısıntıları yüzünden,
hem güfte, hem beste yarım kalmış…

Alma bestecinin âhını, çıkartırlar
aheste aheste…

Pazar günkü konserlerde, bestecinin müziğinden çok, üstadın lâflarını
dinleyenlerin hissiyatına tercüman olmuşumdur umarım.

Gençlerde öyle değil…

ŞENES ERZİK
SAN Marin0’yu yenemediğimize çok üzülmedim… Olacağına vardı. Futbolda kuraldır, yaş. . Iandıkça enerji ve doğuştan kabiliyetin yerini tekJ» nik alır, “hamal gibi çalışma” alır, sağlıkta, eğitimde ekonomide “ulusal düzey” neyse, o ortalaı maya oturulur. Büyük topçularımız onu yaptı.
Türkiye’nin ortalaması başka sektörlerde neyse, oraya yerleşildi.

Avustralya’da o gencecik insanlara yazık edildi. Faturayı Serpil Hamdi

Tüzün’e çıkarmaya kalkışma, bütün günah ve vebal senin! “Amerika’yı tanımıyoruz, Kore’yi tanımıyoruz, bir-iki maçlarını seyretsek iyi olur!” demiş sana… Sen de, “Paramız yok, nasıl olsa yeneriz, seyredecen de noolacak?” demışsın…

“Özerk” futbol federasyonunun bütçesinden “bakan emriyle” nerelere,
hangi abuk-sabuk harcamaların yapıldığının listesini çıkartıyor arkadaşlar…
Onümüzdeki günlerde açıklayacağım…