Tedbiri elden bırakmayın su uyur, sansürcü uyumaz!

28 Kasim 1995

Tedbiri elden bırakmayın
su uyur, sansürcü uyumaz!

ER koruğun altında
”potansiyel ayyaş”, her basılı kâğıdın satır aralarında
“potansiyel suç ve suçlu”
arayan kafalar duvara tosladı.

“Basına sansür” çabaları
en azından rölantiye alındı.

Rahatlandı mı?

Bence. hayır! Tam aksine…
Teyakkuzda olmanın tam
zamanıdır. İsmet Paşa’nın ölümsüz
sözleriyle, “Eşkıyanın ne zaman,
nerede, ne yapacağı belli olmaz!”

*i*

Aslında, sansürün bazı faydaları
da yok değil…

Huzursuz, bölünmüş. aykırı düşünen toplumlarda. “birlik-beraberlik sağlamak için en kestirme
yol”, aykırı bütün görüşlere yasak
koymaktır.

Başka yararları da vardır sansürün…

Ne okuyacağınıza. ne düşüneceğinize, ne söyleyeceğinize, ne yazacağınıza. hangi elbiseyi, kravatı nereden alacağınıza. hangi bakkal-manavdan alışveriş yapacağınıza “başkası” karar verirse, böyle konularda kafa patlatmaktan, sürmenaj tehlikesi
geçirmekten kurtulursunuz.

Yani, sansürün ulusal ruh sağlığımıza büyük katkıları olur.

Ayrıca, insanları ve toplumu tatsız

bunalımlara sürükleyecek kitlesel ey
lemlere de imkân verilmez…

Memleketin hâl ve gidişatından
şahsen yakınan biri. kendisi gibi düşünenlerin de olduğunu özgür basından öğrenemeyince, “Bu memleketin tek kerizi ben miyim?” deyip oturduğu yerde oturur.

Sulh ve sükûn sağlanır böylece…

Yani, bütün toplumsal dertlere
devâdır sansür…

Enflasyonu, batık kredileri, bankazedeliği, şirket iflaslarını, rüşvet-ihtilas-zimmet üçgenini. matyayı. faili
meçhul cinayetleri, dış borçları. seks
ve şiddet suçlannı unutturur.

Unutturur, çünkü. ne olup bittiğini
bilemezsiniz… Bilmediğiniz zaman,
oturduğunuz yerde oturursunuz. ..

Lâfın kısası, ”sözümona huzurlu” bir toplumda yaşamış olmanın
zevkini kul-kölelere tattırmanın en etkili aracıdır sansür…

*i*

Traji-komedyenliği bir yana bırakıp, madalyonun öbür yüzüne, asıl
yüzüne, tek yüzüne bakalım şimdi…

Ozgür düşünüp düşündüğünü söylemenin tek yolu basın özgürlüğüdür.

Sahip çıkın ona…

Kırdıkları her siyasal potun. yaptıkları her diplomatik gafın, işledikleri
her iktisadî suçun sorumlusu olarak
bizi, özgür düşünenleri göıen iktidarları hoş karşılarız… Her şeyi herkesten iyi bildiğini sanan, kendini kurnaz, elâlemi aptal yerine koyan kerameti kendinden menkûl hacılara, bacılara da katlanırız.

Onlara karşı en etkili silah, sandık başında gülüp geçmektir.

Katlanmayacağımız tek şeyleri
baskıdır, sansürdür.

Ne okuyup ne okuyamayacağımıza, neye bakıp bakmayacağımıza, ne
düşünüp ne söyleyeceğimize “karar
hakkı”nı iki-üç aklıewele devretmektir.

***k

“Sansüre hayır!” demeye devam edin…

“Hayır”da herzaman hayır
vardır.

Bugün “hayır” demezseniz,
yarın yalnızca “evet” (osuruğuna Iebbeyk) demeye hakkınız
olur…

Ayrıca unutmayın, şimdilik ricat
ettiklerine de aldanmayın. ..

Uyumuyorlar, sadece sindiler.

Şimdilik…