Silahla yaşayan, silahla ölür!

U ne biçim mantıktır? Bu ne
biçim insanlıktır? Anlamıyorum. Anlamak istemiyorum.
Aslında, “anlamıyorum” dediğime bakmayın… Anlıyorum; Çok iyi
anlıyorum.

Yüz yüze, göğüs göğüse sevişen, A

sevdiğiyle sevişirken onun gözlerinin içine bakabilen tek hayvan
insandır.

Midesi kazınmadan, sırtı üşümeden, sırf zevk
için öldüren tek
hayvan insandır.

Iki ayağı üzerinde durduğu
için ellerini oynatabilen, dolayısıyla âlet (ve silah)
kullanabilen tek hayvan yine insandır.

lnsanlığımdan utanıyorum.

lnsanlığımdan utanıyorum, çünkü, “insan” (homo sapiens sapiens),
kendinden önceki bütün yaratıkların
.ilkel duygularının çöp tenekesidir,
çöplüğüdür.

Çöplükler, patlar, aslına döner.
Yani, hayvanlığa…

***k
“Habuı” kod isimli biri, “Zağros”
kod isimli başka birine telsizden bağı
siıaıııa yasayan, sil

Kurthcın FISEK

anla ölür!

rıyor: “Roketiemeye devam edin, evlere girin, yakın, yıkın, öldürün, hepsini öldürün, kimseye acımayın, kadınları, çocuklan öldürün… Helesen

.babol Gaç gişi ölmiştir?”

“İnsan” böyle konuşmaz…

Belki de konuşur. Aslını bulduğu,
“insan” olduğu
için…

i***
Silahla yaşayan silahla ölür.
“Bu hâllere

ye soranlara söylüyorum bu lâfı…
Bir de, “haber
notu” veriyorum.
ı Bursa-hha’mızdan Ismet Acar’ın
haberini…
“İçişleri bakanı Mehmet Gazioğlu, öreve geldi ‘nden bu yana, dört
a a, tam 205 ‘şiye ‘bakan onaylı’
si ah taşıma ruhsatı verdi. Bursa emniyet müdüdüğü, dört ayda, silah taşıma ruhsatı içın başvuranlardan 236
kişiye bulundurma, 435 kişiye de taşıma ruhsatı dağıttı…”

Bu haber de Adana-hha’mızdan
Cem Nar’ın… “1993 yılbaşından
yana Adana’da meydana gelen
olaylarda 101 kişi öldü, 520 kışi de
tabanca veya bıçakla yaralandı…”

Morina baştan kokuyor, değil mi?

Dısîâıısei İLE
. , uéızAsıızKsu,
İCISLERINİ uuurruK…

“â

_aıî-İ**

_şiıçisıî BAKANI-l

»c- ş __ğ

niye düştük?” di- ‘

Menınun oldum
Meyus oldum

aşbakananamızın kırdığı potlar,
Beski başbakanlarımızdan Yıldı
nm Akbulut’a on fark attı. Kadim
dostum Nurhan Demirağ’dan mektup
aldımbu konuda… Sazı kendisine bırakıyorum… .
“Pot kırılır, gaf yapılır, hatta çam
bile devrilir. Ama bir devletin başbakanı olan kişinin bu konularda son derece duyar/ı olması gerektiği kanısındayım. Çünkü bu konumdaki kimsenin kırdığı pot, yaptığı gaiî devirdiği
çam Hasan ‘ı, Hüseyin ‘i değil, kitleleri
etkiler, devletleri birbirine düşünýr
***k
Osmanlı tahtına hasbelkader oturan bir padişaha Kıbrıs’ın alındığı haberini vermişler. O sırada nargilesini

y .fokurdatan dünyadan habersiz bu pa
dişah serinkanlılıkla, ı

“Memnun oldum, mesrûr oldum,
mahzûz oldum” demiş…

“Ama dişahım, Kıbrıs’ı Urumlar
bizden am…” dedikleri zaman da
aynı serinkanlılıkla karşılık vermiş…

“Meyûs oldum, melûl oldum,

_ mahzûn oldum…”

“Yeter lan!
Esir miyiz
be?ll
(Spartaküs,

– M.O. 73)

l tim…”

Cahilliğimi bağışla, ismini ilk
defa duydum. Arkadaşlara sordum. “Rüstem ve Muzaffere’den Afyon’da olma, 1954 domlu, radyodiyagnostik alanına ihtisas apmış, İngilizce ve
Almanca_bılir, evli, 3 çocuk babası bir doktorumuz ve ANAP
milletvekilidir!” dediler.
Sordum. “Peki, maliye bakanınca cevaplandırılması isteğiyle, TBMM’ye soru önergesi vermiş… Cindy Crawford’a 100 bin
dolar ödeyen mayo firmasıyla
Madonna’ya, Michael Jackson&
getiren or anizatör şirketin,
‘vergi’ ola
dırdığını sormuş… Yasama o nının denetim fonksiyonu alış:ğunu niye birdenbire akıl etti?
Daha önce adını hiç duymamışGülüşmeler oldu arkadaşlar
arasında…
“Konserlerin bilet fiyatlarını
Eahalı’ buldu, Earasız dâvetiye
ulamayınca ızdı…” dediler,
sonra eklediler: “Aynca, “nlük
siyasetin, hesap-kita iş erinin
dışındadır. Hem 100 in doların
kaç para ettiğini hesaplayamamıştır, hem ” el kadınların resimlerine ba rak gazete okumaya başlad için Ci Crawford aklına Iîlılmıştırurlgy

devlete ne kazan- ,-‘