Top-Tank Sesleri Sahalara Yayılır

duman olanyerde…

v

SAHALARA vAYıLın

cevit hükümetinin son demleıjiydi.

Pek parlak değildi dumm… ltha
lat yasaklaıı yüzünden bir fincan

acı kahveye muhtaç kalmıştık.
Yakıtsızlık, yiyecek kuuuklan, devletin
üst katlarında 70 sent hesapları başını
almış gidiyordu.

Çok daha elim ve vahinti. futbol milli
takımı, gelen gidenden tekme-tokat yiyordu.

“Futbolumuzun hali noolacak?” cinsinden bir açık oturuma çağrılınca kabul
ettim. Bir şartla… “Siyaset konuşunım!”

“Tamam, konuşî”
dediler, “Daha neşeli
olur…”

Neşeli olmadı. Kararık içleri daha da kararttım.

S. G G

İnsanlık tarihinin
en eski, en kudretli beş
toplumsal kurumunun,
organize politika, organize fuhuş, organize
kumar, organize din ve
organize futbolun görünmez iplerle birbirlerine bağlı olduklarını,
bunların kuklacıbaşılarının da “ekonomi” olduğunu söyleyerek girdim söze…

Ekonominin iyiden kötüye, kötüden
betere gitmesine bağlı olarak politikanın
hırçınlaşıp anti demokratikleştiğini, fu
.^.`v`
huş ve kumarın yayginlaştığını, yılgın-
bezgin kitlelerin din bayrağı altında kenetlenip militanlaştıklarını anlattım.

“Futbolda başarı, siyasette demokrasi ve ekonomide refahla el ele gider. Gazetelerin birinci sayfalarına bir zahmet
bakarsanız, arka sayfalardaki .matem
başlıklarının sebebini daha iyi anlarsınız…” diye bağladım ilk turdaki sözlerimı…

0 İ O

İkinci turda, iki futbol (ve nüfus) devi
Arjantinle Brezilya’nın arasına sıkışıp
kalmış Uruguay`ın top serüvenini anlattım.

“Tarım ve hayvancılıkla geçinir Uruguay… 1920’li yıllar ihracatçı tarım ülkeleri için altın yıllardı. Ayrıca, Güney
Amerika’nın tek demokratik anayasası
TEIPO 142

ie”

Ã

İ- ı – İ,
xfğkl-“Ãdiéâîßia

Uruguzgvdaydı, yüzüncü yılını dolduruyordu. O minik Llnıguay çıktı. 1924 Paris ve 1928 Amsterdam olimpiyatlarıyla
1930 Dunya Kupası’nı kazandılar futbolda…”

Durup nefes aldım. devam ettinı:
“Derken büyük buhran geldi. tarım ihracatı durdu. arkasından da askerî darbe
geldi, anayasa rafa kalktı. Dünya futbol

ç_ sahalanııdan ismi tam yinni yillığina si` lindi Llrugttıayın… Yirmi sene sonra, tek
rar demokrasi gelmiş, peşpeşe gelen iki
savaş tarımcı ülkelere yaramıştı. Minik
Uruguay yine boy gösterdi, 1950 Dünya Kupası finalinde Brezilyayı tepeledi…”

Ekonomi iyiye giderse, siyasette demokrasi
olursa, futbolda da insanların yüzü güler.

e c c

Yirmi üç bin nüfuslu,
beş bin televizyon, altı
bin radyo, dokuz bin telefonlu, altmış iki kilometrekarelik San Marino karşısındaki kepazeliğimizi seyrederken futbol yoktu kafamda…

Memleketin siyasetiyle ekonomisini
düşünüyordum.

Içim karardı, benim geliştirdiğim bir
“sporda başarı endeksi” var, onun rakamlarıyla oynamaya başladım. Milli
maçlarda aldığın toplam puanı alınabilecek toplam puana, attığın toplam golü
atılan toplam gole bölüyorsun, ikisini
birbiriyle çarpıyorsun… Endeks 1`e yaklaştıkça başarı artıyor, O`a yaklaştıkça
düşüyor.

Milli takımlarımızın en başarılı olduğu dönem 0.26`lık endeks rakamıyla
1948-1959 dönemiydi. En başarısız iki
dönem de, 0.08`le 1931-1937 (büyük buhran), 0.03’le 1980-83 (12 Eylül.) zaman
aralıgıydı. 12 Eylül kâbusundan kurtulmanın rahatlığıyla 1983-1989’da endeks
0.14’e çıkmıştı.

1989-1992 endeksini 0.12 olarak hesapladım. Gerilemiş…

“Ekonomiyle siyasetin haberini futbol
topundan al!” demeye dilim varmadı. Diyen desin…

SIFIIIGİ IİOCANIN

HOT DEFTERİ

5181 (Tacını ne zaman devredeceğinı iyı kestirdiği ıçın)

TURGUT ÖZAL (Tacrnı devretmemeye inat ettiği IÇInlW ç

BUTROS GALl (Amerikalı diplomatlar bıle kêndıg – 5:.:
zannettiği için) .

RAUF DENKTAŞ (T.C.’nın devamlı dolduruşuna ,s
NECMETTİN ERBAKAN (Seçime harcanacak 7 milya’ g,
nasıl, nereden bulduğunu herkes merak ettiği için) ….. .. . *

MEHDİ ZANA (HEP’i eleştirmek suretıyie esine ihanet Eîî:

MESUT YILMAZ t”Çankaya’ya. 0zal’a gitmem” de. : __
ordövre tamah elliği için) .. . ;

ERDAL İNÖNÜ (“Çocuk hasta mı. nıye imtıhaniad ç
diye ısrar ve inatla sordurttuğu lÇIn)….. .

SERDAR GÜREŞ (Garibim babasının kendisi hakkinda w_
düşündüğünü merak etmeyip iilm çevirdiği içini ‘

l ‘f’ f`î`ri”vî`7_’
salât?? i’ l

Ji: 4 ..- -.mum

(Haftaik Anagram Analizinizl

BUSH-CLİNTON-PERROT

TÜNTÜNLARZ HEPSİ OBUR r
(“0A ” Joker) r

RAUFDENKTAŞ ~ ‘w
SANKI on. FAUST 5
( “Sİ” Joker) î

SERDAR GÜRES __
REŞIT KARGA (DS.) SURTER
(“AKTR/ST”J0ker) ‘

PRENS ANDREW
NADIRRR PEZEWENK
( “K ER/Z” Joker)

HASAN FEHMİ GÜNEŞ
AH, UHl MESAFE GENİŞ!
(“/”‘ Joker)

TANSU ILLEB
NAYLO NAFILESUÇTERS
(“ENFLASYON”J0ker)

MICHAEL JACKSON
JON HACI, SEKS OLMAZ
r”söz” Joker) ‘e v

EMİN ÇÖLAŞAN
ŞIMAL ÇOL. NE TANTANA?
( “AL TTAN” Joker)

SÜLEYMAN KURTHAN FİSEK u
ULAN, NAMERT EŞEK HERlF. KUS!
( “R1 ” Joker)

TÜRKÂN SORAY
ONA KURT YARAŞIR
(“A R!” Joker)

FEVKALADE KOTU BIR TABLO
DEVRALINMIŞIIRIDemİreI, 1979)
FEVKALADE KOTU BİR TABLO
DEVRAL|NM|$T|R(Baba.1991l

( “DEMİREL, BABA ARADAKİ 12 YIL, 500

GÜN, 19791991, 12 MART, 12 EYLUL ” Jake”

rx.

– _IIOKTOBUNUZAİNANMAIÇ _ .
SAGLIGINIZA ZAIlABlI OLABİLİR

İki hafta evveldi galiba… Alınan doktorun biri,
“Ne mutlu Türküm diyeneî” demişti. “Rakı gibi bir
içkiniz var. Fazla kaçırmayın. sabahları kahvaltıda
iki kadeh için, yüz yaşına
kadar _vaşaı’sınız…”

Bozacınııı şahi
Süleyman Canpolat rahatsız… “Ben şahsen ternıal
suyun şifalı olduğuna inanmıyorum. ama, inanan.
gerçekten tedavi olduğunu
sanan 0 kadar çok ki, bir
şey diyemiyorum…”

Haberi okudum, yorum
yapmak gel

ı
l di şıracı. kerhaneci- ‘ di içimf ninki ıııeylıaneci… den… Araİ Içel ıhhal mu- yan, babası
babiriıııiz Oğuz To- ‘^,.-. nı da bulur,

TÜRKİYE ANKARA DEĞİL İSTANBUL Hiç DEĞİL
mısmırimimneu puı-rouıınlıısn

Ozbekistan’ın Fergani eyaletinin vali yardımcısı Hasan Can’la
Belediye Başkanı Ahad Can, Bursa
Valisi Nejat Çetinkaya’ya şöyle bir
uğrayıp, “Seninkisini kardeş şehir
yaptık!” demişler…

Kolkola çekilen hatıra fotoğrafında, iplikçi-konfeksiyoncu kardeşimiz niye yok, merak ettim. Ne de
olsa “memleketli”…

Diyarbakırlı tekstilci Turgut
Karakoçun düğünü için Bursadaydı Ibrahim Tatlıses… En yeni
banknotlar başından aşağı yağdıkça coştu, coştukça dahası yağdı.

KURTHAlV’ ‘Eli

ğün sa
hibi_…
Ibraaamm araya

girdi. “Helesen, neden

bir yastıkta kocayiseniz?

Bin yastık neyine yetmezdir?”

C O O

Gaziantep (hha) haberine gö ı
Bosna-Hersek’te Müslümanlar
yapılan zulmü protesto etmek iç’
“Madem kurşun atmıyorsun, ba
imza at!” kampanyası açılmış.
IDP tarafında?..

Laf aramızda, eski yavruku

paçoğlu tesbit etti, si- .j şifasını da… Babayı bulup

Elektrik anonim
şirketine bağlı hidro-elektrik santralıııın denize boşalttığı atık sular romatizmaya, benzer kemik-mafsal
hastalıklarına iyi geliyormuş… Işığı gören, haberi
duyan gelmiş…

Oğuz Topaçoğlu rahatsız… “Olmazl” diyor, “Ama,
madem söylendi, yazmak_
zorundayım… Haberi ben
Tvermezsenı başkası verir…”

Sağlık müdürlüğü yetkilileri rahatsız… “Terınik
santraldan çıkan suyun tek
* özelliği sıcak olması… Geçiş ci rahatsızlığı kalıcı tedavi ı
ı zannediyor vatandaş…”
Olayın geçtiği Karadu` var mahallesinin muhtarı

Küıü HABER: BİZİMKİ İYİLESMİS…

si’ne, oranın tıp fakültesine, yine oradaki gastro-entaroloji
(mide-bağırsak) kliniğiııe gidip yattığını duymuş, çok sevinmiştim. “Olümcül” olabileceğini duyunca biraz üzülür
gibiyapmış, “Allah acil şifalar versin!” demiştim.

Iznıir (hha) kaynaklı haberi aynen veriyonım, hafta
sonundaki bütün keyfımin niye kaçtığını siz anlayın…
“E.U. Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gelen 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, gastro-enteroloji kliniğinde son kontrollerini yaptırdı. Evren’in yemek borusundaki ülserin iyileştiğini söyleyen doktorlar, ilaç tedavisinin devam edeceğini belirttiler…” Kursağına on ynlda ne girdiğini bilmem,
ama, habere göre, midesi, bağırsakları sağlam, kendisi
muayeneden neşeli ve keyifli çıkmış… Sağlığı iyiymiş, gıdasına dikkat etmesi gerekirmiş, beş ay ilacını muntazam
alırsa eski domuz sıhhatini bulurmuş…

Otuzluk, kırklık genç ve güzel insanların cenazelerine
gitmekten bıktım artık…

ç EDİRNE sürünursi DÜNYAYA Acıııvon

ğ Hürriyet’in haber ajansı 3 Ü neli süpürgeciler, İtalya, Bulgaristan,
ı (lıha) ilginç bir yer… Kaç mu- ı Macaristan ve Yugoslavyada yapılan
habir çalıştığını kendileri ‘ Q süpürgelerin maliyetlerinin çok düşük
;de bilmez, ama, Türki- oluşu nedeniyle, Avrupa’da onların
?yenin dört bir yanından tercih edildiğini belirterek, “Teşvik
‘.0luk gibi haber akar. alırsak Avrupa piyasasını ele geçiri; İç yorum yapmayın, riz” dediler…”

ç› aberi aynen koyun, Kendi uçağımızı vaktiyle kendi. Yeter… miz yapmaya kalkışmış, yüzümüze
Avrupa’yı süpürmeye gözümüze bulaştırmıştık. Avru’_ azırlanıyoruz. ‘ ` pa’nın pisliğini kendi çöpçümüz
‘ Daha doğrusu, Avrupa kendi süpürgesiyle kaldıra.süpürülmeye hazır, mal- cak…

zemesi bizden gelsin… “Ben bu filmi daha önce seyret` “EDIRNE (hha) – Edir- İ miştiml” demek istemiyorum.

Kekonun para görmüşünün dili

nirleııdi. haberi 4″””’V_A. soracağım… N’ola- çözülür.
geçti. H ç ‘ x,, cak memlekeâ “Bir yastıkta kocayın!” dedi düj Çukurova s] g& N tin şu romatiz
Yedi numaralı Ahmet Kenan Evren’in Ege Üniversite-

lardan 16 bin imza az-buz değil.
“Ya gözüne gireydi!” misali, att ı
ları kurşun da olabilirdi.

BANGLADESİ
BES BASABIZ!

Yaşasın, yaşasın.’ Ne mutlu Tür
diyene! Basacak birilerini bulduk.

Nüfusu bizim iki katımız olan,
doğan 100 bebekten 14’ünün öld
6.200 kelle başına tek doktorun d”
ğü Bangladeş`e “sağlık standardl
bakımından yetişmişiz…
Vatana, millete hayırlı
uğurlu olsun, milletimizacil şifalar bulsun…

Izmir Tabipler
Odası Genel Sekreteri Suat Kaptaner
şöyle demiş… “Bir
memleketteki sağlık
standardının tek
göstergesi, bebek ölüm hızıdır. Kentte az ,, .
ölür, kırsal

kesimde çok
ölür bebekler… 1970’li

yıllarda hızı binde 38’e düşürmii
1980 ‘li yıllarda tekrar binde 58′ e
Muş’ un kırsal kesiminde Bangl
geçtik…”

En doğru çözüm, tek kurtuluş.
Vehbi aganın… Yatıyor, kalkıyor,
kiye’nin tek meselesi nüfus artış
yor, doğum kontrolünü, nüfus pl
masını savunuyor. 1

Haklı… Türkiyede sağlık bö
duktan sonra, az doğur, az ölsün.
Marindyu yener, Banglacleşle ı:
reşiriz bu çapımızla…

c

fqtoğ-,sukıı fotofsıikıı foto-saka

TİOIAA

MAÇASI SIKAN VARSA BUNU lNDlRSlN!
(Cumhurbey adına Erkal Zenger)

w i

DUUURR DUUURRRR! INDIRECEGİZ

DEDİYSENİZ, O KADAR ACELE ETMEYİN!
(Suflör yine Zenger)

REVA-l HAK MIYDI BU?
(Müşterek feryat-figân)

FOTOĞRAFLAR: RECEP TANITKAN

. yok, “yanlış teşhis” varsa, ayakta allcışlayaca

o ı. wpııorjniýıîgéâî* ~
ıımısrı cııııusoeıu
(Ege Tıp Fakültesi kadrolu Sıakatatçısı)

Hippocrates yeminini
yanlış hatırlamıyorsam, doktorun görevi,
yalnız hastayı kurtarmak değil, yakınları
nı, tanıdıklarını ra-i i.: “d ‘ \` “
hatlatmak, mutlu et- `
mektir. Ğf
Yeminine ihanet et
tin, bilesin…

Hastalarından Ahmet Kenan Zortfnin sindirim
sistemini kontrol edip teşhis koymuşsunm “,’.›..
dikleri, yemedikleri, yuttukları, yutamar? ` ,
onun olsun, biraz hazım (sindirim) probıcnıi
var. Ama, hazımsızlık dışında, sağlığı iyi… Yal- i
nızca yediklerine, yiyeceklerine dikkat etmesi
gerekiyor. Ilaç vermeye de devam edeceğiz…
Beş aya kalmaz, eski haline döner…” `
Benden şeref sözü, “malpractice” zaten bizde

ğım sem…
Eskiye dönmez, ülseri beter olursa, şairi; ~ w.lar benden!

A x u veya; . âlıı.lıüs_`giiy_îiû*ıiâi ısıızsnmg_ ;yı- u
Ai? *HIKM
‘ ` wııtûuiıı ‘ .- –
.w .%9 ıî?`ı’-vî*v1î`#k’<İ-.Hı4r«'ı. "DÜZ "Basın özgürlüğüne sınırlama getirmek, basın özgürlüğâ" ` kaldırmak demektir..." (Thomas Jelîcrson, 1786) . ..HAFIAÜNINJÜKRASI Ovmek gibi olmasın, meslektaşımız Ber dakul katıksız Lâz'dır. Ustüne kond: 3 için, etnikdaşları hakkında duyduğu :....~:~:1'* kekolara iteler... Bir tanesi... _ _ Yağmur yağıyor, seller akıyor, kekonun türedlîl SEL-560 ıVIercedes'iyle Ankara'nın Cinnah Cad' desinden aşağıya kayıyor. Atatürk'le Cinnah !fî kesiştikleri yerde, bir bakmış, sırılsıklam Vali' yette iki balerin, "Hele_bacim, gideceksen Emu' rek!" demiş... Tık yok... 'IHır atıp yine gelmiş... "Kızmıyaseııiz, götürirek..." _ Tık yok... Iki elini uzatmış, iki baleriııı kııınııından tutmuş... "Heleseniz, naz etmiyesiniz..." Yine tık yok... Balerinler buz gibi... _ O kavşakta Metin Yurdanurun yonttuğu heyke' lin yeni açıldığını biliyor muydunuz? r* Y 'l' îwwmı ıı IIEJII H &dumur-nu 'ııı y' unun TEST . iuşmoîatu ıuıııının ııısıı Lıırı KALııın_ıvıA_z "BUSVETGI" DEBSIM KlZAB RIISVET VERIBSIN AZ GELIRSE ALMAZ! Isa 'nın dünyaya gelmesinden altı asır önce. ıüşvetın Acemistan daki cezası idaındı. _Alımet Mumcufnıın "Genel Hukuk Taıilıi Için deki Akışı lle Osmanlı Devletinde Rüşvet" kitabından okudum buııu... SORU l. Tarihçi Peçeviye göre. "insaflı rüşvetçi" olan bir vezir-i âzam vardı. Erzurum beylerbeyinin gönderdiği 5 bin altından 3 binini. "Erzurum halkı bunu ödeyemezİ" diye geri çevirmişti. Kim? ' a. Lütfi Paşa b. Fazıl Paşa c. Rüstem Paşa d. Turgut Paşa SORU 2. Osmanlı tarihi üzerine 8 cilt kitap yazan Zinkeisen, vezir-i âzamlarımızdan birini göklere çıkarır, ama, iyi rüşvet yediğini söyler. Hangisi? a. Köprülü Mehmet Paşa b. Fazıl Ahmet Paşa c. Sokollu .Mehmet Paşa d. Yemişçi Hasan Paşa SORU 3. On yedinci yüzyıl başlarındaki Fransız tüccarlarından bin' Osmanlı topraklarına girmiş, 0 zamanın Budin paşası, kendisinden adam başına 200 düka rüşvet istemişti. Fransız kralına şikayet gitti, kelle hesabı 50 dükaya inildi. Şikayetçi kimdi? a. Baron de Tott c. Olivier b. Taı-'ernier d. La Fontaine SORU 4. Islam hukukunda rüşvet kesin suçtur. Rüşvet alıp yürüyünce suç-ceza ilişkisi kuruldu. Hangi zümre yüzünden? a. Komutanlar b. Valiler c. Kadılar d. Halifeler SORU 5. Resmin bir göreve tayin edileceksen parayı bastırırsınl Osmanlı devletinde kural buydu, şimdi de bu... Osmanlı'da kamu görevine atanmak için ödenen rüşvete ne denilirdi? a. Hediye c. Balışiş b. Caize d. Harç SORU 6. 1791-1792de Batı başkentlerinden birinde Osmanlı sefiriydi Ahmet Azmi Efendi... Uemurların iş yapmak için "bir çöp bile alma Gel zaman, gi! zanıan, hayarınıızııı ayrılmaz parçası haline gelmiş ıiişvet... "Bir bas, yimıi al.' " lıikâyesi... Aıtık onsuz olmuyor. Acep eskiden oluyor mu) du ? dıklarını" gördü. şaşırdı. hatıralarına yazdı. Gittiği memleket neresiydi? a. Fransa _ b. Prusvıı c. Ingiltere d. Rusva SORU 7. Osmanlı'dan ders olsun. kumlu devlet _vapışı bozulunca rüşvet artar. Baska ne olur? a. Rüşvet _vasallaşır b. Rüşvete agır ceza gelir e. Rüşvet alınayaııa keriz gözüyle bakılır d. Kapıkulu askerleri dışındaki devlet memurlarına nıaaş vermekten vazgeçilir. "Bıışıııızın çaresine bakın.' " denir. ' SORU 3- Memurlarına maaş vermeye ilk defa Ikinci Mahmut döneminde (1809-1839) başladı Osmanlı... Peki. memurların "nıedâr-ı nıaişet motoru" olan rüşvet ne zaman _yasaklandı? a. lll. Selim döneminde b. ll. Abdülhamit dönenıiııde c. Tanzimat Ferınaııryla beraber d. Pehlivan Abdülaziz zamanında SORU 9. Rüşvet eskidir. Daha henüz on altıncı yüzyılda, değerli bir devlet büyıüğümüz, rüşvetin "toplumsal hastalık" olduğunu içli bir üslûpla (ve vezinli olarak) şiire dökmüştü. Kinı? a. Ziya Paşa b. Kaııuni Sultan Süleyman c. Gezi Giray d. Kenaıı Paşa SORU 10. Flashback... 1607 yılında İstanbul'a büyükelçi olarak gelmişti Lello... Dönüşünde, "Osmanlı devletinin bütün işleıine rüşvet hâkimdir!" diye görüş beyan etti hatıralarında... Hangi devletin elçisiydi? a. Ingiltere c. Avusturya b. Fransa d. Pötürge “ûlııbhdüîWhlıdüd CEVAPLAR l) a, 2) c, 3) b, 4) c, 5) b, 6) b, 7) d, 8) c, 9) c, 10) a. .LLLJ.LL.LJ.J..L›.-; _g s IIEMİRKIRİ-îî KOVBOYIINU ARIYOR! Asar-ı atika müzesindğn tanıdığımız (Türkiye nvî"~--._ nun yüzde 53'ü henı. manııştı) Demokrat ;gşg tekrar kuruldu. Kulağımın gelenler doğruysa, kasım ayında büyük (ve "basübadel-mevt") kongresini yapa. cakmış... Partinin yeniden kurucuları (yaş ortalaması 71) karar almış, nıese-İwiy; mumyalar müzesine mesi için, gençlere ag. rilecekmiş... Daha önemlisi, "feminist olunup, üst yönetimde kadın-erkek dengesi sağlanacakmış... Kolayı var. Adnan beyin oğlunu (Aydın) başkan. Celâl Bey'in kerimesini i** İovjı yarbaşkan yaparsın . :viter. Olmadı mı? Kurulana Nilüfer Hanım, kurulacağa Aydın Bey başkan olur, sonra aralarında hesap keserler... Diyelim, uzlaşmaya varıldı. Babanın tabanı ne olacak? Kimsenin taba' ::ğı yok bugünlerde... Zaten ta› ban" dedikleri, sahiden "taban" mı, yoksa "tavan" m!. belli değil... Kurucular arasında tartışılmış... "Sloganımız ne ola› * cak?" Her kafadan bir 595 l çıkmış, anlaşma oln* iri* ` Sonunda, şey' sivri) zekâlı birim: :Hıfkabul görmüş... "Suv-arısı E!' zin olsun, demirkıratı bıze verin!" g Demokrat Parti yemden doğmadan tekrar öldü dt" mektir. _ Otuz yedi yıldır :İİ Emil oynarım, devaml' "i" bederim, tek ders A At atı geçer, anııı. .'~”`_~"F neticesi jokeyin sütüne mıştır. Jokey atını h” Z" man geçer, geçirtir. Yani, at binenin, kill şanamn... ç”