Spor, patlamaya hazır toplumların aynasıdır (2)

r, palama r
s mların aynasıdır (2)

ALATASARAY-Fenerbahçe ma. çının, hem öncesind hem devamında, hem sonrasında korktum.
_ ;Devletin güvenlik kuvvetleri sıkı
_. y ı. ,

ünlerde olay çıkmasßtı!” f .
[n arının muhtemel zafatini kutlama
f hazırlıklı gelmişti. l.

– arı… _
rın onca polis kontrolünden geçip
nasıl girdiğini bilmiyiirum, bile*aklım ermez… Geçmişggirmiş bir

ı

‘ 1 .r
l en, talimat tekrarlandı. “Tribünler= çıkmasın…” _ /

ğ ‘yet kuwetleri müdahale etti

ı ‘ deki patlayıcı-patlayıcı madde “nüzden atın…”

ı lerdekiler hepsini sahaya attılar. Saı. yerine döndü.

t**

cek hafta salı günü yazacaktım bu
V devamını… Hafta sonu maçlarında
layların tekerrür edip etmeyeceğini
ediyordum. Tribün-sokak manzaralarünce, dehşete kapıldım, yazıyı erke
‘il
*k i( i’

‘, orijinal sorumu unuttum. Niye lhaça
5 iz? ”

de mi hatırlamıyorsunuz? Doğrusı, hiç
dım bu unutkanlığa… İ”
rge Santayana’nın dediği gibi,
tizm, amaç unutulduktan sonra,
yan amaca ulaşmak için ğizün
ş p hırsın dörde katlanmasıdır…”
vçlarda da öyle… Gözünüz dörünce,
_ niye gittiğinizigûunutuverirsiniz… “Fagelmişse .futb l topu

İtâêf
balıklar sokaklara dökülür, kara o ları,
eme binalarını basar, zengin lerini

ç_ ar, dükkânları talan ederlerdi.
.ş ç_ t› _

şi

şişeler, maytaplar, havai fişekler, dö
Tribünlere doluşan, çoğunluğu akir ve
işsiz insanların “maç seyretmzk” gibisinden bir niyetleri yoktu. Bütün mıksatlan
boşalmak, kin kusmak, kırıp dökrrvk, yani
“bağcf” dövmekti.
2 Takım sporlarının, özellikle de futbolun
kendi mantığından geliyordu ;aldırganlık… Her zaman demişimdir: “Talim sporları, kalelerini muhafaza altınaaldıktan
sonra, çarpışmak için mevzilmmiş iki
düşman ordusunun muharebeye tutuşmasının benzetimidir. . . ` ‘
Yine dediğim gibi, “Futbol sahası,
3 muharebe meydanının naketidir.
Kale direklerinden oluşan dkdörtgen,
can-kan pahasına savunulrıası gereken bir mevzidir. Antrenör komutan,
oyuncular asker, seyircilere gerektiğinde seferber olacak sivil savunma
mangalandır, milislerdir. Bu oyun planıyla örgütlenen bir spor, dalında,
oyuncunun oyuncuyu, seyircinin seyirciyi düşman olarak görmesi kadar doğal bir şey olamaz… Aralarındaki sürtüşme, en küçük bir kıvılcımla, kanlı
kavgaya dönüşebilir…”

ik**

Futbola kısa pantalonlu adamların, isişirilmiş bir deri küresi peşinde koştuklaıı bir
“oyun” gözüyle bakar, onun bir “toplumsal-kitlesel olgu” olduğunu unutursal-ı, Sivas’lar da olur, Heysel’ler de…

Iğdır’da patlayan kutlama tabancalarını
“PKK baskını” zannedenler de çıkar.
Che’nin “Olüm nereden ve nasıl gelirse gelsin…” diye başlayıp, ”Oyle ölüm
hoş gelmiş, sefa gelmiş…” şeklinde noktalanan mitralyözlü, savaş naralı nostaljik sözlerini tribünlere pankart yapar,
falanca stadyumu birilerine mezar
eder, maçlara, hem kendimiz ölmeye, hem
birilerini gömmeye gidersek, daha çok
yanarız.

Altını çiziyorum. Futbolları “mahalli şovenizm” aşamasında kalmış, ekonomisi

.oka batmış ülkelerde, her futbol maçı, “patlamaya hazır bir barut fıçısı”dır. Taşkın
seyirci de, amacı (futbol) unutup, olmayan
amacı dört misli hırsla kovalayan fanatik bir
kitleye dönüşür.

-Eşeğini dövemeyenlerin hınçlannı semerlerinden çıkardıkları ekonomik bunalım ortamlarında, tribünlerdeki “potansiyel
terör” nasıl önlenir? l

Onun uzmanı ben değilim… _

İzinli-izinsiz, silahlı-silahsız toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin (istendiği takdirde) nasıl
kolay “enteme” edildiğini az görmedik.