Patates ölüm saçıyor buğdayda hayati tehlike

namı-mu FİŞEK

. Bir ay önce Gazi Üniversitesi Tıp Fa.. kültesfnin misafıriydim. Telâşlananlar
olabilir, zil takıp oynayanlar çıkabilir.
Onun için, fazla merakta kalmayın…

Dekanlığın dâvetlisiydim.

Güzel bir gelenek oluşturmuşlar… Her
hafta, çarşamba günleri, öğle tatilinde, dışandan, başka meslek dallarından birileri
gelip konferans veriyormuş…

, Beni gazeteci olarak çağırdılar. Gittim.
İ Konumuz medya ve sağlıktı.
i’ i’ ‘k

Kısa bir sunuş konuşması yaptım. Yazılı basımn yıllık satış-ilân cirosunun 80-85
trilyon lirayı bulduğunu, çok satıp iyi ka_ zanmamn üç şeyi ön plana çıkarmaya bağlı olduğımu söyledim.

Seks, sağlık, para…

En ciddî tartışmalarımız bile belden
aşağıya iner. Seks…

Doktora gitmeyiz, ama, tırnak batsa
panikleriz. Sağhk…

g g Zenginin malı züğürdün çenesini, bü’ rokratın yediği rüşvet fakir-fukaramızın
çenesini yorar. Para…

Bunları anlattım genç, güleryüzlü doktarlara…

Hazırlıklı gelmişlerdi, üstüme çullandı
lar.
. , Dört yıl önceki bir gazete kesiğini çıka` g_ rıp okudular.
Korku ve strese karşı bergamut, kılcal
.. damarları genişletmek için sandal ağacı
. i kabuğu, kelliği önlemek için biberiye, al lerjinin her türlüsüne karşı çimlendiıilmiş
Ü buğday filizi, ergenlik sivilcelerine karşı
kaşık otu, iktidarsızlığa karşı deve taba.. mu_ .
Haberi biliyordum.
Kaynağını da biliyordum. Çok bir
tıp profesörümüzdü.
t ‘k t
“Basın sorumsuz davranıyorl” eleştiriTENPO 112

PATATES ÖLÜM ŞAÇIYQR ,
BUĞDAYDA HAYATI TEHLIKE

lerini alttan aldım. Yumuşak tarafıma geldiğinde, kendimi eleştiririm.

İki gazete başlığı verdim.

Patates Olüm Saçıyor!

Buğdayda Hayati Tehlike!

Böyle bir başlıktan ne anladıklarını
sordum. Cevabı bulamadılar. İkisi de,
Amerikan gazetelerinde çıkmıştı.

Colorado eyaletinin Wiggins kentinde, çuvallar dolusu patatesi vinçle siloya
yığıyormuş işçiler… Vinçin telleri kopmuş, patlayan patates çuvallarının altında kalan üç kişi ölmüş, dört işçi ağır yaralanmış…

Güney Dakota’daki bir buğday silosunda asansör telleri kopmuş, buğday selinden dört hamal zar-zor kurtarılmış…

i’ i’ f

Genç doktorlar rahatlamıştı. Nasıl
“asparagas” yaptığımızı söylediler. Bu sefer ben sinirlendim. Meşhur “Coca Cola
Olayı”nı anlattım.

Cocacola-Pepsicola savaşının en kızışık döneminde, çarpıcı bir haber çıkmıştı
gazetelerde…

“Gebeliği önlemede, eski Cocacola, yeni Coke’dan daha etkilidir. Sperm öldürmede üstüne yoktur…”

Koskoca Cocacola miniminnacık spermi nasıl öldürür?

Öğrendiydim sonunda… Yarım tüp
sperrni, 10 tonluk üçıya dökmüşler… Ben
de boğulunun…

Ama, asıl önemlisi, araştırmayı Harvard Tıp Fakültesi’nden bir grup uzman
yapmış… Araştırmanın fınansörü de Pepsicilenniş…

v: a: ‘k _

Bayram değil, seyran değil, bir ay önceki konuşmarrıı nereden hatırladım?

Üniversite hocalığı ucuzladı. ARENA
programında, Tuncay Özkan kardeşim,
Sicilya’daki bir dergiye makale yolladı.
Kendisi basın-yayın mezunu, yazıyı gönderdiği dergi tıp dergisidir.

“Kuru Fasulyenin Bağırsak Gazlarına Olumsuz, Urfa Kırınızı Bibeıinin Bâsura Olumlu Etkileri…”

12 Eylül profesörlerine, doktorlarına
kızmıyorum.

12 Eylül gazetecilerine kızmıyorum.

Yok birbirimizden farkımız…

Ayncana, garrumdan gonuşmuyorum,
gonuşmuyoruz…

Tuncay bir gazetecilik şâheseri gerçekleştirdi.

“Yabancı dergilerde yayın mecbûriyeti”ni 12 Eylül’e göre yorumladı.

14 Mart Tıp Bayramı’nın arefesinde
ricamdır. ‘Türk Tabipleri Birliği’nden ricamdır; . ‘

Siz “her çorbaya maydanoz” profesörlerinizi kontrol edin, biz kendi başımızın
çâresine bakarız…

; YÖK’ün LÖK olduğunu birkeğ re daha gösterdi.

cins hattat-hantal erkek deve: dir.

NOT DEFTERİ

SÜLEYMAN DEMİREL (BMli/ere “Havayolları uçmak/a
aşınmaz!” demeye cesaret edemediği için) ……………………….. ..tl

TANSU ÇİLLER (Özel bir sohbette, manevi babasını kastederek, “Ben gittim, o gidemedi, olılı yaaa!” dediği içinl…, ..5
ÖZER UCURAN (Erkek/e kadını eşit kılan son Medeni Kanun
değişikliği konusunda susmayı tercih edip Budist tapınak/arında kol gezmeye başladığı için)…….. ……………… ..U
UĞUR AKÖZ, ANAP MİLLETVEKİLİ (Konya’ya mevlide giderken, evdeki tek _cilt İngiliz paburundan olduğu için). ..ll
TANJU ÇOLAK ( “Sayın Muhbiı Vatandaş” sıfatını Faik Tı’i
zamanında edinemeyip zaman kaybına uğradığı ici

SUNA GÖNÜL PELİSTER (Üzerine yapılmış malların vs e yatıp cilleı lamilyasına kazık atmaya çalıştığı rivayet/eri ortalık/arda dolaştığı lçinlJEDl
NAHİTMENTEŞEMEHMETMOĞULTAY (Daha önce 43 ırz düşmanıııın ,sişlenıliğı, bıralılarıdığı lıir lıoğvşa, ‘benzeri suçtan şailıeli” birini
yerleştireıı düzenin başında oldukları ve üstlerine alınmadılıları için) …… ..IJ
BEKİR SAMİ DAÇE (“Sılır Zam” konusunda kendisini kimin
yanılttığını dört haftadır anlayamadığı için) …………. ..RAPORLU
ALİ BARANSEL, RTÜK BAŞKANI (Radyo kapatmaya, televizyon uyarmaya kendisini “yetkili” sayın bir kurulun başına geldikten
sonra, ne halt edeceklerini tesbit edecek yönetmeliği hazırlamak yerine, tele vizyon seyredip radyo dinleme/ıle yetindiği ipı .

HİKMET ÇETİN (Basındaki poşusuyla Japonya’ya kabul
edilmediği için) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..RAPORLU

MURAT KARAY CIN ılatsız” gezinmeye devam ettiği

pnoıaım. MEHMET SAĞLAM (LOK Başkanı)

Aziz dostum, meslekda- ~
şım Pr0f.Dr. Mehmet Sağlam’a, “Olmadı Sayın!” demek yerine, teşekkür etmem
gerekirdi aslında… Başında
bulunduğu (miras yoluyla)

Bildiğiniz gibi, LÖK, bir

YÖK ne yapacaktı? Türkiye’nin dört bir yanında pıtrak gibi açan, mantar gibi biten üniversiteleri koordine edecekti. Ne yaptı? Her Ramazan ayında üniversitelerde

5 “oruc tuimak-tutmamak” yüzünden patlak verdiği bilinen şiddet
; olaylarının bu yılki en kanlısına sustu. Ağzını bıçak açmıyor.

YOK ne yapacaktı? Genc yeteneklerin yabancı dergilerde yabancı dilde kaliteli yayın yapmalarına önem vererek, akademısyenliğin
kalitesini yükseltecekti. Ne yaptı? Baget sallamayı, Şekspirden iki
replik pailatmayı doçentlik, prolesörlük için yeterli saydı. Daha ne
yaptı? “Yabancı yayın” diye sokusturulan her şeyi esas aldı, ingilizceye çevrilmiş (yeminli mütercimler tarafından) çiş tahlili raporlarıyla
“Üroloji profesörü” tâyin etti.

Ama, sonuncu yaptığına ne demeli?

Gazeteci arkadaşımız, kardeşimiz Tuncay Özkan, ARENA programında, yılın basın şâheserini patlatiı. Siciiya’da Mafya bağlantılı bir tıp

: dergisine 7 milyon lira ödedi, kendi yazdığı “Kuru Fasulyenin Bağırğ sak Gazlarına Olumsuz, Urla Kırmızı Pul Bibeıinin Bâsura Olumlu Etki: leri” başlıklı makalesini yayınlattı.

YÖK ne yaptı? LOK gibi oturuyor. Susuyor, geviş getiriyor.
Teşekkürler dostum!

i – a. Otel Ayısı

HAFTANIN HİKMETİ

Demirel B0sna’ya gidemedi, ama, biri

gitti. Gitmekle kalmadı, ağladı. Kendi
hâline değil, oradaki soydaşlanmızın hâline… Kimdi bu “sulugöz”?
a. Alparslan Türkeş
b. Ökkeş Şendiller
c. Tansu Çiller
d. Deniz Baykal

Yurt dışına çıkıldığında, kimse ağzından
çıkanı duymaz… B0sna’ya gittiğinde,
Deniz Baykal, hayatında ilk defa ne yaptı?
a. Düşündü
b. Kitap okudu
c. Dans etti
d. Çoraplarıyla yatağa girdi

“Bosna’da durumlar kötüleşiyor. Hemen müdahale edelim!” Kim dedi?

b. Çöl Ayısı

c. Doğan Güreş d. Kenan Evren

e. Turgut Özal

Büyük devletler burunlarının dibini
görmez… Bosna’da mâsum insanlar

l _ gırtlaklanırken, kurşunlanırken, öldürülür` ken, dost ve müttefik Amerika S0mali’yi

kurtarmakla meşgûldü. Türk komutanları
nezaretinde ilk ne yaptılar?

– _ a. 26 petrol kuyusu açtılar

b. Cuma namazı kıldılar

il’ c. Jenosit
d.Asayiş sağladılar .

Cephedeki askeri eğlendirmek gerekir. Askreri boş bırakmaya gelmez,
birbirlerini (veya komutanlarını) hâllederler.

CEVAPLAR

“Genç kuşaklar adalete inanır, ihtiyar kuşaklar merlıamete sığınır…”

BKES, ER BNA’ i
BABA GIIIEB zıaıvıcnıvıı

(G.K. Chesterton, 1928)

Yolların yünimekle aşınma _yacağını VaİrIıy/e söylemiş olan Süleyman Demirel, ikinci teşebbüsünde de
B0sna’ya gidemedi. Alttan
aldı.

‘Havaya/lan uçmak/a aşınmaz… ”

Kabahat Birleşmiş Milletlerinmiş… Kendisine “uçuş
izni” veımemişler…
Birleşmiş Milletler’in aymazlığını bağış/ayın… Otuz
yıldır kendi ülkesinde “uçuş
izni” olan birine ayrıca niye
“uçuş izni” versinler?

Dışa açılan Türkiyeye selzîmlar…

SomaIi’de özel bir operasyon düzenledi
Amerika… Adını “Playmate” koydu, oraya
dansöz gönderdi. “Playmate” tam ne anlama gelir?

a. Oynaş

b. Aftos

o. Metres

d. Hepsi

Bosna’da sorun epey zamandır var.

“Petrol ambargosu uygulayalım, bellerini kırarız…” Hangi dışişleri bakanımız dedi?
a. Fatin Rüştü Zorlu
b. İhsan Sabri Çağlayangil
o. Mümtaz Soysal
d. Hikmet Çetin

Türkiye’nin siyasileri zaman zaman

iyi konuşur, durmuş saat gibi günde
iki defa doğru zamanı gösterirler. “Çekiç
Güç’ü sınır dışı edelim, SomaIi’den askerimizi çekelim, Avrupa bankalarındaki mevdûatımızı geri alalım, günlerini görürler…”
Kim dedi?
a. Murat Karayalçın
b. Tansu Çiller
c. Vehbi Dinçerler
d. Necmettin Erbakan

Vizyon sahibi, dünyaya bunca (“oI
dukça”) açılmış Türkiye’nin cumhurmbaşkanı, B0sna’ya, soydaşlarımızın
yanına niye gidemedi?
a. Uçak bulamadı
b. Uçağa pilot bulamadı
c. Kuleden kalkış izni alamadı
d. Hepsi

PROTEST MUZİGI…

İster arabesk deyin, ister caz,
müziğin kökünde “protesto” yatar. Arabesk, gariban Anadolu
insanının feryât-fîgânıdır. Caz,
beyaz adamın plantasyonlarında pamuk toplamaya mahkûm
zenci kölelerin canhıraş haykınşıdır.

Devlet devlete itiraz eder mi?

O biraz zor işte…

Ama, Türkiye’de olabiliyor. Ola
bilir değil, oluyor.

t ‘A’ i’
Türkiye’de siyasal eleştirinin
müziğini yapan Grup Vita
. duman olan verdıa… , _

`OLİS reısiuziup:

min’in son kasetindeki en tuttuğum parçasını, polis telsizlerinde

dinledim.
‘Yoohhh mi? Yoooğğoohhoh mi?”

Müzik kalipsoydu. Yani, şeker pancarı ırgatlarının inlemesi, Küba kökenli… Diksiyon bozuktu, Fırat-Dicle hattının doğusundan

gelme…

Telsiz kanallarından birinden cevap geldi.

“Ellere vır da bize yohh mi?”

Polisler Grup Vitamin’e takılmışlardı.

Korolaşıldı. “Bize de, bize de, bize de… Ellere vır da bize yooo
ohhhhhhh ıni?”

*t*

Müziği çok sevdiğimi o zaman anladım. Birilerini protesto etmek
istiyorsanız, müzik yapın, şarkı söyleyin…

Daha etkili oluyor. Oluyor, çünkü, müzik evrenseldir.

“Polislere, üniversite hocalanna, sözleşmeli personele zam vermeyeceğizl” diyen angutlar, kendi ağızlarından çıkarılan kendi kulaltları duymasa bile, başkaları söyleyince duyarlar.

BİR isim BİR İŞLEM

(Haftalık İsviçre Anagramlarınız)

TURGUT ÖZAL
DUYSAYDI MEZARINDA
TERS DONERDI
(Hepsi Joker)

EFE ÖZAL ğöı LÂFZEDE!
(“0D” Joker)

SEMRAÖZAL A! MASÖZLER!
( “ll” Joker)

İSVİÇRE BANKASI ABİ, KAÇIR SEVİN!

PAPATYA ırvoı TADİLAT YAP, YE!
( “T” Joker)

MALVARLIĞl VALLAA AĞIRIM
i “AA ” Joker)

AHMETÖZAL AAH! ÖLMEZ!
SEMRAEDES A! MERSEDES!

MESUTYILMAZENGİNCİVAN _
YES, AVUKATIM ZENGİN, CIN!
( “K ” Joker)

‘ zaruri: GÜNGÖRÖZAL
AY, ooııousuz LOP ZENNE
(“US” Joker)

FIKRA

asp, darp, ruhsatsız silah taG şımak, dağa çıkmak, eşkiya
ya yataklık etmek gibi suçlardan yargılanan Reşo’nun avukatı
savunmasına başladı.
“Müvekkilim iyi bir insandır, can insandır, dosttur, hoşgörülüdür. Eşini
sevip sayar, çocuklarına gözü gibi bakar. Kazandığı her kurusu eve getirir,
eşine verir. Kendisi yemez, çocuklarına yedirir. Yatalak annesine, alkolik
babasına para gönderir. Boğazından
keser, akrabalarını besler. Yalnız cumaları değil, haftanın her günü camidedir. Bütün cami yaptırma derneklerine bağış yapar. T.C.’ye gönülden
bağlıdır, beraatini istiyorum…”
DGM savcısı itiraz edecek gibi oldu,
aına, Reşo fırladı, avukatını reddetti.
“İstemiyrem benu savunmasıni… Parasıni ben veriyrem, başkasıni koriyr…”

H3TEIPO