Seçim Küçük, mide bulandırır!

secim Küçük, mide hulanılırır!

kiye’nin milli-mahalli seçim ta
rihinde eşeiendim. Çelişkilerie
dolu bir durum çıktı ortaya…

Genel seçimden hemen bir ön
S EÇİM haftasına girerayak, Tür
-ceki mahalli seçimi kim kaybetmiş
se, hemen sonraki milli seçimi de o
kaybetmiş… Biiirrr! Kaybedeceğini
hisseden “milli iktidar”, mahalli seçimlerin hiç bir anlam ifade etmedi
yememiş, hükümeti tıpış tı rş
göndermiş… kiiiil Ozel bir ör.nek olay (1989),
mahalli bir oy
y ü z d e s`i n e
(21 .75) bakılmış,
olmaz, alışamayız, indiririz vaziyetleri, mahalli
oylar milli ,oyla- _
rın Üstünejçıkarılmış… Yemez,
ÜÜÇÇÇÇ! Ã

Tophane argosunda, “Ete gelince
havhav, ota gelince mırmır!” derler
buna…

V* i’ *k

Dün nasıl dün, bugün nasıl bugünse, seçim seçimdir.

Mevcut koalisyon ya ebediyete
kadar devam eder, ya baba erken
seçime gider. Peki, Mesut Yılmaz ne
yapar?

.Kunhcın F SEK

İki plan var. Arkadaşlar anlattı,
aynen aktırıyorum.
“Kendini, ya 1993 ilkbaharında,
a sonbaharında yapılacak bir eren seçime öre planladı Yılmaz…
Tercihi îI r… ilkbahar, çünkü,
Aydın Menderes o zamana kadar
partisini kurup seçime giremez,
Ozal da Çankaya’dan inemez… Kal
“dı ki, iikbahara kalmaz, Çiller’in ikti
ğini, genel se- satçı kafasıyla

çimlerin asloidu- YÂ Türkiye eko
ğunu seçmenlere ` ı , nomisi zaten if- ‘
, anlatmış, seçmen “V” las eder, sonba
hara kadar toparlanamaz… ilkbahar seçimi onun,
_Yılmaz’ın zaferi’dir…”
* Gelelim, ikinci plana… Yani,
iikinin alternatifine…
1 Kasım se› çimlerinden “iktidar” (aslında,
“iktidar” değil, “hükümet”) kazançlı çıkarsa, Yılmaz bekleyecek… Hatta, hazırlanan abuk-sabuk bütçeye
destek bile verecek… Sırf biraz daha
burunlar batsın diye…
i Kasım’da ANAP kazandı, hedef ilkbahar… _
1 Kasım’da ANAP kazanamadı,
vuslat sonbahara…
Gazete baskıya girerken, Cinnah

caddesi 49 numaradaki toplantı de-g

vam ediyordu. 2 Kasım sabahına
kadar devam eder.

DEMIREL, PAKİSTANDA SEÇİM MİTİNGİ YAP’i’I…

*f * BENİM PAKisTAML/M
BEHM ‘SLAMA ‘If
!El-Elli ii<ı` ecîâßlıllêduğ. ıı<ı @ENBE m; l-lALLEDlLiR kiz “Tesljir l ı ederım h!' EVLETE vergi _borcunu bir D türlü ödemeyen "yüzsüzler" takımının isimlerinin tek tek açıklanmasından, umudu kestim şahsen... Maliye bürokrasisiyle meclisin bu konuda niye bu kadar ayak sürüdüğünü de anlamıyorum, anlayamıyorum doğrusu... Oysa, iş yaptırtmanın, borç ödetmenin en etkili silahı teşhirdir, teşhir , tehdididir. 0"uz Topaçoğlu'nun (Adanahha) aberine_ göre, Yeni Baraj mahallesinde manavlık yapan 22 yaşındaki Ibrahim, 78 müşterisinin devamlı veresiye çalışıp bir yıldır borç biriktirmelerinden bıkmış... Bıkmış da ne yapmış? Maliyecilerin, meclisin yapmadığını...~ Borçluların isimlerini tek tek küçük kağıtlara yazmış, , torbaya atmış, 10 tanesini çekmiş, isim listesini de vitrine asmış... Altında bir de not... ı "Haftaya yine çekiliş var, 10 isim daha asacağım..." Daha o akşam, isimleri listede olsun, olmasın, 47 kişi hesabını sıfırlamış... Iyi mi.? "Jüpiter (Zeus), mahvetnıeyi aklına koyduğunu önce delirtir..."_ (Sophocles, M.Ö. 444) . ` -.îei r naıaııı ıııııryı s nasıl sattı? AŞBEYLE yarbaşbey ağızbirliği etmişler sanki... "Yerel seçimdir bu... Kıymet-i haıbisi yoktur..." ' ' Kargaların güldükleri bu lafa, bir tek devlet bakanı Mehmet Batallı inanmış görünüyor. DYP'Iidir kendisi... Partisinin seçim kampanyası için Kayseri'nin Gesi kasabasındaydı geçen hafta... DYP adayı Omer Sanoğlu'nu es geçti, SHP'nin bayan adayı Canan Erol'un etrafında atsineği oldu. Aman efendim, bir iltifat, bir ilgi, bir muhabbet, demeyin gitsin... "Yeter ki emredin, Ankara'ya dönmem... Oylar sayılıp biteııe kadar burada, yanınızda kalırım, her türlü yardımı yapanm..." DYP Kayseri ileri gelenleri sonunda koluna girdi Batal|ı'nın... "Sizi şöyle alalım, bizim aday bu tarafta!" dediler, çekip götürdüler. Oktay Ensari'nin (hha) haberine göre, BataIlı'nın gözü, gönlü arkada kalmış... ı En hüvük Maykıl! ll İMSE Maykıl'ı unutma ı( sin!" demişti Demirel... Orta Anadolu eşrafından bir DYP'li milletvekili, seçim gezisi yorgunluğuhdan olsa gerek, uyukluyordu. _ "Onemli kararlann arefesinde siĞahlar giymiş bir kadın mahkeme eyetinin önünden eçer, 'Michael'i unutmaym' der..." iye babanın sesi yükseldiğinde uyandı, yanındaki arkadaşını dürttü. "Işte kardeşim, Ifrarısız'larla farkımız bu..." dedi, "Oyle ses teli iltihabı , üşütme ibi bahanelere pabuç bırakmıyor ar. Sözünü tutmadın mı veriyorlar mahkemeye, alıyorlar tazminatlarını..." F N& Dam ı" (T unceli-Sivas-Erzumm) ATMA GİRİK Şişli pazarcısıyla kavgan beni ilgilendirmez. “T .S.E. büyü hir başkanıyla itiş kakışın be' ni hiç ilgilendirmez. Bedrettin Da; .lan'Ia ağlaşıp koklaşman hiç mi hiç ' beni ilgilendirmez. Ama, doğuştan bozuk, dublörle düzelen türkçenle babanın yanına tünediği nde, ağlaştığında, "Beni kimse anlamıyor, lütfen sahip çıkın!" diye yalvarıp yakardığında, bir an bile, vicdan muhasebesi yaptın mı.? ”Ben kimim, buraya nasıl geldim?" diye sordun mu? Sor, vicdan muhasebeni yap, sonra halleşiriz!