Sol” ne yaptığını zannediyor?
oranına ulaştırdı.
istediği vâde, şimdiki cumbabanın
Kurthcın FISEK
‘Sol’ ne yaptığını zannedivor?
U memlekette Bülent Ecevit’e çok oy
verildi. Siyasi hayatı boyunca “azınlık olmaya mahkûm” Cumhuriyet
Halk Partisi’ni, yüzde 42 civarında bir oy
leştirmeye çalışıyor. Bilmeyenlere “Başlangıç” bölümünü hatırlatalım…
“Ebed” Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk Devletinin varlığına rşı, Cumhuriyet devrinde görülmemiş ve yıkıcı bir iç__şavaşın ger
500 günü değildi. çekleşme noktasına
Binyıllık sosyal yaklaştığı sıradaaademokrat iktidar is- aaaa….”
tiyordu. y, Sonra ne olmuş
Elhamdülillah, k n osırada?
22 ayda tüketti, bi- g _. ‘_ w Nasıl türkçe
tirdi. .C ‘ f )/ ama.?
Problem değil… – *H
Malkilyvîllw” d& 9’3 ç İLKSAN arsaladlğ’ Slblı Saçmala’ rını almadan satan
_mak”, akıllanmanın ‘ , uyamk Sedat çokk
ilk aâamöldlî- B” ‘HER YNE ‘ aranıyor. TercüSaçmalaisln› ‘k’ Sa?’ mış SERBEQT man gazetesinin
malarsm’ üçümü’ . ‘r- B- M ı ‘^~ ‘ yeni sahibidir ken
de, dördüncüde aklını başına toplarsın…
Vakit olmadı. “Umut” olduğunun on
dokuzuncu yıldönümünde, hâlâ “köylü
kasketi” giyiyor Bülent Ecevit… Kimseye
fazla kızmıyor, ama, kimseyle uzlaşmaya
yanaşmıyor.
Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük,
uçurduğum akkarga…
*i*
Gelelim Deniz Baykal’a…
Yaşı az ileri, benden dört fazla… Ama,
“yükselen değer”… Blucin giyerse biraz
daha gençleşir, dört düş, bir önceki seçime yetişir…
Sıkıntısını fazlasıyla çektiği, ızdırabını,
sürgününü gördüğü bir anayasayı beter
disi… Yaşar Kaya
tutuklu, cezaevinde… Ozgür_Gündem’in
eski sahibidir kendisi… Niye? Iki satır yazmakla “memleketin bölünmez bütünlüğüne tasallut ve tecavüz ettiği” için…
Dönelim Deniz Baykal’a… O ne yapıyor?
Partisi “milletvekili dokunulmazlığı”na sınırlama getiriyor. Sağda, solda,
sokakta, mitinglerde, kahvelerde konuşan milletvekilleri lâflarını sakıyacakmış… Sâdece TBMM kürsüsünde söylenenler “dokunulmaz” olacakmış…
Bunu kim akıl ettiyse, CHP’nin yetmiş yıllık tarihini özetlemiş… Demokrasiyi meclis kürsüsüne hapset, rahat
edersin…
Boat-s ?.I..
RUSYA’DA YELTSİN DARBESİ..
l l AD EMİN Mieı
varmıs/a Banz(
N
çok, K 7
rzsun.~..^ ^
A
YO
isci sınıfı
yürümeye Iıazır!
OLU-Gerede havalisinin TürkiBye işçi sınıfının ekonomik mücadelesinde önemli bir yeri vardır. Dahasonraki tarihlerde “Jaguar
Şemsi” olarak anılan Türk-Iş genseki
Şemsi Denizer, “Beni seven arkamdan gelsin!” diye, Zonguldaklı kö~
mür işçileriyle ailelerini ayağa kaldırıp yürümüş, Gerede yakınlarında
Yıldırım Akbulut’la çay içip geri dönmüştü.
Minik bir gazete haberi vardı
n…
“Başbakan Çiiler’in kamu kuruluşlarında çalışan geçici işçilerin işten çıkartılmalarıyla ilgili genelgesi
tepki yarattı. Türk-Iş başkanı Bayram
Meral ‘On binlerce işçiyle başbakanlık kapısına dayanırız’ dedi…”
Aynı Bolu-Gerede yöresindeki
Gölcük krater gölüne uğradım. Gazinoda Türk-Iş’li sendikacı dostlar meze sofrasını donatmış, rakı içiyorlardı.
Gölün etrafında tur attım. Bayram
Meral yürüyüş yapıyordu, rakı sofrasında koltuğu boş bırakılmıştı.
Bunlar pazar günü oldu.
“Büyük işçi Yürüyüşü” hazırlıkları devam ediyor.
Başkan nefes açıyor, başkanlar
kurulu üyeleri rakı içiyor.
Kamu kuruluşlarında çalışan geçici işçilere “ileriki çalışma hayatlarında muvaffakiyetlefî..
ı
KEMAL NEBİOĞLU
Süleyman Demirel’in eski bir lâfı
var: “Gaspedilmiş binalarda, bodrum
katlarında adalet tevzî edilemez…”
Lâf doğru… 12 Eylül sonrasında, siyasî
partilerin, sendikaların edinilmiş gayrimenkûlleri gaspedildi, kimisi orduevi, kimisi devlet güvenlik mahkemesi, kimisi anayasa
mahkemesi yapıldı. Haksız iktisaptı.
Anayasa Mahkemesi’nin DISK eski genel
sekreteri Fehmi Işıklar’ın dokunulmazlığını
düşürdüğü bina, daha önceden, DISK’e bağlı Genel-lş’in binasıydı. Onlardan alındı,
Anayasa Mahkemesi’ne verildi. Gel zaman,
git zaman, DISK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu gaspedilmiş binayı geri istedi. Anayasa
Mahkemesi vermedi, biz de eleştirdik. Şimdi
bir “okuyucu mektubu” var önümde…
“12 Eylül’de bina kamulaştırıldı. DPT
için… Sonra PTT, sonra başkası, olmadı,
Selanik Caddesi’nde arsasını elinden aldıkları Anayasa Mahkemesi’ne verdiler.
Genelkurmay bile verildiği yerde, devletin gösterdiği yerde oturur, Anayasa Mahkemesi haydi haydi oturur..”
Okuyucular sıkı, sendikacı dostlar
alesta dursun…
“Anayasa Mahkemesi binadan çıkmaya hazır ve râzı… DISK Başkanı Nebioğlu’yla binanın ilk sahibi Genel-Iş Başkanı
Ismail Hakkı Onal, ‘Böyle bir talebimiz
yok, bina mahkemenindir’ dediler…”
Birileri yalan söylüyor, birbirlerini
gaza getiriyor.
“Binamızı geri istiyoruz!” lâfını Kemal
Nebioğlu doğrudan doğruya bana söyledi.
Ama, sendikacıların “tavşana kaç, tazıya
tut” dediklerini de çok gördüm, işittim…