Sevgili Gülçin öldü hangi partiye oy vereceğini soramadım

evgili (ıîüıçin öldü
hangi partiye oy
vereceğini soramadım

EVGlLl Gülçin Telci’nin dostluğunu,
S misafirperverliğini. tezcanlılığını, bilgisini,
duyumlarmı paylaştım.

TEMPO dergimizin ilk kuruluş günleriydi.
Ekonomiden anlayan. iş dünyasının ıcığıııı cıcığını bilen birini arıyorduk.

“Gülçin Telci” dediler.

“Gelsin, bir bakalım!” dedik.

Tepki geldi.

“Onlar gelsin!”

Ben gazetecinin zeki, ahlaklı, çevik ve çalışkan olanını severim.

“Karakterli” olanını daha çok severim.

Çalıştığı yere koşarak gittik.

*i*

O “İstanbullu”, ben “Ankaralı”…

Konuşkandı, telaşlıydı.

Hem çalıştığı gazeteye haber, hem bize lâf
yetiştiriyordu. Bunca yıllık ömrüm var, işine bu
kadar bağlı bir ikinci insanı görmedim, tanımadım…

Telefon konuşmalarının bitmesini bekledik,
“iyi aile çocuğu” olduğumuzu izah ettik, beraber çalıştık. TEMPOnun en “sansasyonel
ve atraksiyonel” haberleri, onun imzasını taşıdı.

*ii

Evinde ailecek yemek yedik.

Kurbanlık öküzün masata baktığı gibi bakıyordum Gülçin’in ağzına…

Bilmediğim şeyleri anlatıyordu.

O tarihteki TUSlAD başkanının amcaoğlunun kızının dede tarafından oğlunun adını. ne
haltlar karıştırdığını ezbere biliyordu.

Daha önemlisi, bütün “derin devlet” bağlantılarını söylüyordu.

Ben Ankaralfyırıı… Bunları bilmem!

**x

Konu değişti. Gülçin patates kızartıp sofraya
sLınmak için mutfağa gitmişti. Melımet Yakup
Yılmaz’la siyaset konuşmaya başladık.

Turgut Ozal, Erdal lnöııü, Süleyman
Demirel falan filan…

Sevgili Gülçin, patatesleri sofraya getirmişti
o sırada…

Son anda kulak misafiri oldu.

Kendine özgü dellenmesiyle, “Aaaaal Onlar kim?” dedi.

*k*

Gülçin Telci’nin dostluğunu. misalirperverliğini, derin duyumlarını paylaştım. lstaııbul burjuvazisinin ıcığını cıcığını. sermaye sınıflarının
nereden gelip ne olduklarını ondan öğrendim.

Bizim Melımet’le konuştuklarımıza fransızdı.

Başbakanın ismini sordum, bilemedi.

Sevgili Gülçin siyasete ilgisizdi.

Gazeteciydi.

TEMPO dergisinin “aşırı siyasi” olmasından yakııııp dururdu.

Sevgili Gülçin’e, bir Allah’ın günü, hangi
partiye oy vereceğini sormadım.

Bilmiyorum, öğrenemedim, çünkü, sormadım.

“68 kuşağı” olduğunu, o eylemlere katıldığınıyeni öğreniyorum…

Olmesirıden sonra…

*t*

Sevgili Gülçin Telci’yle ne siyaset konuştum, ne ekonomi…

Birbirinıizin ihtisas alanlarına karışmadık.

O siyasetten nefret ederdi.

Ben ekonomiden anlamam. ..

Gülçin 10-15 gün daha yaşasaydı oy kullanacaktı.

“Kime oy vereceksin?” sorusunu soramadıın kendisine…

Sorabilseydim, yine azarlayacaktı.

Kendine özgü üslûbuyla-karşılık verecekti.

“Uç tane hıyar milletvekili adayıyla uğraşacağınıza, Türkiye’nin ekonomi kulisleriyle biraz ilgilensenize!”