Sosyal demokratların ‘hafya sonu’…

l sosvl ılemolıratların ‘hatta sunır…

24 Kasım 1993

ÇARŞAMBA

y BİR aııüıı iııâvısi
KURTHAN FİŞEK

u hafta sonu herkes için dolu
geçti. Başkanlık kıratını sağlam
kazığa bağlayan Çiller GIK peşindeydi. ANAP kendi yarattığı terörü
nasıl çözeceğinin derdindeydi. Ecevit
her zamanki gibi sosyal demokrasinin
kendine özgü versiyonunu pazarlıyordu. Refahçflar kıskıs gülüyor, cami
‘cemaat-seçmen

üçgenini kuruyordu.

Peki, koalisyon
ortağı “arslan sosyal
demokratlar” ne
yapıyordu? Yapışık
(ve düşman) ikizi
CHP ne yapıyorsa,
onlar da aynını ya

sonu doluyken, SHP-CHP düeti ne
yaptı?

“Haydi birleşelim!” yâvesine kendini endekslemeye devam etti.

Olmaz, olmaz, olmazzz, olmaaaazzzzz!

Yüz kere yazdım, çizdim, söyledim. Sosyal demokrasinin tarihi, bir
_leşmenin değil, bölünmenin tarihidir.

Mübarekler, koalisyon ortakları gibi
morinaya değil, tavşana benzer…
. .

DYP kurultayının kulislerinde ve

kürsülerinde, ama açık, ama kapalı,

koalisyona (ve SHP’ye) ağır sözler

ANıA ıuTFEN!.

edildi. SHP’nin taşınmaz bir yük olduğu bile belirtildi. ”

Bir Atatürk’ün kulu çıkıp da, “Ne
lan! Lice’ye sokamadık diye kusur mu oldu?” demedi, “Şımak’tan,
Kulp’tan sizi kim çıkardı?”

Oradan çıkmadı DYP… Sanki babanın “emanete bırakılmayı alışkanlık

“DEMOKRATIM BEN NAtANl. dan çıktı.

, DESOSYAL_ DEMDKEATIM.

aıızıessıgavız sız… eAışA ***
Tsızraeeıııı.. AvmıAıım- Arslan sosyal

demokratlar hafta
sonunu karşılıklı
suçlamalarla geçirdi. Kurultaya gitmediler, Çi|ler’in
‘ bir şey söylemeyen

P’Y°”d“- __ söylevini televiz
‘ __ Havanda 5” do’ yondan izlediler,

V”Y°’d”- Refah’ın önlene
*** mez yükselişiyle ilHerkesin hafta gilenmediler.

Neymiş? 29 Kasım’da “çevreciler”
mutlu olsun diye, Park Otel’in çatısını
yıkacaklarmış… Onun hazırlıkları varmış…

Minik bir not düşeçeğim…

ı İstanbul, Ankara, Izmir, Adana ve
Içel belediyeleri SHP’nindir. 1989’da
kazandılardı, akıllarını başlarına devşirirlerse yine kazanırlar. Niye kazanırIar? Kötü iş yapmadîkları için…

Niye kaybederler? lş yaEabileceklerine kendileri inanmadı ları için,
yaptıklarını anlatamıyorlar.

“Bizi kimse anlamıyor!” diye meyhane köşelerinde geçirdiler hafta sonunu…

_m

edinmiş” şapkasın- ‘

asi-Ç.

HERKESİN Gözü CIİMBOMDA…
s e& , BAYRAĞI uc DEFA
5ALLADıêıMDA
_ŞÖYLEDİOIM zAMLARı DA
YAPAßswızz.

sınırı hakkı… ‘
‘ikâyet hakkı “anayasal teminat” altındadır. Kimse bu hakkını kullanmaz,
kullanmaya ya üşenir, ya cesaret edez

Haberleri arka arkaya sıralıyorum. Batman’dan…
O Avrupa’da çoktan, Türkiye’de yakında
yasaklanan “Ketodrol” isimli ağrı kesici,
Batman eczanelerindeki raflardan inmiyor.
O Beşin^ ilçesinde bir eve bomba atıldı, lO
yaralı var.
O Batman’da sağlık ocağı sayısı 22’ye
ulaştı. `
O Son bir ay içinde, 0-5 yaş grubundaki
çocuklarda, sarılık ve suçiçeği vak’aları
yüzde 1.717 oranında arttı.
O Hastaların yüzde 80’e yakınının ba lı
olduğu Batman SSK hastanesinin girişçı ışına yerleştirilen şikâ et kutusuna, 4 yıldır, hiç bir şikâyet me bu atılmadı.

Herkes bizi ağlatıyor, ama, biz ağlamayı bilmiyoruz galiba…

IANSU ÇİLLER o
İLGİNÇ bir lâfını duydum… “Demokratik teamüldür, bütün bakanların topluca istifa dilekçelerini vermeleri rekir…”

Elleri mahkûm, verdiler. .

Onların ayıbı mı, senin anti demokratlığın mı, bilmiyorum, ama, elli iki yaşındayım, böyle bir teamülü
ne gördüm, ne işittim. Yok… DYP
kurultayını genel seçimle karıştırmaya başlarsan, milli iradeyi de “milf”
önisimli kurumlarla karıştırmaya başlarsın…

Iki ay önce tâyin ettiğin bakanları
beğenmiyorsan, al görevden, gitsin
ler… Inan, şapka çıkarır m… Ama, ~

“istifa etmeleri gerekir” dersen, ya
eyyamcılıldır, ya oportünizm…

. .. “Yolcu için ol, r l

kurnaz politi cı
için söz

tükenmez…”

(A.A.Milne, 1948)