Sen esnemesen, ben esnemesem, nasıl gelecek uykularımız?

s.:.ıı …E.s.ıı_Em.EsEN . BENESNEMESEM.

NASIL GELECEK UYKIJLABIMIZ?

Muhalefet partilerinin hükümeti
nasıl eleştirdiklerini televizyondan izlerken uykum gelmişti. Esnemeye tam
başlamıştım, Mevlüt Özcan’m Millî Gazete’deki yazısına takıldı gözüm…

Bir solukta okudum.

Beraber tekrar okuyahm…

*t*

İslâm ‘ın prensiplerine uymamak
başlıbaşına bir çiledir. Meselâ bir serkeşliği ele alalım. Çok yemek İslâm ‘ın
reddettiği bir davranıştır. Buna riayet
etmeyenler oburlaşırlar. Oburlaşanlar
çok hantallaşırlar. Hantallaşanlar da
bol bol esnerler. Esnemek, tembellik
alametidir. Dinimizin cevaz vermediği
bir tarzdır. Bu iş nasıl olur?

Esnemek istemeyerek de olsa ağızın
açılmasıyla olur. Sebebi: İnsan çok yemek yediği zaman vücudu ağırlaşır.
Tembellik gelir. Uykusuzluk ve aşırı yorgunluk
da esneme sebeplerindendir. Bu sebeplerden
dolayı esneyen kimselerde ibadet aşkı kalmaz. İş
tutmak isteği körelir. İnsan havai bir duruma düşer. Vücut ağır bir yük altında imiş gibi ağırlaşır.
Kısaca, esnemek insarun
üzerine çöken manevi bir
pisliktir. Asıl gaye, böyle
bir pisliğe meydan vermemektedir. Bunun için Peygamber
Efendiıniz: “Esnemeyi elden geldiği kadar men ediniz” buyurmuşlardır.

Üstad Hasan Basri Hazretleri:

Esnemek oburluğıın, gafletin, tembelliğin belirtisidir, diyor. Sofradan doymadan kalkmamızı, acıkmadan oturmamarrıızı öğütleyen Peygamber Efendimizin hikmetli ifadesinin manası burada
güzel anlaşılıyor. ‘

Esnemeye engel olmayanlar, ağızlanm açarak esnediklerinde manzara itibariyle nahoş bir hal alırlar. Ağzını açıp
dil ,ve dişlerini meydana çıkararak, gözlerini de yumup ( ..) diye esne
yenleri çok gönnüşüzdür. İşte bu hareketi yapanlar İslamin adab ve erkanından habersiz yaşayanlardır. İslam’ın
adab ve erkanını kendisinden öğrendiğimiz yüce Peygamberimiz (s.a.v.):

Esnemek şaytandandır. İçinizden bin’nı’n esnemesi geldiği zaman -elirıi ağzına koyarak- onu elinden geldiği kadar

geri çevirsin. Herhangi biriniz ağzını sonuna kadar açıp esnerse.. ‘Ham, ” derse
şeytan ona güler. ” buyurmuşlardır.

Bir başka hadisin meâli de şöyledir:

“Muhakkak ki Allah aksırmayı sever. Esnemeyi çirkin görür. Esnemek
şeytandandır.”

THPO 144

Esnemek durumunda olanlar Rasûlullah ‘ın ifade buyurduğu gibi: “Esnediği
vakit ağzının üzerine elini koysun. ” Hiç
olmazsa çirkin manzaranın görünmesine engel olsun.

Netice olarak, esnemek, tembellik
kiri bulaştığının işaretidir. Böyle bir kir
ile pislenmemek gerekir. Çare, İslâm
adabıyla yaşamak ve evlatları bu minval üzere yetiştirmektir.

vr**

Uykulamn kaçtı, esnemem kesildi.

Uykugirmez gözlerimle, sabaha kadar, kaynak taradım.

Bir defa bile esnemedim. Ya korkudan, ya meraktan…

“Rahatlatıcı” bazı bilgileri psikobiyolog Robert Provinem kitabında buldum.
Her aydının başucu kitabıdır. Rahat
uyumak için okunur.

“Esneme” konusunda
dört teori varmış…

1) Fizyolojik Teori…
Bu teoriye göre, vücuttaki karbondioksit fazlasından kurtulmanın
tek yolu, vücûda daha
fazla oksijen girmesidir.
Ağzı ardına kadar açıp
esnemek buna imkân verir.

2) Evrim Teorisi… Bu
teoriye göre, temel içgü’ düdür “esnemek”… Dişlerini göstermek, “Yerim lan seni!” demek için, hayvanlar (ve insanlar) âleminin repertuarına dahil edildi. Zamanla
dişler dökülünce (veya sökülünce), çağ
atladı, medenileşti, ama, “alışkanlık”
olarak kaldı.

3) Bulaşıcı Hastalık Teorisi… “Esnemenin solunum yollanm açmakla ilgisi
yok…” diyor Provine, “Bir sürü insanın
ağzım bantladım, deneyler yaptım, esnemeye devam ettiler. Deneyleri devam
ettirdim. Karşısındakinin esnediğini görenler, aynı yazıyı okuyan, aynı konuşmayı dinleyenler, salgın hastalık gibi,
elleriyle ağızlarını kapatmaya ihtiyaç
bile duymadan, seri ateş halinde esnemeye başlıyorlar… Esnemek, bulaşıcı
bir hastalıktır…”

4) senkronize Refleks Teorisi… Bıktıncı bir yazıyı ayru anda okuyan, sıktırıcı bir konuşmayı yan yana koltuklardan dinleyenlerin uykular-ı gelir. “Senkronize refleks” denir buna…

*i*

Ben bu yazıyı yazarken esnemeye
başladım.

Siz de esniyorsunuzdur herhalde…

Eureka (evreka)! Buldum, buldum!

Bilimin bittiği yerde esneme başlıyor
galiba…

ıııoıoıoııııo

0ooıoıooııoıııooI0ııııooııııııııooıoııııııooıııııoııııııııııııııı

e sırıııcı ııncıııııı
Nlll nırııııı

NECMETTİN ERBAKAN (“Kuyumcu Atlı” çıkartacağını durduk
yerde söyleyip, kendisine mi. yoksa Me `

lıgını izah etmekten kaçındığı icin)

FETHULLAH ERBAŞ (PKK’nın elinde ı re me en ıra ı
ragmen, devlete niye yaranamadığını halâ anlayamadığı ıcın) .ll
MEHMET AGAR (”Anayasayı koruyup kollamak icin anayasayı

tından sonra, siyasi gozleri hala acılamadıgı ıcin

TANSU ÇİLLER (Türkiye’nin ısrarla savunduğu “Guvenlik Kuşagı”m “bekaret kemeri” zannettiği için) . . . . . . . . . . . . ..ll
ERDAL KESEBİH (DSP’den ihrac edildiği saatlerde, “Ecevitci’yiml” demeye devam edecek kadar sales_ veya korkak olduğu
için) …………………………………………… ..

SÜLEYMAN DEMİREL (Uluslararası ı Uzay Fua ş
sında, “Uzay yarısında biz de varız!” derken, “Uc haha uc!”
nağmeleriyle, Dinar Belediye Bandosu kendisine ton müziği
yaptığı için) …………………………………………………………………. ..U
ABDÜLLATİF ŞENER (MuIkıyeIi olmasına rağmen maliye hakanIığında esamisi okunmadığı için) …………………………………………. ..0
MEHMET SAĞLAM (Hakkari’nin dertlerini anlatan belediye lıas~
kanının sözlerini, “Tamam, yetti kardesim! Kısa kes artık!” diye~
rek, dert dinlemeye değil, dil dökmeye niyetli olduğunu gösterdiği için) …………………………………………….. ..ll
ŞABAN TUZCU (Yasak holgeye dıkt havuzlu~tripleks kaçak
villayı savunurken, ”Ben villa yapmasam başkaları gecekondu
yapacaktı!” diyerek, ANAP’ın süzme mantığını bir kere daha
özetlediği icin) …………………………………………………………….. ..O

DLMADI SAYINLAB

NECDETMEMZİR, MUZAFFER ARIKAN
IIÜSAMETTIN CINDORUK, MEHMET BATALLI

EMRE GÖNENSAY, İSMET SEZGİN
CAVIT ÇAĞLAR, KÖKSAL TOPTAN
REFAİDDİN ŞAHİN, MEHMET KÖSTEPEN

Size inanmış, güvenmiş, Çiller yönetimince aforoz edilmeyi
göze almış arkadaşlarımzın hakkınızda neler
söylediklerini merak
ediyorsanız okuyun…
Söz sahiplerinin isimleri bende saklıdır.
NECDET MENZİR:
“İşimize yaramaz… O
olursa CHP’yle koalis
. yon kuramayız…”

MUZAFFER ARIKAN: “Sahi, o ne zaman
istifa ettiydi?”

HÜSAMETTİN CİNDORUK: “Bizim Saaadettîn Bilgiç`imiz, muvazaa muhalefet…”

MEHMET BATALLI:
“Koyun bile güdemez,
nerede kaldı parti…”

EMRE GÖNENSAY:
“Hâlâ üniversiteye dönmedi mi?”

İSMET SEZGİN:
“Bizim Köksal`la topla

san bir Çiller etmez…”

KÖKSAL TOPTAN:
“İsmet abimle toplasan
bir bacıın etmez…”

REFAİDDİN ŞAHİN: “MHP’ye gitmemiş
miydi o?”

MEHMET KÖSTEPEN: “Allah bilir, telefonlarımızı da dinletir…”

CAVİT ÇAĞLAR:
“Baba bile ondan huylanırdı…”

ik**

Gazânız mübarek
olsun ağalar… Bıraktım
DP’nin, AP’nin, DYP’nin rnirasım sürdürmeyi, doğmamış çocuğa
don bile biçemiyorsunuz…
Neyse, tatsız başladık, tatlı bitsin…

DSP’de “çile çiçekleri” açtı.

Yeni hareketinize
de isim kondu: “Izdırap
Çocuklar-lk..

‘Iîirkiyeningıineydoğusunda savaş var.
,ı 1984 yılında, Fı rat-Dicle hattının do
‘ ğusundaki iki kasabaİLİ ya ateş açıldığında,
2:_ kimse ne olduğunu
” anlayamamıştı.
Başbakan Özal,
İ “diyalog” peşindeydi.
Anadili kürtçenin ko;İ nuşulmasını istiyordu.

~ l) 12 Eylül darbesinden birkaç
î yıl sonra, Özal’ın başbakanlığı
döneminde, “kürt terörü” tırmandı. İki gamizonumuz basıldı. Yö neticilerirniz nasıl izah etti?

-îş ılkllıuculi ssklvanııılsl

Ã. trllsnıllııllıllnıazlarlnlsl

c. Devlet bunları azaeelillr

Milan kan varda Iumaz

eJIBIISI

r.’ 2) 12 Eylül sonrasında terör
bitti. Bıçakla kesilmiş gibi…
ı Kerâmeti kendilerinden men” kûl paşalarımız, Seksenli yılların sonlarına doğru, güneydo ğudaki terör tırmanışını nasıl
izah ettiler?

a. Kimse IIIIVIII salılıı oılunıyıır

*E lı. amma ılwlırl ıllilslnl mum

F: caaiııııcıııuevaııaııııuııı
imzalamayı:

.g allßlßl

` 3) Devletin resıııî kaynaklarina

göre, PKK, hangi ayaklanma
tekniklerinin “tıpkısının aynısını” kullanıyor?

i 4) Güneydoğu sorununu çözmek için çeşitli önerilerde bulunuldu. Kimisi “kan dökülmesin
` _ soruna politik çözüm gerek”
*g derken, ötekiler ne dedi?

a BBSİBIIİG. !Sl

lLVor. kurtul!

alim Ilan, Inllkaııl

ıl. VIII. kurtul!

5) İngiltere, Fransa, ABD ve
Almanya’mn 8-10 yıldır uygu
HAFTANIN HlKMETl

“Gazeteciler sussun! Müsaade etmiyorlar ki, rahat
ıkgnuşalıml” (Ahmet Kenan Evren, 11_May,ı_sş19_8v9)

, “niişüK vnêuyıuıiıu” cAıısıvıAı
YA YÜKSEK YOGIINLIIKTA OLSAYDI?

İmamın yellendiğı’
yerde cemaatin neler
yaptığım biliyoruz.

Öyle oldu nete
Melımet Ali Kışlalı ağabeyimin “Güneydoğu: Düşük Yoğunluklu Çatışma” f Umit
Yayıncılık, 1996) kitabını beraber okuyalım…

ladığı “DYÇ” politikasım, Türkiye’nin politikacıları, Doğan
Güreş`ten yeni öğrendi.
ye`nin güneydoğu politikasıdır.
Bizimkiler önce ne zannetmedi?

ı Ilüşülı Yoüunlulilu catısma
illulıtvıılısı ßlzır

unu”. .,

:Llbllruiıılaßakıııelı

6) Yukarıdaki sorımun cevabım bildiyseniz, DYÇ`nin hareket
ilkesini, çıkış noktasım da tahmin edebilirsiniz herhâlde…

ı Slvll olorllnııln IIGII( politikası nlmdı
h. Slvll olıırltovlı IIIIIIS-Iırllu lan lılr
Islllrllil İßlllllı Hßlllllmell

c. slvll ıılıırllıınlıı hasınıla :lvll veya
slvlllesmls lılr asker oIlIHI

ll. İHK dâhil SIİIIIIIIIII

ı. üni lılrllklar ıııusuıruıımıı

Lnlınvı lslllılııııl liruüllarlyle Iıııunllne
alımı

t HIIIISI

7) PKK terörünün tırmanmaya
başladığı yıllarda, ABD Kongre
Araştırma Servisi Uzmanı Carol Midgalovitz, “Türkiye’deki
terör tırmanışının arkasında
komşuları var!” demişti. Bizimkiler o sıralarda ne diyordu?

ı Devlet eskımla ııazarıık almaz
lılariıı ya Iıltar. va lıllnr

t. llıloslııılı ınsalerlnıleıllr

ı kollarını Iurılıli

e. Ilelßl

8) Siyasî kargaşamn, ayaklanmanın, darbenin, muhtıranın
olmadığı yer neresidir?
anlamını:

Mumya

:Polonya

LIIIIİIIYI

CEVAPLAR ‘P (8 ‘3 (L ‘5 (9 ‘E (959 (p ‘a (g ‘a (z ‘e (ı

oııooıııooııoııınıııııooııoııoııııııııııoııııınıoıooııoıııcıııoıııoıoıoıııııoıııııııııııııoııııııoııoııoııııııııo

BİR İSİM BİR İŞLEM _
(Haftalık Milletvekili Anagramlannız) . l
FETHULLAH ERBAŞ .. z r
AH, HAŞERE FUTBOLCU Ku” kurdu” kur’
(“00 Joker) dudur
FERİDUN PEHLİVAN
PERVANELİ HUNİ

MUSTAFA KEMAL AYKURT
UYAR! KASKAFA MUTEMET
05″ Joker)

ZEK_İ ÇAKIROĞLU
KERIZ OĞLAK, uçı

MUSTAFA YILMAZ
SAF, MAZLUM AYI

NAİM GEYLANİ
MİYANELİ ANGUT
Uru” Joker)
s’ EROL ÇEVİKÇE
LO! çEyREci KEÇİ
(“cı” Joker)
A.HALUK YILDIZ
UH! DAZLAK YlLI

ERDAL KESEBİR
EKÂBİRE DERS

MERAL AKŞENER
EN ŞAKRAK MERET
(”T ” Joker)

SOLGIILIIĞIINIIZ SİZE KALSIN! `
DEMOKRATİK MİSİNİZ?

DSP Edirne milletvekili Erdal Kesebir’le birkaç arkadaşının parti disiplin kuruluna
sevk edilmeleri, sonra da partilerinden atılmaları kamuoyunu epeyce işgal etti.

Papatya fallan açıldı.

“Atılacaldar…”

“Atılmayacaklar…”

Sonunda atıldılar.

Kesebir ilginç bir ‘Veda
mesajı” yayınladı.

“Sapına kadar, sonuna
kadar Ecevitçfyim… Ama,
başımızda, aile meclisi değil, parti meclisi istiyo Ergeç döneceğim…”

*f*

DSP’nin Merkez Disiplin Kurulu kararını okuyımca ürperdim.

Kesebir ve arkadaşlanna yöneltilen suçlamalar
ağırdı. Hem de çok ağır…

“Demokratik sol harekete
ihanet”, “partide eski-yeni delege karşıtlığı yaratmak”, “lıizip oluşturmaya çalışmak”,
“partiye zarar verici iitiralarda
bulunmak” vesaire vesaire vesaire…

Atılanlar savunmalarım da

İki okul arkadaşından Reşo avukat, s
Şeyhmus doktor olmuştu.

Uzunca bir aradan sonra karşılaştılar, sarılıp öpüştüler, birbirlerine bulaşmadan edemediler.

Reşo kamışını attı.

“Neler yapiysen
babo? Hâlâ hastaların öliyr mi?”

Şeyhmus
kalır mı?

“He babo, öliyr…
Ama, seninkiler gibi
mapusta değilî..”

altta

özgürce yapımşlar meğerse…
Karara bakın şimdi…
“Savunmalarında, her ne
kadar isnat edilen hiçbir suçu
kabul etmemişseler de, yaptıklarını ve söylediklerini, ‘Demokrasi mücadelesi’ olarak nitelemek suretiyle dolaylı yoldan kabul etmişlerdir. Ihraçla

rına oybirliğiyle karar verilmiştir…”
*k i’ ‘A’

DSP’den umudumu kesmiş
değildim düne kadar… ş

Bundan sonra zırnık oy ça- v
lışmaz!

Onların anladığı “demokrasi” başka, benimki başka…

145