Sakalımız yok ki…

_ başladı. l959’dan

Eylü

»N

s25.

| Wtßêıımgrîsaif

was

xsß-î** ı.
f&

Kurthcın FlSEK

Sakalımız yok ki…

işçiyle öğrenci, bayraklar sallayarak, sloganlar atarak Beijing’in en
büyük meydanında toplandılar. Dünyada esen demokrasi ve değişim rüzgarlarından etkilenmişlerdi.
Askerle polis göstericilerden alabildiğince uzak durduğu için, ilk iki hafta
tatsızlık olmadı,

4Mayıs 1989 günü, yüz binlerce

ye kadar her şey unutulur. KapitalizÄ

min hafızası zayıftır. Bir milyann üstünde insan var Çin’de… Günde bir
buçuk milyon paket yerli sigara içiliyor. Boyalı gazoz, hamburger, blucin
isterler. Dünya kapitalizminin bu dev
pazara girmesi için en büyük fırsattır
Olimpiyatlar…”

Ben yanıldım,

kan dökülmedi. ‘ n ßogcuNuz_ arkadaşım bildi.
Derken, 15 ODEMAEMİŞSİNiZ A Dört yıl önceki

Mayıs 1989ıdal Tıananmen Olay.

Sovyet ıideri gor- kgsllcgsz! larının faturası,

baçov’un ziyareti

beri yapılmış ilk
Sovyet-Çin ”zirvesiydi bu… Onemi
büyüktü, bütün
dünyanın gözleri
Beijing’in üstündeydi. Yani, ses
getirmek, ses duyurmak için tam
zamanıydı.

Milyonlarca kişi döküldü meydana… Ama, bu sefer Deng (ve yönetim)
aleyhtarı sloganlar başladı, uzakta duran tanklara, zırhlı personel taşıyıcılarına, askerlere taşlar, sopalar atıldı.

Onlar da harekete geçtiler.

3-4 Haziran 1989’un bilançosu, 5
bin ölü, 15 bin yaralı, sayısı hesaplanamayan on binlerce tutukluydu.

“İnsan haklarının bu kadar gündemde olduğu bir dünyada, 2000
olimpiyatlarını Çin’e vermezler!” dedi bir arkadaşım…

Ben tersini savundum. “Dört sene

dört yıl sonra çıkartıldı Çin’e…
Olimpiyatları
“yeşilci” Sidney
aldı.`
***k

Bizim şansımız var mıydı?

Bence yoktu.
Olimpiyatlara
sevdalandığımız
ilk günlerde, Uluslararası Para Fonu
IMF’den bizim hükümete bir uyarı
gönderildiğini duymuştum: “Dış borçlar bakımından dünyanın en önde gelen 4-5 ülkesinden birisiniz… Spor tesisleriniz, ulaştırmanız neredeyse sıfır… Yüzlerce trilyonluk yatırım yapmanız gerek… Zâten kabul edilebilir
standardların çok üstünde olan enf
lasyonunuzu büsbütün körükler bu…

Vakit varken vazgeçin olimpiyat sevdasından…”

Biz kös dinledik… Uluslararası
Olimpiyat Komitesi’nin 89 üyesi (7’si
hariç) lMF’yi daha cidd^ye aldı.

OLİMPİYAT RÜYASI ŞİMDİLİK BİTTİ.

i &İ
soN -~
gûnğgglêccînrýllğîêsğßıl,”
ı r HAIKALARIND – – _ kAPımşız Yine DEĞN am”

NECMETTİN _ı
ÇEVHERİ

2000 Y

olimpiyatlarının
nerede yapılacağının
ilk tur oylamasında
sonuncu olup
elendik. Tabii, bunda kabahatin
yok… Olacağı belliydi de,
Eurovizyon-benzeri bir gaza
gelmiştik hep beraber…
Bugün misafirim oluşunun
sebebi başka… M0naco’daki siyas^
kulisleri saniyesi saniyesine, adım
adım izleyen Muharrem
Sarıkaya’nın notları arasında çok
önemli bir nokta vardı. Spor bakanı
Şükrü Erdem’in aklına ilginç bir fikir
gelmiş… Diyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nuri Yılmaz’la Istanbul’da
bulunan bütün dirı* liderlerin bir
araya gelerek, ortak bir basın
_ toplantısıyla, “Olimpiyatları
Istanbul’a istiyoruz!” demelerini

önermiş… Elinin
tersiyle itmişsin
teklifi… “Bir
__ hıristiyan_ liderle

Diyanet Işleri
Başkanı bir araya
getirilemez!”
Dil, din, ırk, renk ve siyas^ inanç
ayrımı yapmadan insanları bir
araya getiren bir büyük hoşgörü
şölenidir Olimpiyatlar… Allah’tan
0 söylediğini Uluslararası
Olimpiyat Komitesi üyeleri
duymadılar. Yoksa o 7 oyu da
alamazdık.

“Politikacılık, küçük akılların
büyük düşünmesidir…”

(Mart Twain, 1903)

.. .-…-..ı.. a.. a. ı ..aşama ı