Tokları kobun, açları gelsin!

TllKlAllI KIlllllN. llClAllI GELSİN!

‘ STANBUL’a geldim, herkes Sarıyer’i konuşuyor. Gözde ilçelerimizden biridir, sabık (ve sakıt)

belediye başkanı MülkiyeIi’dir. İh
san Yalçın…

Arazisi mûtenâdır, yüzde 70’e
yakını hazine malıdır. Sarıyer’in maIı deniz, talan etmeyen, üstüne tünemeyen keriz… Dalan dalmış, parsellemiş… Yalçın kayalar kapanda kalmış…

Sonra ne olmuş…

Belediye meclisi çiçeği bumunda
belediye başkanı

.Kurlhcın FISEK

dan giyinen, hayatında en lüks binek olarak eşeği görmüşken şimdi
arabadan inmeyen bazı kişiler,
adam başına 33 milyon lira almak
suretiyle, arazi sahipleriyle anlaşıp
şehir ıslah planını d iştinnişlerdir.
Hem kendıleri kaça yapı apan,
hem kumpasa girip yaptıran u kişi
lerle sonuna kadar savaşacağım…”
*bk*
Yalçın’ı seviyorum. Mülkiye|i’dir
kendisi… Ayrıca, ıskat edenleri tanı
mam, hiç birisi babamın oğlu de
(dört yıl, fena sa- ýaıçırpa kızı_
yılmaz) Yalçın’ı yorum. Dört yıl
görevden almış… az Zaman de_
i** ğil… Talancıları
İhsan Yalçın’ı tanımakta biraz
birkaç karşılaşmış- gecikmiş…
lığın dışında tanı- Askerlere
mam… bozuluyorum,
Ama, belediye- her darbede
nin halk dilinde doymuşları yol”belediy-YE” ola- layıp açları getirak telaffuz edil- riyorlar. Ayıptır
dlğini bilirim… söylemesi, kenOnümde mektubu var Yal- dileri de geliyorlar.
çın’ın… Sosyal demokratlıkları kendile
“Politikaya, kahvelerde boş gezip, vermek d il, almak için giren
bazı meclis Üye eri, bir daha seçilemeyeceklerini bildikleri için menfaatlenme savaşlarını hızlandınnışlardır. Dört yıldır kaçak yapıları yapıp
Laptıran veya destek veren, bir ta
m menfaat ilişkilerine giren, pantolonsuz gelip en lüks mağazalar
rinden menkûllere kızıyorum. Bedrettin Dalan’ın aslâ bir daha seçilemeyeceğini kestiremediler, tencere
diplerini kazıyıp “kerhen” aday çıkardılar.

Sarıyer’deki ayıp, Türkiye’nin
ayıbıdır.

Gocunabilecek başkaları varsa,
onların da ayıbıdır.

YEŞŞE E EE x..
ABiDiK euafvikm
KELAJJJz.

m4”
:gm ZENGEWİN
BITMEYEN ANILARI

LEKTRİK tesisatçılığından terfi
Eedip elektronik borazanlıktan

emekli olan Erkal Zenger’in hatıraları yankı yaratacağa benzer… Tek
problem var.

Bitmek bilmiyor.

Iki dedikodu var. Her nasılsa elyazmalarını görenler arıyormuş…
“Benimle ilgili falanca bölümü çıkar…” Yine elyazmalarını görenler
kapı aşındırıyormuş… “Aslında şunu
da sö leyecelctim… Noolursun, onu
dae e…”

Kitaba giren son paragrafı benden
öğrenin…

“Meclis’te 8 Mart günü ya ılan
oturumda, Alman milletvekili U rike,
Mehmet Keçeciler’le Ekrem Pakdemirli’nin arasına oturan Mesut Yılmaz’ı, ramazan falan dinlemeden,
şapur şupur öptü. Konya’daki iftar
yemeğinden itibaren diri, dünyevi
ve uhrevı^ danışmanlığını üstlenen
Keçeciler’e meraklı sordu Yılmaz…
‘Bu zührevı^ durum oruç bozar mı?’
Mülkiyeli aklı, Mülkiyeli dayanışması… Keçeciler fetva verdi. ‘Sizin imanınız o kadar kuwetli ki, bırak öpmeyi, başka bir şey yapsa orucunuz
yine b0zulmaz’. Pakdemirli’nin yalancısıyım, o anlattı…”

TANSU ÇİLLER Üniversite

. hocaları
M,, sırça köşkte

yaşamaya
alışkındır.
Gerçi, önce
politikacı, sonra hocasın, o
bakımdan “azıcık mâzur” (kısm^
özürlü) sayılırsın, ama, devletin
mahdut mesuliyetli (sınırlı`sorumlu)
iktisat bakanı kalkar, “En büyük
getiri TL’de!” derse, kargaların
gagaları kapanır, arkaları güler.

Paradan anlamam… Bildiğim tek
şey “harcanıak” için icat edildiğidir.
Ama, sayı saymasını biliyorum…
Gazetelerin ekonomi sayfalarını da
okuyorum… “Beş sıfırlı” banknot
İtalya’da varmış, haftaya bizde de
olacak… PLAYMEN dergisinin
copyright’ını Hürriyet Dergiler
_Grubu bundan 7 yıl önce aldığında,
ltalyan’ların 100 lireti 33 liraydı.
Şimdiki 100 liret 590 lira…

Nasıl “getiri” (senin öztürkçe
tabirin) ama?

ıvıüuısciırn
AıırAcAı( MI?

‘ ‘ ZAl.’ın ipiyle özpetek kuyusuna
Oinenlerden iki fire oldu. Mehmet

Keçeciler’le Gürol Soylu… Ekrem
Pakdemirli’nin çabaları semere verirse,
3 “iade-i itibar” vak’ası daha var.

Yıldırım Akbulut, Ercüment K0nuk_r_nan, Osman Ceylan…

Ozal’a bağlılıklarını sürdürmekle
beraber kendi istikballerini düşünmek
zorunda olan iki siyasetçiyse, “Ozal
partiyi bir an önce kursun, yolsa Aydın Menderes’in kuyruğuna takılırız!”
diyor.

Tunca ToSkâYı Gaffar Yakın…

Tamam, ANAP çevrelerinde “kocakafa” lâkabıyla anılan Hüsnü Doğan ”genel başkan” olacak… Ibrahim
0zdemir’in Mesut Yılmaz’la şahsî
problemi var… Halil Şıvgın ve Naci
Ekşi “özel vetolu”… Engin Güner’in
felsefesi net… “Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete…” _ı

Sözün özü, lâfın kısası… Uç isme
dikkat… Akbulut, Konukman,
Ceylan… Şimdilik yeter!

umûıyıi isrısı(
IIZERINE…

ı İR Bayan” rumuzlu okuyucu
Bmektubu, “Kurthan abi” diye

başlıyor. Severim böyle başlamaları… Herkes “Amca” diyor, “abi”
lâfını duyunca gençleşiyorum…

Belâlı lâfları kesmeden “başbelâ”
harflerinden alfabedeki ikinciye “özel
ihtimam” göstermemi istiyor, saymaya, sıralamaya başlıyor “bir bayan”…

Bir, Bayan, Bay, Başbakan, Baş,
Başbey, Baş Belâsı, Başıbozuk, Başıboş, Bityeniği, BoşBoğaz, Bürokrasi,
Bürokrat, Bayat, Buse, Baldız, Baygın
Baygın Bakmak, Baskı, Baskın, Basılmak, Bön Bön Bakmak, Bunalım, Bunaltı, Bıkkınlık, Beyin Bulandırmak,
Bay Butros, Bill, Bush, Bosna, Balkan,
Batak, Bomba, Bağnaz, Baştan Bozuk
Balık, Belli Belirsizlik, Basmakalıp, Boyunduruk, Bezmek Bezdirmek, BaldırBacak, Bitirim, Bitirici, Borç, Boynuz,
Bab-ı Alf, BeylerBeyi, Basık, Buruk,
Başlık, Battık Batıyoruz, BezirganBaşı,
BorazanBaşı, BurnuBüyüklük, Bar, Bira, Budala, Bistüri, Başıßozuk, Burnu
Boka Batrnak…

Bir de “güzel” var… Bir değil, iki
tane aslında…

Bebek, BeyazBalina…

ı ı H a _
m a m d a
peştemalsız
şaka yapılmaz…” .

(Bursa Arslanlı Hamamı müsteciri, 12 Eylül 1980)