Somali’ye “müstehcen” destek!

Kurlhcın FISEK

Somaliwe “müstehcen” destek!

nunu desteklemek için, askerden sonra, kadın göndermeye
karar vermiş Amerika…
Askerlerin gönülleri şenlenecekmiş…
Adını da bir güzel koymuşlar…
“Playmate Operasy0nu”…
Yani, göz sa
S OMALİ’DEKİ umut operasyo

vaşta, el 0 BUNLAR DAÃOIML versene borç’
Yani, ybizdeki E _YÃFDIM ` l d i y o r s u n ,
mâsum “aç aç” Eki_ IE. VA adamlar işin ‘
seanslarının deva- gırgırında…
mı… Götükırık Marl*ık* b0r0’nun pakeAmerikalı as- ti 10 dolar…
kerlerin gözleri, ‘Çüüüşşş’ diyor ~
gönülleri şenlene- bizimkiler…
dursun, bizim erat ‘Dolapdere fine yapacak? yatı 10 bin liKüçük bir bilgi ra’… Aldığımız `
notu var önüm- cevap aynı…
de… ‘Yersen içer”Bosna-Her- sen!’ Su isti o
sek’te kan övde i götürürken,
Amerika’dan îapakykızları ,uçağa tıkıştırılıp S0mali’ye sevk edilirken,
Mersin limanından bir gemi kalktı.
Gemideki askerlerimizin sayısı
297’ydi. Onlara ilâveten ağır
silah, zırhlı araç vardı. Somali’deki
insancıklar sevindi. Kefere değildi
gelenler… Pek Müslüman değillerdi,
‘Iâik’ diyorlardı kendilerine, ama,
yine onlardandı. Bilcümle askerlerimiz bağırlara basıldı…”

Peki, arkası nasıl geldi?

“Yanlarındaki büyük sandığın

içinde ne olduğu merak edildi. Meğer yeşil yeşil dolarlar vannış… DiIencilere dağıtmaktan parasız kaldıar…”

Eeeee? Sonra ne oldu?

Cigarasız kaldı Mehmetçik…

“Amerikalı askerlerin kantininden çıkmaz olduk. Coni’ye gidiyorsun, ‘Hey Corç,

ruz, ok… Onu istesek, cigara an
Eğharıya gelecek… Yudumu bilmem
ç para… Oldük, ölılworuz…”

Ben kısaltılmış askerlik yapmadım.

Sekiz ayı cezaevinde, on altı ayı
okulda, kıtada talim ettim. Az kaldı,
her nasılsa bana emanet edilen
tankla Kıbrıs’a çıkacaktım, beceremedim, becertmediler.

Ama, lojistiği öğrendim.

Mâdem “aç aç” gönderilebiliyor,
ekmek-su gönderin bari…

Herkes orada kurudu.

ııııı
lJlLI

,g ıııııııı

, gARŞJDA QOYUL _ .
srmêiéLêßEêfâlpêîuğbs

l .

DELiL VAR HANIM

@alsın sazlar i
kırılsın tabaklar!

SKİNİN kurşunsuz- süper, sonE ranın normal valisi H.K. beye
fendi, etnik kaynaşmanın üstün
bir örneğini göstermek suretiyle, Fedon’la aynı masaya oturmuş, hanendelere gül serpmiş, şarkı söylemiş, tabak kırmış…

Tabakların kırıldığı, şarkıların
söylendiği saatlerde, çevre kirliliğinden sorumlu devlet bakanı Doğancan Akyürek, lzmifdeymiş… “Ses
kirlenmesi” vak’asını yaratanlara
müdahale etmek için, bar, pavyon,
disko geziyor, şahsen ve bizzat ceza
kesiyormuş…

Toplam kesilen ceza ne?

Yazıyla iki milyon iki yüz elli bin,
rakamla 2.250.000…

Durun, daha bitmedi.

Cezanın sebebi “gürültü, şarnata” değil…

Gürültücü yerlerde asılmasının
şart olduğu söylenen levhanın asılmaması… “Burada volümü yüksek
müzik yapılmaktadır. Uzun süre
dinlenmesi halinde kulaklara zarar
verebilir!”

O levhanın asılması lâzımmış,
asılmamış…

Yanlış adres!

MUHSİN YAZICIOĞLU
Kör görmez, sağır duymaz,
ancak yakıştırır, benzetir.
Basiretsiz politikacı da,
başkaları konuşurken, kulağının
üstüne oturur. Sen de öyle
yapmışsın…

Genkurbaşın anayasabeyini
ziyaret etmesini bahane edip,
“İhtilal hazırl orlar!”
demişsin… Belki bir bildiğin
vardır, ama, işkilli dingildeyenin
ne olduğunu biliyorum.

Çok da rahatım…

Militer rejimin geleceği varsa,
para-militer takıma yedirmezler!

Basımıza niye
tas yağacak?

tu: “İslâm’da şiddetin, terörün, cinayetin yeri yok
ECMETTİN Erbakan konuş-ı

rl/

Yardımcısı Şevket Kazan, Safa
Vakfı’nın Kayseri toplantısında konuştu: “Müslümanlar şuurlarını
kaybettikleri için dünyaya hakim
olam or…”

As ında, takdim-tehir var. Beş
bin kişinin Kayseri spor salonuna
doluştuğu (ve huşû içinde Kazan’ı
dinlediği) gün, Nakşibencf şeyhlerinden “Yahyalılı Hasan Efendi’nin
ölüm yıldönümüydü, 24 Ocak
1993 günü… Uğur’un öldürüldüğü
gün…

Necmettin hoca iki gün sonra
konuştu.
Şeytan “sus” diyor bana…

İthal tulıusa
rekor sınır dısı!

ABA söylemişti, ben unutß tum. Türkiye’nin birkaç deliği

var. Bütçe deliği, döviz deliği,
kamu finansman deliği, dış ödeme
dengesi deliği… Galiba dört oldu,
bir tane kaldı.

Neyse, baba onları dolduracaktı, 470 gündür yine başladıkları gibi
delik kaldılar.

Nasıl dolar?

Edirne-hha’dan Gurbet Gökçe’nin haberine göre, 1992 yılı
içinde, Kapıkule’den 2.479 Romen, 412 Bulgar, 217 Bağımsız
Devletler Topluluğu (BDT) mensubu hatun sınır dışı edilmiş… Arada
başka memleket vatandaşı olan
128 hatun da güme gitmiş… Sarp
gümrük kapısından gidenler 707,
Dereköy’den zoraki çıkış yapanlar
60 tane… Cem’anyekûn eder
4.003 tane… ~

Hepsi, başındaki popüler tabiriyle “Nataşa”…

Babanın da işi zor…

“Körün kılavuzu kör olursa,
kişinin sonu uçurum olur…”

(Roger Williams, 1676)