Türkiye’nin insanını tanımak! (1)

14 Şubat 199_4
PAZARTESI

nin ııüün irıssi
KURTHANFİŞEK

{.ı

Türkiye’nin insanını tanımak! (1)

LMAN futbol adamı Iupp Derwall
Nürkiydye geldiğinde işsizdi. Kabaat onda değildi aslında… Hızla yenilenen dünya futboluna ayak uyduramamış, kovalanmıştı.

Türkiye futboluna geldi. Çağın dışında
olan bir futbol ortamına girdi, kendisinin
de yakalayamadığı çağa yaklaştırdı.

Hürri et’te bugün
“Derwalkin Anıları”
başladı. Sporu
sevmeyebilirsiniz,
ama, okuyun bu diziyı

Kiminin aptal, kiminin cahil, kiminin
köylü dediği Türkiye
insanını tanıyacaksınız… Uç önemli tesbiti var.

o Kısa süre içinde
tanıdığım Türkler, sevecen, ince ı ırli, yardımsever ve saygılı insanlardı.
9 Saygılarına karşılık, Türklerin her şeye kafa sallamalarını engelleyen güçlü kişilikleri var.
9 Teşekkürler sevgili İstanbul. Teşekkürler büyük ülke Türkiye!… Ve sıcak
insanlar!…
i’ i’ ‘A’

“Allah Allah! Aynı insanlardan mı
bahsediyoruzWdemeyin…

Az bile söylüyor Derwall… _. _

Kimimiz çiğ köfte yuğruruz, kimimiz
kuru ekmeğe talim ederiz, kimimiz altın

ba duruyor köy bak

kaplama ördek yeriz… Kimimiz beyaz şarabın hangi serinlik derecesinde içilmesi
gerektiğini bilir, kimimiz köprü altında
mavi ispirtoya talim eder, kimimiz zeytinyağı tenekesiyle sofraya boğma rakı getirtir.

Ama, biz bu toprakların insanıyız…

‘ *A* *k ‘k

Televizyonda çukulata firmalarından
birinin reklâmı var.
Kurşun geçirmez limuzinle seyahat ediliyor Anadolu’da…
Onde motosikletli eskortlar, arabanın dört
bir tarafında korumalar…

Arabanın arka
koltuğundaki creme
de la creme’in canı
‘ çukulata çekiyor, arakalının önünde… “Bunu istiyorum, şunu istiyorum, İstanbul’u
istiyorum!” gibisinden bir işaret yapıyor
koruma polisi…

Köy bakkalı veriyor çukulatayı…

Gorilin eli cüzdanına gidiyor, o garibim bakkalın altı aylık cirosuna eşdeğer
bir gavur parasını uzatıyor.

“istemem, misafirimizdir, başımızın
üstünde yeri vardır…” demecesine bir el
hareketi yapıyor bakkal… Parayı almıyor.

“Zapping kurbanları” reklam filminin
gerisini kaçırdılarsa, izninizle, ben yarın
devam edeceğim…

ozucu Kom;
İFTAR WMA TUTUYOZLMA DA

l< ZOR GELİYOR... Osman Kavala _ dedi mi, demedi mi? UMA günü başanamızın TÜSİAD Cdivan heyeti ve yönetim kurulu üyelerine verdiği bir yemek vardı. Her zamanki alışkanlığıyla gecikmeli geldi, koca koca işadamlarını bir saat heykel etti, aç-bilaç bıraktı. Ama, ekonominin koordinasyonundan sınırlı-sorumlu yeni bakanımızı tanıtırken "tatlı niyetine" müjdesini verdi. "Endişelenmenize mahal yok... Ben ekonominin yine başındayım..." Toplantıya çağrılı olmayan "kızıl milyarder" Osman Kavala'dan naklen duydum espriyi... "Ben de bundan korkuyordum zâten..." "Devlet, efendi -w değil, hizmetkâr olmalıdır..." (Harry S. Truman, 1947) İYİ modacı olduğunu biliyorum. Fransa'da "anti lâik" rüzgarların estiğinden de haberim var. Modacı olarak biraz modan geçiyordu, yine kurtardın... Tayyip Erdoğan beyefendi nam-ı hesabına açıklama yaptı: "Biz Istanbul'u alırsak, Istanbul Islam modasının deFıle merkezi olacak..." Neymiş? Yeni çarşaf-peçe kreasyonları getirecekmişin... Hidâyete eren veya ermeye özenenler örtünecekmış... Dolduruşa gelme... Seguela diye birisi vardı, annesine reklamcı olduğunun söylenmemesi için herkese yalvaryakardı, genelevde havlucu-peçeteci olduğunun zannedilmesini tercih ediyordu. lşsiz kaldı, çünkü, Tayyip kardeşimiz başkan olursa genelevler kapanacak... lşsiz kaldı, çünkü, Mesut Yılmaz'ın kampanyasını yürüttü, kimse cidcîye almadı. Sen ne yapacaksın? Türkiye tuhaf bir memlekettir. Giymeyi, giyinmeyi, giydirmeyi sevenlere giydirirler. Tabii, yakışırsa, uyarsa...