Süleyman Demirel’i anlamak…

*L

‘ ,ya TBMM seçer, ya cuntalar

v der.
?Ne alakası var?” (quelle alâka) digıordum.
y. “Süleyman beyi izlemeye devam
dedi er.
:_ av t av .- Pattttt! Türkiye’nin gündemine
` ‘uncu madde diye bir şey geldi.
:ı iye’nin en büyük iki sanayi grubu* ba ları, Vehbi Koç’la Sakıp Sabangetl iler.
‘ Maddeye baktım.
“Tabi afet, tehlikeli salgın hastalık, veya ağır ekonomik bunalım hâlle` ı , Cumhurbaşkanı başkanlığında
*ı Bakanlar Kurulu, yurdun bir
lveyaünlâıérden fazla bölgesinde yaya bütth ,süresiöa ı eçmeme üzere
l, üstü hâl ilân şeıfebilir…”
4 ine bir şey anlamadım.
ı Derken, Cumhurbaşkanımız ÇinEndonezya gezisini iptal etti.
“Mevcut şartlarda o kadar uzun bir
ziye gitmemiz yanlış olabilirdi!” dei. Hemen arkasından da, Huber Köşkü’nde iki sanayi devimizin sembolik
reisleriyle bir buçuk saat muhabbet etti.
‘A’ ‘A’ ‘A’ ”

Geriye, otuz yıl geriye, 1965 yılına
gidiyomm.

Ekmek-iş derdine düşmüş Karadon
havzası işçileri, asayişi sağlamaya çalışanların açtığı ateşle ölmüştü. Süley
emireri anlamak…

man beyin o’ tarihte

MQMÜV* ,sevgi dolu, sevecenM. ‘ ” lik dolu bir açıkla’ ması_ vardı. .

”Türkiye’nin ien
bü ük problemi iş_ siz iktir. Işsiz insanın, aş-iş derdine
düşmüş insanın ne
yapacağı belli olmaz…”

‘k i’ i’

Türkiye aynı

günleri tekrar yaşıor.

“Olağanüstü hâlıreiimi” adı altında,
güvenlik kuwetlerini “sivil otorite” altında toplama ihtiyacını hissediyor.

Memura sopa atmak, miting dağıtmak kolaydır. Polis rahat yapar.

lşsiz kalmış: kontrol etmek dünyanın en zor işidir. Asker gerekebilir.

Süleyman beyin satır aralarını okumayı öğrendim mi dersiniz?

AYAĞI- ş Şeria ve GazNIN tozuyla ` ze’ye asker gönTürkiye’ye der, Türkiye’nin
geldin, de- doğu-güneydomeç ver- —-î- ğusundan askedin… ”Tür- _i’m rini çek, Çekiç
kiye’nirı Batı şIMoN pages Güç hâlletsin…
Şeria ve Türki’ cumhuriGazzdye asker gönderme tek- yetleri de askerlmizle kurtaralım

-Iiüne sıcak bakıyorum… Böylece, ülkelerimizin kapılarının

bu arada… Elimiz (ve silahımız)
gitmişken, Bosna-Hersek de

birbirlerine açılması konusun- kurtulur.
da önemli bir adım daha atıl- Şizofreninin bittiği yerde pamış olacak…” ranoya başlar.

Sonra ekledin… “Ortadoğu
bizim için çok önemlidir. Tür
Ana konuları saptıranlar oldu mu, korkmakta haksız mı

:jslîıııiyefin lideridır…”k _ yim& . f 4
r ıye yı savaşaso ma ıs- e şızo renım,.ne paranoteyenler var. « yak… Tesadüflerden “huylanıSomali’ye asker gönder, Batı yorum”, hepsi o kadar…
. k&
v/
“Olmayanı yaratmak, Az
olanı yok etmekten k ı
zordur…” 3

(Andrei Voznensky, 1981)

HOOP USTA.’
PANKAlîllM YAZISHJI
UNLI

ın

s aütşîaıâır ê;ıa=ıvoı±

ııasaruııı…

Z zamanda çok iş yapAmakla övünen bir mille
tiz… Ayrıca, bizim naçfz
vücûdumuzla yapamadıklarımızı damarlarımızdaki asil
kan hâlleder. “

18 Mart 1994 günü olanları yazmıştım dün… Daha
başka şeyler de olmuş…

Meselâ, Erzurum’un Çat ilçesinde, Mehmet Türkoğlu
isimli vatandaşımız, Ramazan
Bayramı’nın başından sonuna
kadar elini öpmeyen karısını
kollarından ağaca bağlayarak
kazma sapıyla dövdü (Erzurum-hha, 18.3.1994)

Daha meselâ, on üç (rakamla 13) yaşındaki kızı Birgül’ü, dilencilik yapmadığı
için sokağın ortasında döven
35 (yazıyla otuz beş) yaşındaki Nebahat tutuklandı. Canavar annenin kızını Anadolu
Lisesi’nin önünde dilendirmeye çalıştığı öne sürüldü (Samsun-hha, 18.3.1994)