SHP’nin “22” kısmetsizliği…

Kurthan FISEK

SHP’nin “22” kısmetsizliği…

ATİH’in leventleri Bizans üzerine
yürürken, Ortodoks papazlar, meleklerin cinsiyetini tartışıyordu.

Perşembe sabahının ilk saatlerine
kadar, çok benzeri bir tartışma da; SHP
kongre kulislerinde vardı.

“Fehmi Işıklar kongre başkanı olsun
mu, olmasın mı?”

Mâlûmunuz, Fehmi ışıkların milletvekilliğini Anayasa Mahkemesi düşürdü. Devlet Güvenlik Mahkemesi de,
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı doğrul- .
tusunda, lşıklar’ın
idam talebiyle yargılanmasına karar verdi.

lşıklar’ın kurultay
başkanı seçilmesi,
SHP’nin uzun zamandır sergilemediği kadar
demokratik ve namuslu bir tavır olacaktı.
Ama, tartışmalar sabaha kadar uzadı, gitti.

Neymiş efendim?
Işıklar’ın milletvekilliği düşürüldüğü
için, kendisi kurultayın doğal delegesi
değilmiş, usûlsüzlük olabilirmiş, hukuka ayıp olurmuş…

Haberi duyunca sinirlendim, matineye gitmemeye karar verdim, ama,
dayanamadım gittim. lyi ki de, gittim.

ll başkanlarının oybirliğiyle divan
başkanı seçilen Hikmet Çetin, SHP yönetiminin çok başarılı olduğunu, 2_1 aydır iktidarda olduklarını söyledi. Insanlar yanılır, rakamlar yanılmaz… Ecevit

hükümeti de 22 ay sürmüştü.

Kurultayın açılışında, SHP ortaklı l

hükümetin 1 ay daha devam edeceğinin “müjde”sini Türk halkı böylece almış oldu.

*f*

Gazeteleri satır satır okuyarak geçir
dim kongre sabahını.

Mesut Yılmaz, 50 kadar bilim adamı ve bürokratın katılımıyla, 38 araştırma grubu kurmuş… “2000 Yılının Tür
” ki esi” projesinin kendi erini ilgilendiren bi›
Iümlerini bunlar hazırlayacakmış… Basbayağı da ayrıntılıymış çalış*î malar…

*i*
ş 1978’de kurulan
Karaoğlan hükümetinin
en kilit projelerinden
biri, işçilerin yönetime

timdi. Başbakanlık Konutu’na çağrılı 18 bilim

adamına çaylar ikram edildi, Bülent h.

bey 4 saat konuştu, fikir almak için çağırdığı yönetimcilere, işletrnecilere, sen
dika danışmanlarına özyönetimi anlattı,

toplantıyı kapattı.

Ozyönetim de CHP’nin gündemine
bir daha gelmedi.

t**

SHP’nin kadrolaşmadan anladığı,
hizipleşmedir. _

Aksi istikamette bir yenileşme görmedim dün…

katılmasıydı, özyöne- `

GÜLE GÜLE ‘fHlNT ı-ıonozu”

..HALKIMYZ ami SEVİYOAMA
`_, y_ oy vğnuwo

Espriz_
Eluönu

inanmıyorum
ınanamıyorum

°ZMlT-hba’mızın bir haberi vardı:
“Eline aldığı ruhsatsız tabancanın
kazâen ateş alması sonucu boğazından a r yaralanan 18 yaşındaki
Enver lık komaya girdi. Akbalık’ın boşazındaki kurşunun başarıyla çıkarı masına rağmen, sağlık durumundaki cidâyetin devam ettiği
bildirildi…”
Iyi… Allah âcil şifalar versin, görünmez kazâlardan saklasın…
Ama, hukukçu dostlara sordum.
Komadan çıkarsa, ruhsatsız silah

_ taşıyıp kullanmaktan yargılanıp ha
pis yatacakmış Akbalılc…

“İnsanın ihtirası aklından bir
parmak ileride olursa, sonuç da
böyle olur…”

(Kemal Satır, 1967)

ÖRTÜLÜ ÖDENEK

YASSIADA duruşmalarının en
önemli iddialarından biri, başbakanlık
emrindeki “örtülü ödenek” tabir edilen
fonların “pis” kullanılmasıydı.
Kullananlar değil, “ita amiri”,
başbakanlık müsteşarı Ahmet Salih
Konır suçlandı, idamla yargılandı, okka
altına gitti.

Ertuğrul Kumcuoğlu, devletin
parasının tek elden, tek mal* denetim
mekanizması dahilinde
kullanılmasından yanaydı. Yani, devlet
denetiminin tamamen dışında, aldına
çştiği gibi para harcamak iste
Ozal’ın “fon”, “örtülü ” ‘

lamalarına karşıydı. Maliye
ba anlığı müsteşarlığından
uzaklaştırıldı, KKTC’ye büyükelçi
yapıldı.

Hayri Kozakçıoğlu, cumbabayı
aradı: “Sölüüm mü?” Cumbaba
“Süüle” dedi. Terörle mücadelenin

örtülü ödeneğiymiş 0 paralar… Otuz

yıldır çekiyoruz 0 “örtülü ödenek”
sıkıntısını… Devletin, vergiyle devlete
katkıda bulunanların parası bu…
“şeffaflık” isteniyorsa, kaldırın fonları,
örtülü ödenekleri, vakıfları…
Kuruş kuruş ödediğim verginin kime

harcandığını öğrenmek istiyorum…

;-..ıA1..__