‘Sıfırcı hoca’ya veda

Nesli tükenmiş’ bir hoca, kıvrak zekâlı bir gazeteci, iyi bir siyasetbilimci, sıkı bir Ankara sevdalısı, gösterişsiz ama unutulmaz bir adamdı… ‘Sıfırcı hoca’ lakaplı Kurthan Fişek dün veda etti. Onu dostlarının sözleriyle uğurluyoruz…

Çok yönlü kişiliğiyle tanınan, ‘Sıfırcı hoca’ lakaplı gazeteci, yazar, akademisyen Kurthan Fişek dün hayatını kaybetti. Kardeşi Gürhan Fişek, dün sabaha karşı evinde ölü bulunan Fişek’in nefes darlığı rahatsızlığı olduğunu açıkladı.
1942 doğumlu Kurthan Fişek’in yayımcılık dünyası ve akademi arasında mekik dokuduğu hayatı, birçok yazar ve akademisyenin de anılarının en renkli bölümlerinden bazılarını oluşturuyor. Kitabı ‘Burası Ankara’da “Nerelisin diye sorarsanız, 93 yıldır Ankaralıyım” diyen Fişek, 1960’ta ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’ne girdi. Sonraları kimya tahsilinin yararını sadece hapishanede içki damıtırken gördüğünü söyleyen Fişek, üçüncülükle girdiği bölümden ayrılarak ODTÜ İdari ve Siyasi İlimler Kamu Yönetimi’ni bitirdi.
Yüksek atlamada genç milli takımında olan, masatenisi ve yüzmede derece sahibi Fişek, kendi ifadesiyle ‘menisküs olduktan’ sonra 1960’ta ODTÜ’yle beraber gazeteciliğe de başladı. Altı yıl süreyle muhabir olarak Yeni Gün ve Öncü gazetelerinde çalıştı, dört yıl Turkish Daily News gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptı. O yılları ‘Pro-Amerikan bir gazetede anti-Amerikan bir yönetici’ olarak tanımlayan Fişek, 1965’te Meclis’e giren 15 TİP milletvekili arasında yer aldı. 1978-1979 döneminde Ankara Spor Akademisi Atletizm Federasyonu Başkanlığı yapan Fişek, 1980’de profesör olduktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcılığı’na getirildi.
1983’te 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası uyarınca üniversitedeki görevine son verildi. 1990’da Danıştay kararıyla görevine iade edildi. 12 Eylül 1990’da gazeteciliğe dönen Fişek, Gelişim Yayınları’nda Ercan Arıklı’yla çalıştı. Sabah ve Hürriyet gazetelerinde köşeyazarlığı; Nokta, Tempo, Aktüel, Ekonomist dergilerinde yayın-yönetim danışmanlığı yaptı. 1999’dan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yeniden göreve başladı.
44 yıldır balerin Neyran Fişek’le evliydi. “ Galatasaray aristokrasiyi, Beşiktaş proletaryayı, Fenerbahçe burjuvaziyi simgeler” diyerek Türkiye takımlarının sınıfsal tahlilini yapması, Yahya Kemal Beyatlı’ya nazire yaptığı “Ankara’nın en iyi tarafı İstanbul’dan dönmesidir” cümlesi Fişek’le ilgili akıldan çıkmayanlardan bazıları… Öğrencileri arasında Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi isimler olan Kurthan Fişek’e ‘Sıfırcı Hoca’ lakabı yakıştırılmasının sebebi ise PKK lideri Abdullah Öcalan’a ‘0’ vermesiydi.
Gazeteciliği değil, akademik kariyeri seçti
Sabah yazarı Hıncal Uluç: Türkçeyi en güzel yazan adam’ şeklinde nitelediği ve dostluğu 1958’e uzanan Kurthan Fişek için bugünkü köşesinde yayımlanmak üzere şu ifadeleri kaleme aldı: “Müthiş bir gazetecilik yeteneği vardı.. Vardı da kimya mühendisliğinde ne işi vardı.. Kanına girdim. Üçüncü sınıftaydı. Bir yıl vardı mezun olmasına.. Bıraktırdım. Yeniden sınavına girdi ODTÜ’nün gene kazandı. Bu defa İdari Bilimler Fakültesi’ne, silbaştan.. Annesi yıllarca affetmedi beni.. Müthiş bir adamdı aynı zamanda.. Müthiş solcuydu.. Müthiş sağcı babamın en sevdiği arkadaşımdı.. Anlayın.. Sonunda gazeteciliği değil, akademik kariyeri seçti.. Siyasal Bilgiler’in en sevilen hocası oldu. Profesör Kurthan Fişek’i bir kez daha medyaya çektim.. Ama onun sevdiği yer, gazete köşesi değil, sınıfı ve öğrencileriydi.. Mülkiye’ye döndü.. Emekli olana dek orada kaldı..

Ölümü, hiç sevmediği İstanbul’da oldu…
Sözcü yazarı Emin Çölaşan: Birbirimizi mahalle arkadaşlığından tanıdık. TED Ankara Koleji’nde ve ODTÜ İdari İlimler Fakültesi’nde birlikte okuduk. Hürriyet’te yine birlikte olduk ve yaşamın esas tatlı boyutlarına orada perçinlenen dostluğumuzla vardık. İddialı söylüyorum, Türkiye’ye gelmiş geçmiş en büyük beyinlerdendi. Muhteşem bir zekâya, muhteşem bir bilgi birikimine sahipti. Her yaz biraz da ‘aile baskısıyla’ İstanbul’a transfer olurdu. İstanbul’a zorla giderdi. Ne acıdır, ölümü de o hiç sevmediği İstanbul’da oldu. Sevgili dostuma Allah’tan rahmet, eşi Neyran Fişek’e sabır diliyorum.

Nesli tükenen türden bir öğretmendi
Radikal yazarı Tanıl Bora: Kurthan Fişek, 1982’de Ankara SBF’deki yönetim bilimi dersinin sınavında tek bir soru sormuştu: “Sovyetler Birliği’ndeki Taylorizm uygulamasını (ve benimsenmiş olmasını) tartışınız.” Çoktan seçmesi olmayan, bir batında birkaç teorik meseleyi kapsayan, gerçek bir üniversite sorusuydu. Kurthan Hoca, nesli tükenen türden, gerçek bir üniversite öğretmeniydi.

Her kesimin ilgiyle izlediği bir kimlikti
Fişek’in öğrencileri arasında olduğu söylenen eski bakanlardan Abdullatif Şener, Radikal’e bu bilginin doğru olmadığını açıkladı. Şener, “Doğrudan hocam olmamıştır, herhangi bir dersime girmemiştir. Ancak Kurthan Fişek Hoca, siyasal tarihte önemli bir yere sahiptir. Öğrenciler arasında fazlaca görüşlerine itibar edilen, düşünceleri tartışılan bir hocaydı. Öğrencilik yıllarımızda Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde sol bir ağırlık vardı. Kurthan Hoca da sol görüşlere sahip ama diğer kesimlerdeki öğrencilerin de ilgiyle izlediği bir kimlik, kişilikti. Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.

‘Telekulak’ lafını birlikte bulduk
Hürriyet yazarı Faruk Bildirici: Her koşulda kendisi gibi kalabilmeyi başaran özgün bir kişilikti. Gösterişsiz, mütevazı, protokolleri iplemeyen, bir yanı hep çocuk kalmış bir adamdı. ‘Telekulak’ kavramını 1997’de Hürriyet’te telefon dinlemelerle ilgili yazı dizisini hazırlarken bulmuştuk. O ‘tele’, ben ‘kulak’ derken birleştirip ‘telekulak’ yapmıştık. Ayağa fırlayıp, bulduğumuz kavramdan mutlu olmuştuk. ‘Telekulak’ kavramını her işittiğinde birlikteysek bana göz kırpar, muzır bir gülümseme yayılırdı yüzüne.