nsanın sağlığı bizde kaç yazar?

İnsanın sağlığı

Perşembe, 26 Aralık 1996

bizde kaç yazar?

İNAN AlaağaçH tas nıdığımda 1978 yılıydı. Millî atletti,

yülsek atlıyordu, o kuşağın .
bütün genç yetenekleri gibi,

‘ Ekrem Ozdamar’ın Sela’nikteki (1978) o inanılmaz
2.20’sinin gölgesinde kalnııştı.

‘ “Ne kadar yırtınırsak

yırtınalırn, o rekoru sit
tin sene kıramayız…”

diye teslim olup “atletiz- .

mi bırakanlar” kervanına katıld

Sinan…

Ama, sporu bırakmadı. Çivili pabuçlannı çıkarıp krampon giydi.

Sinan’ın bu kararını duyduğumda, “efsane isim” Can Baıtu’nun,
yıllar önce, en iyi olduğu basketbolla,

“eh” olduğu futbol arasında tercih

‘yapmaya zorlanıp ikincisini seçtiği

~ zamanki burukluğu hissettim içim
de… ~

Ayağına çabukları futbola, boyluboslusunu basketbol ve voleybola çeken banknotlann gücü bir kere daha
görülmüş, amatör sporculuk güme
gitmişti.

İzlemeye devam ettim Sinan’ı…
Yüksekçiliğin kendine kazandırdığı

v çeviklik ve çabuklukla Eskişehirspor’
.un kalesinde lıaıilıalar yaratacağına,
milli takıma çıkacağına zerre şüphem
yoktu. Zirveye yaklaştı, çok yaklaştı.
Ama, lisanslı sporcuların her yıl
geçmek zorunda oldukları tepeden
tırnağa muayeneden (full checkup) birkaç gün sonra, Eskişehirspor’un antrenmanında yığılıp kaldı, öldü.
Kalbinde doğuştan delik varmış…
Onca yıldır geçtiği doktor muayenelerinde gözden kaçan bir delik…

i’ ‘k i’

lnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

Türkiye’de elbette ucuz…

Eskişehirsporlu Sinan… Onca yıl,
delik kalple spor yapmış. ölmüş…
Fenerbahçeli Kayhan Kaynak, Galatasaraylı Dursun… Tıpıtıpına bir
“Sinan Olayı”… Fenerbahçeli Hüseyin… Lisans alması için gereken
onca muayeneye rağmen. öldürücü
kanserine kimse erken teşhis koyamamış… Galatasaraylı Raşit… Samsunspor maçında ayağı çatlamış, bir
buçuk yıl devamlı tedavi görmüş. sahaya sürülmüş, topallayarak kenara
çıkıp futbol hayatını noktalamış…
Galatasaraylı Tanju… “Sakat falan değil, hülyalı…” denmiş. bacağında on beş santimlik yarık çıkmış…
Şeytan Rıdvan… Kronik bronşit mi.
yoksa sessiz seyreden cinsten bir ve

rem mi? Her kafadan değişik teşhisler çıkmış… “sakatlığı öneınli değil…” denilip iğneyle sahaya sürülen

ınilyarlık bacaklara ne demeli? Gala- ı

tasaraylı Yusuf, Uğur, Küçük Savaş, Hasan…

Bir de Rüştü… Bacağı sakat…
Amerika’ya gidip ameliyat oldu.

“Gidemezsinm” dediler, “Millet senden hizmet bekliyor…” v

Adamın sağlık durumunu “hızlandırılmış ilkokul mezunları”
tartıştı.

Erziğin biriyle şen biri…

‘A’ ‘A’ ` i’

Son problem… Ankara büromuzdan Serdar Uluer yazıyor:
“Hentbolda Şok Olay! PTT
Telekomspor’un genç milli hentbolcusu Serdar Topuz, maç sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu
yaşamını yitirdi…”

O çocuk 1981 doğumlu… Yani,
15-16 yaşında… Haber devaın ediyor:

“PTT Telekomspor-Silahlı
Kuwetlergücü gençler ligi maçında fenalık geçiren Serdar Topuz, sağlık memurunun tüm
müdahalelerine rağmen, hastaneye kaldınlırken vefat etti.
Cumhuriyet lisesi öğrencisi olan
şanssız sporcunun naaşı, PTT
yöneticileri ve takım arkadaşları
tarafından, toprağa verilmek
üzere, doğum yeri olan Yozgat’ın Emirler Köyü’ne gönderildi…”

*k i’ ‘A’

Rahmetli Atatürk, Fransız doktor
Fissinger’e kızıp, “Beni Türk
doktorlanna emanet ediniz!” demişti.

10 gün sonra, rakıdan değil, leblebiden gitti. Yani, proteinsizlikten…

Heyet-i sıhhiye raporu (üç tabip)
olmadan spor yapması mümkün olmayan insanlann öldüğünü gördüğümüzde. ölen güzel insanların arkasından ağlamamak mümkün mü?

/