Star farkı, Türkiye farkı…

, torlukların teme

star ıarıiı, Türkiye ıarıiı…

ARX bir yerde şöyle der:
M “Tarih iki kere tekerrür eder.

İlkinde tragedya, ikincisinde
tülûat olarak…”

Sonra bir başka yerde ekler: “Ahmaklar tarihten ders almayı bilselerdi, tarih de kendini tekrarlamaktan
vazgeçerdi…”

*t*

Talan, yalan, dolan şantaj, tehdit,
adam kaçırma, rakip öldürme, politikacı alıp satma üstüne kurulu William Randolph Hearst imparatorluğu

Kurthcın FISEK

Washington Post gazetesinin iki
muhabiri olayın üstüne gitti. Kendilerine açık çek verilmişti. Tek şartla…
“Belgesiz hiç bir şey getimıeyin…”

Belgeler geldikçe pislikler ortaya
çıktı. Devletin bütün kuwetlerini seferber etti Nixon… Dürüst gazetecilik
yapan Washington Post’un tek bir
açığı bulunmadı, bulunamadı.

‘ Sonunda, Amerikan siyasî tarihinde ilk defa, bir cumhurbaşkanı hapisten kurtulmak için istifa etmek zorunda kaldı.

nun hazin öykü- __ M, Amerikan basünü iki gün peş- Toz ”MAN BİRAZ sını bundan ders
peşe anlattım. DAHA Aßîêııý DA ÖYLE aldı. Elinde ne

Böyle impara- DEVREVE ÖİQEYlM–ı kadar somut bel

linde, demir değil, pamuk ipliği
vardır. Tehditten,
şantajdan korkmayan insanlar
bunların üstüne
gidince, iplikler
de pazara çıkar.

Çıkmaya başladı.

Hearst’ün imparatorluğunun başına gelenlerden
ders almadı lnterStar… ‘

***k

Hearsfün ortaya çıkışı, Amerikan
basını için nimetti. Başına gelenlerse
ibret oldu. Şerden hayır doğdu, basın
kendine çekidüzen verdi.

***k

Watergate Skandalvnı hatırlarsınız… 1972’de patlak vermişti. Bizim
standardlarımızda “ahval-i adiyye”dendi. Iktidardaki Cumhuriyetçi’ler, muhalefetteki Demokrat’ların
telefonlarını dinlemişti.

ge varsa, o kadar
kuvvetli ve haklı
olursun…

k**
Hiç merak etmeyin… Basın
kendini ergeç denetler.

Denetler, çünkü, konumu gereği, çamaşırlarını
herkesin önünde
yıkıyor.

Korkuyorum…

Korkuyorum, çünkü, burası Türkiye…
Korkuyorum, çünkü, siyasiler ellerini ovuşturmaya başladılar. Yarın,

t. öbür gün, birkaç hafta sonra, değişti’ rilecek (veya çıkartılacak) basın, rad
yo, televizyon yasalarından “denetim” adı altında, “sansür ve baskı”
çıkarırız…

Tarihten ders alsaydık, şerden hayır çıkarırdık. Hayırdan şer çıkamaya hazırlananlarımız var.

ı

YAKALADIM
MORİNA `
YAKALADIM…

MHİIIİIIIİ KGIIİGSIIII
nıye sınırlenılı?

KSARAY DYP kongresi üç kere
A mi, beş kere mi ertelendi. Yol
suzların komisyonu başkanı
olan DYP’li Mahmut Oztürk sinirlendi, partisinden istifa etti. Habire çağrı
çıkıyor kendisine…

“Mahmufum, yavrum, canım, yuvaya Baban, anan, hepimiz seni affetti…”

Oztürk inatlı… Dönecek gibi görünmüyor. __

Mahmut Öztürk’ün bir lâfı var:

“Hayaî ihracatın üzerine gidiyordum, üstüme baskı koydular…”
. Nuh-Nebi’den beri bildiğimiz
Mehmet Gö|han’ın aptalca bir lâfı
var: “Mahmut heyecanlı çocuktur.
Yakında siniri geçer…”

Bu ne biçim devlet idaresidir, susuyorum, CHP-SHP takımının sustuğuna büsbütün şaşıyorum… Mehmet
Gölhan’dan bakan çıkartan memlekette,._Mahmut kardeşimden bir ricam
var. Ozel jargonumu anlar.

“Kak sağrısına, rahvan gitsin…”

Konuş! Allaasen konuş!

i suz kalmak hoş şey değil… Parla
V

Tankların üstüne fırladığın günü
hatırlıyorum. Aslında, fırlamamıştın, omuza alınan siyasetçiler gibi,
kargatulumba oraya atılmıştın.

Güzel konuştun, etkili konuştun, insanların sırf kendilerinden
daha cüsseli diye tanklardan korkmamaları, şapkalarını bırakıp gitmemeleri dersini verdin.

İki yıl geçti aradan…

Seni tankların üstüne çıkaran
insanların üstüne üstüne tankları
sürdün, parlamento binasını topa
tuttun..- Ceset üstüne iktidar olmaz… Olsa bile, geçici olur.

Palet sesiyle uyuyup uyanmak,
top-postal sesiyle yatıp kalkmak…
Yerinde olmak istemezdim. Uyku
mento binalarını bombalamak hiç
hoş değil… Yakmak, yıkmak hiç
mi hiç hoş değil…

Hitler de ReichstagH yaktırdıydı.

Nazizmin hem başlangıcı, hem
sonuydu.