ocuktan al haberi! SHP Tatlı-Sertleşecek!

uurırıarı olan yer-de…

COGUKTAN AI. HABERİ!
SHP TATLFSERTLESEGEK!

ülsüıı Bilgehan doğduğunda. dede
paşası meclis çoğunluğunun küfür
. yıağıııuıııııda. babası hapisteydi.
Üıı* Suya “bu” bile diyeınediği için.
“protest ınüziği” _vapmııkla _vetindi Doğarken ağladı ciyakladı.

Dedepaşası “kurucu üye” olduğu
CHP’den 49 yıl. 1 ay, 24 gün sonra istifa
ederken. Gülsün ilkgençti. Dedepaşasıııııı
istifa nıektubunu. Pembe Köşk giıişiııde,
gazetecilere 0 okudu.

“CHP Genel Baş- › – ~ -v
kanlığıııa, ı

12 Mart şartlarının nazik mahiyetini
ciddiyetle muhafaza
ettiği bir zamanda,
parti politikasının
memleket için sakıncalı gördüğüm şekil
ve istikamette değiştirilmesi sebebiyle
CHP’den ayıılmış olduğumu bilgilerinize

sayıgılarınıla suna
rını. Ismet Inönü. 5

Kasım 1972…”
Dayısının parti

kuruculuğu “12 Eylül
Cuntası” tabir edilen
beş adam tarafından
veto edilince, bilmiyorum, belki evlenmişti, “Toker” olan
soyadı “Bilgehan” olmuştu,_belki eski medenî hali devam ediyordu. Ama, iyi okul (ve aile› terbiyesi almış, siyasi bilinci yerinde. genç bir hanınıdı.

Dayısının cuntacılar tarafından veto
edildiğini duyunca sinirlendi: “Benim dedeme bir sürü sıfat verdiler. Milli şef. başbakan, cumhurbaşkanı. Lozan kahramanı, paşam dediler. Onun tek sıfatı lıoşuııa
giderdi. Kurtuluş savaşımızın askeri, neferi… Dayımı veto edenler, dedepaşaııı savaşırken neredeydi? Generaliıı sicilini erler, erbaşlar vermez.”

Beslemek yerine yargılamadıııı asmak
eğiliminde olan cuntacıların kulağına
ulaştı bu laflar… Gülsünü derdest edip
götüreceklerdi, paçaları 0 kadıırına sıkmadı.

görüşmede.

p o o

Aradan on yıl daha geçti. Ihtiyat zabitlikten gelme biri, Islâm büyüklerini irşad
ettikten sonra memlekete dönerken “tarih
yorumu” yaptı.

“Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarında,

TEMPOllé

İkinci Dünya Savaşı yıllarında, churchill ve İsmet
Inönü, Yenice’deki “Beyaz Tren”in salonundaki gizli

yalnızca Türkiye’nin değil. dünyanın da
ıııeseleleriııe ilgi gösterirdi. .Mğzıııistıııılıı
uğraştı. HatayıÄTürkiyeye katan aktifpolitikalar izledi: İnönü’nün başkanlığı sırasında bürokratik çizgiye girildi. Yapılacak
çok şey vardı. korkudan _vapılanıadı…”
, e c c

Özal’ın lnönüyü korkaklıkla suçlaııızısı. zoııına gitti aile nıeclisiııiıı… Türkiye’yi
ikinci savaşın dışında tutan, Clıurclıilliıı
Isnıet Inönüyle yaptığı taıihi”‘Adaııa tren

!

Yıl 1972, 5 Kasım: Gülsün Toker, Pembe Köşk’ün girişinde
“dedepaşası” İsmet İnönü’nün
CHP’den istifa mektubunu gazetecilere okuyor.

toplantısfnın (30 Ocak _1993)
ellinci yıldönümünde, “Inönü
Vakfı” adına Ozden Toker konusacaktı.

Aile* meclisi toplandı, oybirliğiyle Gülsünün konuşmasına karar verdi.

Ailenin siyasi sözcüsü Gülsüırdiir.

Bütün nıesajları o verir.
Otuz beş yıldır…

Yine o verdi.

C O O

“Beni üçüncü kuşağın sesi olarak dinleınenizi istiyorum…” dedi Gülsün… Devam etti: “Dedepaşam beni ve kardeşlerimi çok sever, arkadaşça ilgi gösterirdi. Bizi Atatürk`ün ve onun eseri olan üçüncü
kuşağı temsil ettiğimiz için severdi. Kendi

çocuklarının lııiyüıııe yıllıııı, nıücadele _vıllarıııa gelmişti. Oysa. torunlarına dıılıa
rahat bııkıyıırdıı. Olğunluğa erişmiş. lıuzura kavuşmuş bir insaııııı gönül ralızıtlığı
içindeydi…”

Konuşmasınııı o noktasında duraladı
Gülsün… Otuz _vıl öncesini lıatırl-ar gibiydi.

Yutkundu Gülsün… Devaııı etti: “Bize
olan toruıı sevgisinin içinde. yarattığı. yücelttiği bir kuşaktan duyduğu gururun
payı büyüktü. Bana
baktığında parlak
gözlerindeki ışığın
anlamını yeni yeni
anlıyorum. Çünkü.
ben de kendi çocuklaıınıa aynı gözlerle bakıyoruın. Onlar benim eseıinı!”

e e e

Gülsünün konuşması devam ediyor.

“Ben eski türkçeyi
sadece anneannemin
arada kaçaınak yapıp
yemek tarifi defterine
karaladığı bir kaç satırda görmüştüm…
Çarşaf-peçe nedir bilmiyordum. Yüzüm
batıya dönüktü, bağımsız olnıuş bir
memlekette dünyaya
gözlerimi açmıştım…
Eskiyle hiç bir bağım.
bağlantım yoktu. Atatürk’ün, Inönünür
eseriydim. Dedeler
mizin altın tepsid›
kadife yastıkta sur.dukları bütün niınetlerdeıı .yararlanan bir
üçüncü kuşağını
ben…”

Q C’ 0

“Torun Inönü” lıın
landı.

“Son yıllarda r.’
oldu, bizim kuşağı
politik’ olarak Iıiltiı”
meye başladılar. Sessizdik biz… :Mücadeleyı’, kavgayı. kazanmayı bilmezdik. Veıirlerdi. alırdık. Haklarınıızı aramak için bni
kaldırmanııştık. Dedelerimizin bahşettikltırini kullanıyorduk. Bütün amacımız birdjğ
daha iyi yaşamak. rahat yaşamaktı. SİIWÜİ
yeni uyanıyoııız. çocuklarımız için, dörde.
cü kuşak için uyanmamız gerekiyor…”

Şinıdi “mesaj” geliyor, dikkat!

“DeınokrasL hürriyet maskesi altında
küçük çocuklarınıızın çağ dışı, karanlık düşünceli bir ortaçağ ortamına sürüklennıek
istediklerini görüyoruz… Bizi küçümsemeyin. sustuk. susuyoruz diye, pasifliğinıiz sizi aldatmasınl Kadeıinıize razı olmayız. bazılaıınıız gibi zor günler geldiğinde yıırt dışına kaçmayız! Çünkü. 0 dedelerin torunlarıyız biz…”

o o o

Sırada “ikinci mesaj” var.

“Politik uçlar yeni bir akım başlattılar.
Lozan neymiş? Büyük başarısızlık… Ikinci
Dünya Savaşı neymiş? Satılmışız… Bir basıp üç alnıak duııırken, korkaklığımızdan
kaybetmişiz… Devlet yönetmek, şirket yönetmeye benzemez…”

Sıra geliyor üçüncü mesaja…

“Atatürk tabudur, dedepaşam hiç
olmadı. Meselâ, dedepaşamla Gazi, Lozan görüşmeleri devam ederken, her gece şifreli haberleşirlerdi. Ikinci delege
Rıza Nur’du, kendine
bilgi verilmeden haberleşilmesine sinirlenirdi. Yok orman
çiftliğindeki bira fabrikasıydı, yok Çankaya sofrası kıskançlıklarıydı, bir düzine
dedikodu üretildi.
Hepsi boş lâf! Tabu
olan Mustafa Kemal`e ses çıkartmaya cesaretleri yetme
yenler, şimşekleri
`tabu olmayan’ arkadaşına çeviıiyorlar…”
İ C O

Dördüncü mesaj Özal’a… Uzunca bir
mesaj…

“Savaşın acısını uzun yıllar çeken biri
olarak, eski asker olarak, Türkiye’nin savaş
dışı kalmasının selâmet olacağına inanmıştı dedepaşam…” _

Yenice istasyonundaki trende Inönüyle
buluşup konuşan Churchill de aynı görüşteydi. On iki ciltlik hatıralarında yazmıştı.

“Almanya’ya karşı, bizim yanımızda niye savaşa giıınediklerini sordum Inönüye…
O da sorularıma iki soruyla cevap verdi.
Savaş sonrası yeni dünya düzeni ne olacak.
orada yerimiz ne olacak? SSCB nasıl kontrol edilecek? Türkiye’nin başkanı haklı…
Bu sorulara cevap veıilmezse, Türkiye savaşa girrnez, giremez… Aptallık olur…”

Gülsünün mesajı gerisini getiriyor.

“Dedepaşamın politikası, Ikinci Dünya
Savaşı politikamız, bir koyup üç almaya

. sevdalananların, kumarbazlann, üçkâğıtçı
ların politikası değildir. İtidaldir, devlet

Gülsün Bilgehan: “Beni üçüncü kuşağın sesi
olarak dinlemenizi istiyorum…”

mmTHAN FİŞEK

adanılığıdır. Savaşa girseydik, bütün Avrupa şehirleri gibi Istanbul’da bombalanacaktı. yerle yeksân lolunacaktı. Dedepaşam
Soıçvetlere de güvenmezdi. Almanya yenilecekti, tamam. ama, yenilince Sovyetleriıı
nüfüz bölgesine girecektik… Henüz kurulmamış Birleşmiş Milletler dengeyi sağlayabilir miydi? Bizi koruyabilir miydi? BM’nin
hali ortada… Kendisini kurtarsa, işe yaradığını ispat etse, gam yememî”
o o o

Alkışlarla bitirdi konuşmasını Gülsün…

“Telefonla konuşup tâviz vereceğine,
yüz yüze gelip savaştı dedepaşam… Kurulacak yeni dünya düzeninde de, Türkiye’ye
yer buldu. Aynı dedepaşam, aynı sözlerin
benzerini yıllar sonra tekrarladı:- ?Dünya

yeniden kurulur, Türkiye’de orada yerini

bulur`. Buluruz,

ama, daha fazla yer

;bulmak umuduyla

olandan vazgeçme
ye, vazgeçmeyi göze

almaya kimsenin
hakkı yok…”
O O O

Bazıları briç bilir. Meselâ, “iki numara”…

Bazılarının kafası bastıya, pişpiriğe,
papazkaçtıya basar.
Meselâ, “sekiz numara”…

Bazıları devlet
adamıdır.

Bazıları tüccar…

Inönü ahvadının
üçüncü kuşağı olan
Gülsün Toker Bilgehan, Yenice tren istasyonunda konuş
tu. Uzun konuştu.

Aile adına konuştu. Çocukluğundan beri yaptığı gibi…

SHP .adına konuştu. Tekerrür etmiş
olan tarihlerde olduğu gibi, ailenin tavrını
koydu.

SHPnin 1993 çizgisi belli oldu.

Gülsün`ün nıesajındaki “adres” açıktır.

~ ç o o o

Dayısının gözlerini buğulandıran azıcık
“aristokratik” konuşmasını bitirirkerı şöyle
demişti: “At sırtında, eşek sırtında okula
gitmedim, Pembe Köşk’te büyüdüm. Attan,
eşekten düşmeyeniıı hâlden anlamadığım
bilirdim, ama, bazı şeyleri bilmek için ille
de eşekten, attan düşmek gerekmez… Dedepaşam sağ olsaydı, ‘Bizi ikinci savaşa niye sokmadın?’ diyenlere ne cevap verir bilir
miydiniz?”

Gülsün sussun, dedepaşasının ağzından
cevabı ben vereyim…

Rahmetli paşanın en sevdiği lâftı, çok
istisnai şartlarda kullanırdı:

“Haydi canım sen de!”

IIİRİSİMV( BİR .İŞLERİ

TURGUT ÖZAL (Anıerika gezisini Kaiagarün Yalova selasrna

çevirdiği için)
BlLL CLINTON (Coşkun Sabah’ın uduna saksalonuyla
katılmayı nihayet kabul ettiği için)
HILARY CLINTON (‘Tamam, Semraanımla beraber oluruz,
ama dinleyeceğimiz müziği ben seçerim!’ daiiği için)….._….-.0
SÜLEYMAN DEMİREL (BilI’in saksafon taklidi sesini
dinlemek için 48 saat telefon başında kaldığı için)

LEMAN SAM (Amerika’da ne işi olduğu henüz anlaşılamadığı
için) 0

BÜLENT ERSOY (Otomobil-otobüs üyanna elbise diklirmesine
rağmen Amerika’ya gidemediği

BÜLENT ECEVlT (Amerika’ya gilmemesine rağmen Uğur’un
cenazesine soğuk baktığı içini…

ETHEM DEMİR (Millet cenaze derdindeyken Tanju’nun
derdine düştüğü

BOçENTECEVFr (Yaptıldannı herkes Rahşan hanrrndan birdir::
için

HAYRİ KOMKÇIOĞLU (İstanbul’daki suikastçrları Necdet
kardeşiyle beraber Van’da yakaladığı için)

(Haftalık Anagram Analiziniz)

“BANA SAGCILAB ClNAYET IŞLIYOR
DEDlRTEMEZSINlZl”

ANl, AClL, YOZ, SAĞCI DARBELEHDE
TANKA YEIIŞİR MISİN?

(‘AK”J0ker)

CAVlT AĞLAR
ÇAYCI AVl.AR
(“Y’Joker)

MEHMET MOĞULTAY
TMOĞLUM. HAK YEMl

SAFA GİRAY
GlZLl FASARYA
( “ZİL ‘ Joker)

CENGİZ ALTlNKAYA
ZENGİN AYAKALTI

YILDIRIM AKBULUT
DAYI, TULUMA BAKILIH
(“AA’J0ker)

BÜLENT__ECEVİT
TV’DE CUCE ENTEL Ml?
(“MC”de Joker)

KONTRGERİLLA
KILL NEGRO ART
(ZENC/ SANA T/NA ÖL ÜM!)

MEHMET ALİ AĞCA
CAHlL MEMET AĞA

AYDIN MENDERES ‘
AMA, NEREDE ADAYSIN
(İAAA ‘Joker)

1177590

SEYFİ KTAY

(Adliye Nâzırı, CMUK Fatihi)

ı.-
Biliyorum, CMUK yüzünden kaç zamandır iş- `
leriniz başınızdan aşkındı, “adli tıp” meselesine el ~
atamadınız… Zamanı geldi. `

Belki biliyorsunuz, adalet mekanizmasının işleyişinde kilit rol oynar “adlî tıp”… Yaygın tarifle,
adliyenin tıbbî koludur. “Şüpheli” görülen ölüm- ._
lerde cesetler ona havale edilir, otopsi yapar, kesip
biçer, incelemelerde bulunur, delil toplar, değerlendirir. Verdiği rapor kesindir, mahkemeleri bağ- 7
lar.

Bu kadar “âlim-i mutlak” (her şeyi bilen), bu ‘
kadar “kâdir-i mutlak” (her şeyi yapabilir) bir kuruluşun en azından ciddî olması gerekir.

Teröristlerce kaçırılan Abbas G0lizade’nin eşi
Zehra adlî tıbba çağrılmış geçenlerde… Kocasının
cesedini teşhis etmesi istenmiş… Kadın cesede
bakmış, “Bu benim kocam değil!” demiş, “Peki öyleyse, polise haber veririz, aramaya devam ederler!” cevabını alınca evine dönmüş…

Ertesi gün tekrar çağrılmış… “Arkadaşlar hata
yaptılar, yanlış ceset gösterdiler size…” _ l

Hükümetin başı işi gırgıra alabilir. “Iki Iranlı’nın cesedi var, o hanıma yanlış ceset göstermişler, bulunan ceset tamamdır, kime aitse onundurl”
diyebilir. Hııyudur.

Adalet bakanı susamaz!

Yozlaşmaya vurulmayacak neşter, kurum öldürür.

i ‘ 50)” _ş

Karakolların şeffaflaşmasından, CMUKîm
Edirne’den Ardahanka kadar yürürlüğe girmesinden sonra, karakollar, derin araştırma laboratuvarları dingonun ahırına döndü. Gelen giriyor, giren çıkıyor.

Şırnak`a bağlı Yeşilyurt beldemize telsiz mevjı gitmiş… _

“Aman, gâvurların insan hakları heyeti 5.
yor, kendilerine gerekli kolaylığı gösterin!”

İlk yapılan iş, koğuşlardaki sakız cikletleri WP’
latmak olmuş… _

“Helesen babo! Cikletimizi niye aliyseııiz?” dlye dellenmiş kekolardan biri…

Memleketlisi uzatmalı cevap verıniş… _ _

“Cakcak çiğniysen lan! Gelenler yedinbmz
zannedeler!”

ı .k

Hakimiyet:: kayıtsız-şartsız sahip olan nıeclisiınizde nelerin olup bittiğini “tesi” etmiştim. Devamlı buşluk yapan buşun tele-fiiendinden
meb’us Buşo efendiye soru gelmiş meğerse…

“Benim buşla senin buşoluğun arasında iliski var mı?

“Yolıtir babe!” demiş…

SORU l. Necdet Calp kükredi: “Köprü sattırmam!” Tarihimize “Maliyeci Cavit” olarak
geçen Ittihatçı maliye nâzırımız, bir şeyler satmaya kalkıştı, idam edildi. Neyi?

a. Taksim Kışlası ve Talimhane Meydanı

b. Zincirlikuyu Mezarlığı

c. Kaşıkçı elması

d. Müştemilâtıyla beraber
harem dairesi «

SORU 2. Gümülcine
meb’usu Ismail bey, ma- -‘ t
liye nazırına kızdı: ‘
“Borçlanmak yüzünden
devleti batırdın!” Bir

başka meb’us, “Bu bor
cu yapanlara batıda ca
nî derler!” diye haykırdı. Borç kaç paraydı?

a. 65 trilyon lira dayak yedi. Kim?

b. 6 milyon lira a. İstanbullu Kozmidi
c. 50 bin akçe b. Pötürgeli Halil

d. 40 para c. Şımaklı Reşo

SORU 3. Kozmidi efendi vardı eski
mecliste… Saldırgandı, ağzı bozuktu, cırt-pırt
lâfa karışır, sataşırdı. Maliye bakanına dış
borçlanmalar yüzünden “cani” deyince, sözünü
geri alması istendi. Nasıl istendi?

a. Hatırım için lütfen sözün üzü gezi alın

b. Lâfinı geri al lan gâvıır!

c. Yedirmeyiz bu memleketi, sus lan!

d. Biraz ağır konuştunuz, tevil edin

SORU 4. Darbelerden sonra kurulan partiler “kozmopolit” olur. Hürriyet-İtilaf Fırkası
da öyleydi. Milliyetçi-muhafazakar kanadın
sözcüsü Ahmet Mahir’di. Solunki kimdi?

a. Jakoben efendi b. Solak Hamza

c. Dagavuıyan efendi d. Cem Sultan

SORU 5. Eskiden, sinirlenen milletvekilleri,
sıra kapaklanna vurmazlardı. Ne yaparlardı?

a. Çekmece çekip kapatırlardı

b. Kılıç şakırda tırlardı

c. Tabanca çekerlerdi

d. Avluya çıkıp at kişnetirlerdi

SORU 6. Eski meclislerdeki en ağır sataşma sözü hangisidir?
a. Hain

c. Puşt

b. Adi

d. Namussuz

mıscLis-i ıvııgırusnu_
rısırısııııunnısu IBABEVITIR!

a” *lıaığlî

üsteğardan sözleşmeli per
sonele kadar herkesin özlük
;haklarından TBMM mensuplarınıflîiıasiplendiren “Kıyalı
&Emeklilik Yasası”, Anayasa
Mahkemesinden ke
dndüs., ‘r . -f
Birisi “Dün dündür, bugün bugündür!” lâfınm niye ciddiye alınmadığını, devamlı tekıarladığmı sonnuş… Onun da cevabı hazır…
“Bugîmdcn yapılacaklan yarına enelerserı. aynı somya her Allah’ın
günü sonnaya devam edersin…”
Umûmi anu neşe-i muhabbet-i meclise devam ediyorum.
SORU 7. Padişahların, cumhurbeylerin
meclisi açmalan âdettir. Kimi az-öz konuşur,
kimi çene çalar. 1908 yılı Aralık ayında meclisi
asker üniformasıyla açan II. Abdülhamit, “Eh,

hahrlı olsun!” demekle yetindi. Sonra ne oldu? mk -şeküde’ o. kamil

.ğçıknıış, nın redeyse

a. Meb ‘us arabalarma konfeti atıldı
, b. 101 pare top atıldı
‘, › . c. Resmî daireler tatil edildi
d. Hepsi

SORU 8. Meşrûtiyet
meclisinde de “etnik
4 özerklik” vardı. “Resmî
‘. dil türkçedir, herkes
‘ onu konuşsun, yazsın!”
denilince, biri kalktı,
“Herkes bildiği dili ko= nuşsun, 0 dilde yazsın,
gazete çıkarsın!” dedi,

d. Kod adı “Bahtiyar”

SORU 9. Serfiçe meb’usu Buşo efendinin
(bir harf fazlasıyla isim benzerliği) ilginç bir lâ- ‘r T,
fı vardır: “Millî hakimiyet ‘Iîirkçe dili üzerine * . ÜYELERİ
bina edilemez!” Tokat meb’usu Ismail efendinin ona cevabı vardır. Ne?

a. Biz türkçe öğretelim diye uğraşıyoruz
monşer

b. Eytişimsel özdekçilikte bile dilde kasmagoni vardır

c. Ne diyon lan

d. Aman efendim, teveccühünüz

SORU 10. Eski meclisimizin en ünlü millet
.vekili Buşo’ydu. “Milli mesele” gündeme gelin
cle hırçınlaşır, kürsüye fırlardı. Dayak yediği
gün ne dedi?

a. Sizin gibi, müslüman mahallesinde salyangoz satmıyorum, hıristiyan mahallesinde
kandil simidi sa tı yorum

b. Osmanlı Bankası ne kadar Osmanlı ysa,
ben de o kadar Osmanlıyım

c. Dinime küfreden bari Müslüman olsa

d. Iki dinde sünnet var, seninki hangisi?

e. Hepsi

CEVAPLAR
l) a, 2) b, 3) a, 4)no,şv)na, 6) 7) d, S) a, 9) 10) e.