Tabiat boşluk affetmez

-. rinin işlerine burunlarını

ivi
KURTHAN sFlŞEK

izim son iki anayasaBmız “kuwetler ayrılığı” ilkesine dayanır.

Yani, yasama, yürütme ve
yargı organlarının birbirle
‘sokmamalan esastır.

Ama, tabiatın tuhaf bir
huyu vardır. ,Boşluk affetmez, nerede boşluk bulursa hemen dolduruverir.
Genellikle de, tuhaf veya
en aykırı şekilde…

iv Diyelim, yargı mekanizması ağır işli- yor. “Yerinde infaz” başlar. Ya emniyet

güçleri, ya Bayrampaşa cezaevi şâgilleri
devreye girer, kendilerince adalet dağıtır. .

Diyelim, parlamento çalışmıyor. Muhteremler ya çiğ köfte partisinde, ya yurt
dışında, ya memleket gezilerinde… Kanun hükmünde karamamelerle, yasamanın yerini yürütme alıverir.

Diyelim, hükümet lâgar… çalışmıyor.
Yürütmeyi yürütmek için, ya bürokrasi, ya
askeriye, ya cumhurbaşkanı, ya başkası
“duruma vaziyet eder”.

***k

Adalet Bakanı Seylî 0ktay’la hariciye
vekili Hikmet Çetin’e yönelttiğim bir soruya cevap nihayet geldi. Ama, kendilerinden değil, cumhurbaşkanlığı genel sekreteri Necdet Seçkinöz’den…

Sayın Seçkinöz’e içten teşekkürlerimle
yayınlıyonım.

22 Mayıs 1994 tarihli Hürriyet Gaze
‘ tesinin “Bir Günün Hikayesi” Köşesindeki “Mahpusta Bayram geçirdiniz mi?”
başlık/ı yazınızda Avusturya ‘daki cezaevlerinde hükümlü bulunan 51 vatandaşın
cezalarının kalan kısmını yurdumuzda

ııaı bosluk attetnıez!

geçiımelerine ilişkin dileklerini konu etrnektesiniz.

Avusturya’da muhtelif
cezaevlerinde bulunan 51
7’.C. vatandaşının durumları Salzburg Başkonsolosluğu’nca incelenmiştir.
Buna göre;

O Söz konusu şahısların, pek az istisna ile çoğunluğu uyuşturucu suçundan hükümlüdür.

O ‘lfürkiye ve Avusturya, Avrupa Konseyi Ulkelerince imzalanan HükümlÜ/erin Nakline Dair Avnıpa
Sözleşmesini imzalamışlaıdır. Bu bakımdan hükümlülerin Türkiye’ye nakli mümkündür.

O Bilindiği gibi Türkiye’de infaz yasasına göre uyuşturucu hükümlü/eri mahkumiyetlerirıjn üçte birini çektikten sonra
şartlı tahliye olunabilmektedir. Avusturya
yasalarına göre, ise şartlı tahliye en erken
mahkumiyetin üçte ikisi çekildikten ‘sonra
olabilmektedir. ‘ .

O Avusturya Makamlannın, infaz yasa/arındaki bu farklılık nedeniyle hükümlü/erin Türkiye’ye nakledilmeleri halinde
şartlı salıverilecekleri düşüncesiyle bu
yöndeki talepleri kabul etmedikleri ve/î/eya ilgili işlemleri yavaş yürüttükleri anlaşılmaktadır.

Konu, ilgili Makamlarımızın bilgisi dahilinde olup üzerinde durulmaktadır.
Esenlik dileklerimi sunarım.

***k

Mevcut koalisyona hediyemdir.

Şu dört noktayı öğrenmek için cumhurbaşkanlığı makamının devreye gimıesine gerek var mıydı?

l am.

HÜKÜMEAFTE GİZLİ DÜELLO… ı

5 I-lazlran

fPAZAR_

Ssltnın malı ılıınlz

vggııayan karlı…

nümde bir mektup var.
OYetmişini geçmiş bir
emeklidegı.

“lam 28 | ıştım. Ve ‘mi tam 28 yl ka akta keşiler, SSK prımlerımi kestiler.
Ku sekmedi. lsteseydim bile se ‘remezdimm Türkiye’ye
emekli cenneti diyorlar. Bunu
kim diyorsa lânet olsun… Türkiye emekli cehennemidir…”

O kuyrukları görenler de
katılıyor bu yoruma… Altmışlık dedeler, yetmişlik haminneler, emekli maaşı kuyruğunda… Bugüngityarıngelleri oynuyorlar.

Mehmet Mo ultay’sa ağlıyor. “Devlet a bulunsun,
Ziraat Bankası çıkma yapsın…”

Mektup bitiyor: “SSK primlerinden kendi paylarına düşeni yatımıayışlarını anlanm,
ama, benden gaspettiklerini
yatırmayışlarını aklım almıyor. İşverenler Deli Dumrul’u
oynuyor Türkiye’de… Devlet
kör, sağır, hareket özürlü…
Ayakta zor duran yaşlı insan
ları ku ruklarda gebertmeye .

çalışan ar devletse, ben de şimendiferim…”

Maliye bakanı olarak peşpeşe iki açıklama yaptın…

“Ozal ailesi veraset ve
intikal vergisini ödemekte
gecikmiş… Önemli bir m
sele il…” ‘

Arkasından ikincisi geldi: “Efe Ozal’ın Amerika’daki eviyle ilgili incelemeler yap oruz, ama, yurt
dışı mal inmeleri izleme’
e mevzuatımız da, imkânanmız da müsait değil…”

Bilmem, farkında mısın?

Mesut Yılmaz’ın “düşünmekten bile hicap duyduğu” servetin dökümü henüz ortaya çıkmadı, duyulmadı, yayınlanmadı.

Parti kulislerinde espri
yapıyormuşun… “Dikili
ağacı _yok dediysek, dikili
ormanı yok ik ya…”

Maliye bakanı maliyeyi
ciddiye almazsa, başkaları

niye alsın?

“Heıkesi mutlu etmeye
çalışırsan, sonunda sen
mutsuz olursun…”
(Bill Cosbv. 1984)

l