Susmayı neden bilmezler acaba?

usmayı neden
bilmezler acaba?

ZUNCA süredir gündemdışı kalan, bu

‘h aralarda, ya resmini yapacağı canlı mo: del, ya yaptığı suluboyalara müşteri bula
mayan “7-8 Hasan Paşamız” sabah
sabah tüylerimi diken diken etti.

“Beşimizden birine veya hepimize sûikast yapılacağı istihbaratı geliyordu. Emir
verdim. Birimize bile sûikast yapılırsa, yapan örgütün cezaevindeki mensuplarının
hepsini öldürün netekim…”

İlginç bir mantalitedir bu…

“Yerinde infaz” zihniyetidir.

Aslına bakılırsa, pek öyle orijinal de değildir.

‘A’ ‘A’ ‘A’

lhtilaller evlâtlannı yer elbette… ` 11 Eylül 1916’da, “başıbozuk paşası Talat”, sahici asker “Enver-Cemal” ikilisine bypass yapıp Yakub Cemil’i kurşuna dizdirdiydi.

O tarihi hafızanıza kaydedin…

Düyûn-u Umûmiye (şimdiki IMF) idaresine
olan borçlarımız gııtlağa, dost ve müttefiklerimizin
bıçaklan kemiğe dayanmıştı. .

Ittihat-Terakkfnin perde arkasındaki tek kuvvetli adamı olan Talat Paşa mı söyledi, yoksa
Ahmet Kenan Evren mi, tam hatırlamıyorum…

“Asmayıp da besleyelim mi yani?”

İkisi de demiş olabilir.

Seksen dört sene önce, bu vakitler, Yakub
Cemil’le birlikte, İttihat-Terakki davasına gönül
veren 49 kişi kurşuna dizilmişti. ,

Tesadüfe bakın hele!

sayıda kişi ipe gönderildi.
Mermi pahalı, ip ucuzdur.
Aynı ipi tekrar-tekrar kullanabilirsin… Mermiyse tek kere sıkılır.
Çağ atladık, “tasarruf tedbirleri” uyguladık.
“Yerinde infaz” zihniyeti baki kaldı.

*+4

12 Eylül’ün üçüncü.yıldönümüne kadar, aynı_

Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve maliye
bakanı Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961’de İmralı’da idam edildi. “g

Başbakan Adnan Menderes de bir gün sonra…
İçişleri bakanı Namık Gedik tek katlı bir binanın bodrum katından aşağıya atlayarak, Celal Bayar da intihara teşebbüs etmiş, ama, 27 Mayısçı
gardiyanlannın zamanlı ve dirayetli müdahalesiyle
son anda kurtanlmıştı.

“Asmayalım da besleyelim mi?”

MBK’da bölünmeler vardı bu konuda…

“Asalımcılar” bir tarafta…

“Besleyelimciler” beri tarafta…

13 Kasım 1960 günü, Milli Birlik Komitesi’nin
yayınladığı bildiriyle, “14’ler” olarak bilinen on
dört ihtilalci subay emekliye sevk edildi.

Açık isimleri aşağıdadır.

Alparslan Türkeş, Fazıl Akkoyunlu, Orhan Kabibay, Mustafa Kaplan, Orhan Erkanlı, Muzaffer Karan, Şefik Soyuyüce,
Dündar Taşer, Münir, Köseoğlu, Rıfat Baykal, Alımet Er, Numan Esin, Muzaffer Ozdağ ve İrfan Solmazer…

Ama, kavga bitrniyordu. Geride kalanlar da bö
ı lünmüştü.

16-17 Eylül 1961’de idam cezalan infaz edildi.
‘A’ i’ *k

Az ve öz konuşmak, yerinde ve zamanında susmayı bilmek erdemdir.

Sünnetlerde kirvelik, nikâhlarda şahitlik, vakıf
açılışlannda dansözlere kavalyelik yapmak, boş zamanda resim yapmaya benzemez…

12 Eylül’ün yirminci yıldönümünde, geriye dönük bir bilanço çıkarttım.

1 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin
kişi fişlendi.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye
idam cezası verildi. 49 kişi idam edildi. İdamı
istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
4 71 bin kişi TCK’nın 141, 142 ve 163. maddelerinden, 98 bin 404 kişi de örgüt üyesi olmaktan yargılandı.
‘k i’ i’

Lafa bak, hizaya gel! “Vur emrini ben verdim!” _

Hep söylemişimdir: “ldam cezasına değil,
cellatlara karşıyım…”

Onümüzde daha “26 Eylül 1999″ (Ulucamlar Cezaevi) var. l

Ağız ishallileri bari o gün sussunlar…