Pehlivan tefirakaları” üstüne…

` merak eden, ya yaz- r.

ım GÜNÜN ııiııızsi
. KURTHANFİŞEK
22 Nlsan 1994
CUMA

ce “pehlivan tefrikası” oldu. Peşrevi
anm saat, Sarması üç gün, kündeyi
doldurması altı hafta, göbeklerin yıldız
görmesi, bir yıl, zafer temennâsının ça
SDSYAL demokratların birlikteliği iyi
“Pehlivan ıeırıııaıarwüsıüne…

Eleştiri, özeleştiri vaziyetleri…
‘A’ i’ ‘k
Dün söyledim. “Onursal reis” Erdal
bey, mahallî seçimleri Londra’da değerlendiriyor. “Doğal reis” Bülent bey, De
kılması çok zaman… , * “x niz’i, Ali’yi sevmiyor,
Bir okuyucu mek- iNğuğFl” ` onlara güvenmiyor.
tubu var önümde… ..mnwgğîâ “En tabanlı reis” Mu”Sosyal demokrat a_ – rat bey, koalisyonu deolduğunu bilme- “ûwî vam ettiriyor. “Çağdaş
sem…..” diye başlı- sima” (genç ve bıyıkyor. ,ş ş , sız) Deniz bey torunlaBaşlangıcı yanlış… ` ., rıyla oynaşıyor.
Sosya demokrat de- ş Tek bir ortak paydağilim… Siyasi’ meşre- . ı larını söyleyin bana..
imi (ve mezhebimi) i ‘A’ t ‘k

dığım dokuz kitabı,
ya yazdığım yazıların
satır aralarını okusun..
‘Ir i’ i’ Aynı okuyucu mektubunun devamı

“Sosyal demokratların verdikleri
onur savaşını küçümsemeye devam
ediyorsun… Tek çıkar yol birllkteliktir,
beraberliktir, bütünleşmektir… Demokratik platformda birleşmeye çağır
insanları…”

Benim mezhebimde, doğru bulmanın tek olu, kendini ve y ın bildiğin kap aşlarını topa tutmaktır.

var

~-.
fonlan” da kulağımda…

Yine bir “okuyucu
e, ı ş mektubu” var önüm
_ ww. , de…
Ayrıca, “sitem tele
“Senin yaptı ın a ıptır. Zülfü’ye kamış attın, KoreFe ar çıkmadın, Yüksel’i ihmal ettin…”

Ne dememi istiyorsunuz?

1973 yılında yazdım: “Berlinguefin
ltal a’sına de il, Marchais’in Fransa’nna benzeyeceğiz…”

1994 yılında tekrarlamak zorundayım… “Dört isim saydım, dört benzemez…. Bülent, Deniz, Murat, Erdal…”

_Dipnot düşüyorum. Beşinci ismi söyleyin, dışımı kırarım…

BÜLENT çızıyoı~
ECEVIT; oşıroeu VAZGEMEM…

RECEPTAYYİP ERDOĞAN
BAZI yazarlar yağmur duasına

ekonomik üzetiuir âtâıîılîêsêıığêsğzszıêzûtıfêa

SKlŞEHlRLİ bir dostumun mektubu îölümhü!’ *ük°”‘“°Y°C°ği”° 0″
Evar önümde… Ne olur, ne olmaz, dum ?ml ‘”.a”‘.“’ê””d”- .
ismini vermiyorum. Türkiye ekono- . Fa” gmjdem” pas 3999 elîmîk
misinin son durumunu özetleyen bir fıkra fwatlarm’ asşmlde tutmakla ?Vw
aktarıyor_ nen (xı/e bıtıfsayeqeepeyğe şarıbğrı
Pejmürde dar gelirli son 50 bin lirasını gğuka am’ ” Eaşllm” f” ”Xllkşe İ’
rıasıl harcayacağına karar vermek için ka- ş allkqara ‘ ‘mc’ ara 592.563?’
sap vitrinindeki etiketlere bakıyor. Tam o leumeVşml de aÜlallmm Gm” gl”
an, biri kalantor, öbürü şık giyimli, ilki “m” “telle helalıdslmm . _
yaşlı, ikinçisi genç, iki kişi giriyor içeri…” Amaığtîîlllü” U” Selflde” b”””‘
” kılo ırzola ver. Damadıma! Uç S35′ V?” a. a .°ğ”.J5”’ va???
kilo ku başı les, iki kilo bonfîle hazırla… Gen** enıêleülmış seviye, ı tam
Dama ima! Altı kilo da sakatat hâllet… ”Zlaşara ı başı?” Vekmelm’ Sağ”
Daımmmagı› Ie_r. Veto ettin. Aynı ağarnlanşeçGaribim utana sıkıla soruyor. “He i gü?” b” daha edmm’ d’V°”
gâıpadınıza mı? Ne ış yaparlar kendı e- n Şen bu. kafayla devam et, o kü_
«Kumu seven/ı çuk olçeklı parlamentonun rıe deri”Musrîfsiniz beyefendiu_ şuradan ya_ lııyetkılerı olduşunu çalauk oğrenırrım kilo kıyma alıver, bütün sülâleni s& “fl-:noıall da SWbPIa. °l”” S°“
veyim seninmıı . gittiğimde zaten felçlıydı.
Fıkra eski, zamanlaması çağdaş…
Ü** . O
-ç ,yı, Kedıyle oynaşan,

tırmalanmayı göze alır…”
(Miguel de Cervantes, 1588)