Plaket kalmadı, mevlit okutalım!

ARTlSlNDEN (DYP) milletvekili

seçilemeyince, TEK’in (Türkiye

Elektrik Kurumu) başına geçip
oturdu Sedat Yıldız…

Dürüst, çalışkan biri olarak tanınır
kendisi…

Hemen kolları sıvadı, herkesi
TEK’e küfrettiren iki icraate imzasını
attı.

0 Elektrik faturalarının öden

‘ 9th!
‘âßımêrîßî oé:

Kurthcın FISEK

Plaket kalmadı, mevlitokutalım!

muz mescidinde mevlit okutulacaktır…”

Odalarına, masalarına gitmek için
binaya girenler, önce şok geçirdi,
sonra tepki gösterdiler. “Cesur” belledikleri arkadaşlarından bir heyet
oluşturup genel müdüre gönderdiler.

“Emekliye ayrılan arkadaşların
arkasından mevlit
okutmayın, minik
bir plaket töreni

mesini peşine . yapın bari…”
çevirterek, yan- /va ” I-ıhh! “Tören
madık, yakılma- olmaz, mevlit
dık elektriğin pa- okunacak…” _
rasını ödetti va- Otuz yıllık mütandaşlara… hendislerden biri
` 9 Yetmedi, isyan etti sonun
yapılan zamları
geriye yürüttü,
eski rayiçten yakılan elektriğin
faturalarını zamlı
tarifeden çıkarttı.

O gün, bugündür (ve dün dündür), gözlerim TEK’te…

Başka ne herze-hezeyan olacak
diye…

Oldu. Dikâlâsı oldu.

*i*

Muharrem Sarıkaya arkadaşımızın haberine göre, TEK’in Bahçelievler girişindeki heybetli binasının
bütün koridorlarına genel müdürlük
duyurusu asıldı.

“Kurumumuzda 30 yılını dolduranlar re’sen emekli e sevkedilmişlerdir. Emekli e ayrılan bu arkadaşlar için 5 Cuma günü kurumu

da…

“Ben bu kuruma okulu bitirir
bitirmez girdim,
şimdi 54_ aşındayım… Omedim,
arkamdan mevlit okutturınam, mahkemeye idiyorum…”

Gene müdür sinirlendi, herkesin
ortasında bağırdı: “Madem kendi rızanla emekli olmuyorsun, tayinin
Batman’a çıktı.’ Git, ne halin varsa
ğörkSenin gibi tavır koyan varsa,

epsıne aynını yaparım…”

Batman tam bir gayyâ kuyusu…
Faili meçhul cinayet yatağı… Günde
2-3 kişi öldürülüyor.

Genel müdürün dili mi sürçtü, bilmem, ama, niye mevlit okutmaya
kalkıştığının bahanesini arıyormuş gibi geliyor.

`
!%52

1/
7.55.

_ /
*\\\\\ \\\ğ\” \\\

l.

İnsan halıları
ne kadar gider?

lZlM şu koalisyon hükümeti
B “İnsan Hakları Bakanlığı” ku
racaktı. Bazısı haklı, bazısı haksız, bir sürü eleştiriye uğradı, bugüne
kadar askıda kaldı.

Mehmet Kahraman (sorumlusu 0
olacaktı) sıkıntılı…

“Böyle bakanlık kurulursa, Avrupalı, Amerikalı, ağzını bırakır, arkasıyla güler!” diyen muhalefet milletvekilleri meclise gelmiyor zaten…
Daha doğrusu, geliyorlar da, nisap
düşsün diye, tam bakanlığın kanunu
görüşülecek, salondan çıkıyorlar.

Koalisyon ortakları da ilgisiz…
Geriye sayım başladı ya, “Amaaannn! Beş yüz gün doldu, doluyor,
çıksa kaç yazar?” havasında hepsi…

TBMM idare amiri, SHP Diyarbakır kontenjanından Salih Sümer işin
büsbütün gırgırında… “Yahu, azıcık
ucundan tut da enel kurulu toplayalım!” diye sızlanan Kahraman’a
cevap verdi.

“Senin bakanlığının kanunu tastamam 42 madde… Hükümetin istediEi vâde de o kadar… Gün hesabıyla

er seferinde bir madde geçse, boş
ver, süre dolar. Yomıa güzel kafanı,

.çeneni…”

YU KSEL ÇAKMUR

Acı konuşmuşsun… “Şerefim
üzerine yemin ediyorum ki,
hükümet bu fetvayı geri almazsa
istifa edeceğim…” Belediye
meclisinin tavrı çok daha tutarlı…
“İzmir’i kimsenin keyî kararına
terk etmeyiz… Bu kararı
şerefîmîzle sonuna kadar
savunamğız…”

Sayın bakanım… Yukarıda da
,söyledim, tekrar söylüyorum…
istifa etmeye hakkın yok… Seni o
göreve Izmir getirdi. Dolmuşçu
dolduruşuna gelenler değil…

Belediye meclisi_üyeleriyle bir
ol, beraber ol…

Diren, görevden alsınlar…
Paçaları sıkıyorsa…

Hükümet yine
Iıerize gelivur!

DNAN Kahveci içki içmezdi,

içkili vaziyetteyken araba kul
4 lanmazdı. Mümin Gençoğlu
aynı, Renç Koçıbey aynı… Duyduğu
ma göre, Kahveci’nin kazasında ölen .

Murat Demir de ağzına bir yudum
içki koymamış…

Hükümet edişlerinin 448’inci gününde, “Enflasyon canavarını halledemedik, bari trafik canavarını becerelim!” diye, meclise trafik yasası getirmiş bizim koalisyoncu muhteremler… Alkollü araba kullananların
imanlarını gevreteceklermiş…

Haberiniz olsun, Refah Partisi mil- _

Ietvekilleri, otoyollar boyunca her türlü içki satışının yasaklanmasını isteyen değişiklik teklifleri getirecekler…
Geıce konaklanılan tesisler için de geçer ı…

Sarhoş araba kullanmaktan kimse ‘
ölmüyor.

Aşırı hızdan, yersiz sollamaktan,
tabiat kanunlarının kendilerine işleînediğini vaısaymaktan ölüyor insanar…

Herkes
kendi derdinde!

‘STANBULLU kendi derdinde…
Şehrin (veya megapolün) nüfusu
her gün 100-200 bin artıyor.

Leylek getirmediğine göre bir yerlerden geliyorlar zahir…

Diyarbakır vilâyetimizin gözde
beldelerinden Silvan’ın belediye başkanı açıkladı: “Lise lı, çünkü, öğrenci yok… Son bir ı içinde 213 kişi
öldürüldü, katilleri Ili değil… öldürülenler PKK’lı değil, doktor, belediye meclisi üyesi, hemşire, bakkal,
öbür ensaf… Değişik meslekten kişiler… Silvan boşalıyor. Can derdinden… Nüfusumuz son sayımda 70
bindi, şimdi 25 bine düştü, daha da
düşecek…”

Can güvenliği olmayan insan kaçar, göçer.

Gerisini de NM. (ve H.K.) düşünsün… Sonuncusu zaten oradan göçtüydü.

“Kanunları sadece yargıçlar
biliyorsa, o memlekette hukuk
yok demektir…”

(Herbert Hoover, 1929)