Noolmuş, noolmuuuuşşşş? Meğer “sansür” kalkmış (1)

5 nüftyurttafîlış temsilcilikle
72-01-1355

ündem

. ._ #iBT/lı

Noolmuş, nodlmuuuşşşş?
meğer “sansür” kalkmış (1

E hikmetse. hangi
Nakla hizmetse. her
t_ _ _yı_lın._2_4 Temmuz gü
rimizde; yavruvatan Kıbns’ta, Türkik Cumhuriyetlerde, Fırat-Dicle hattının doğusunda, Adriyatikten Çin
Seddi’ne “Basın Bayramı” kutlanır.

24 Temmuz niye bayramdır?

Gazetelerin. dergilerin
üzerinden “sansür” kalktığı için…

**uk

Gazeteciliğe ilk başladığım günlerde.
“meraklı tâze” olduğum için. “Sahi,
neyi kutluyoruz, sansür kalktı
mı?” diye sormuş, Yeni Günde Cihat
Baban’dan sert fırça yemiştim.

Yıl 1959`du.

Düşündüklerini yazmaktan mahkûm
olan 17 gazeteci. Ankara Merkez Cezaevinde yatıyordu.

t a: ar

Sansürün nasıl kalktığını merak etmeye koyuldum.

1î990.;;yılmda. Alpay Kabacalı’nın
yazdığı “Türkiye’de Basın Sansürü”
isimli kitabından öğrendim.

Yarın “Basın Bayramı” (ve Türkiye’de sansürürı kalkışının 87’nci yıldönümü), isterseniz beraber okuyalım nasıl
kalktığını. ..

t**

1876 anayasasının yürürlüğe tekrar
girdiği açıklandı.

İkinci aşamada sansür akla gelir. Hüseyin Cahid, Siyasal Anılar’ında.şunlan yazar: “O güne değin yürürlükte olan yöntem gereğince yazılar
dizilir, düzeltilir. provalar sütun halinde
sansüre gönderilirdi. Makalelerimizi gene sansüre gönderecek miydik? Bu olasılığı düşünür düşünmez hepimizin içinde bir başkaldırı atılımı kabardı: Artık
Anayasa vardı. basın sansüre bağımlı
olamazdı. Ama ya sansür memuru bir
adam yollayıp provalan isterse? Ya kendisi matbaalara gelip yazdıklarımızı görmeye kalkarsa?”

Daha sonra Ikdam’ın sahibi
Ahmet Cevdet (Oran) ile Sabah’ın sahibi Mihran Efendi, aralarında anlaşırlaıxxProvaları sansüre gönder

meyeceklerdir. Sansür memurları
gelirse, içeri alınmayacaktır. Bu
durumda, “gelmeleri beklenebilir ufak
tefek polis kuvvetlerini hiçe sayacak bir
güç” de gereklidir. Çözümyolunu
Abdullah Zühtü bulur: Iki gazetenin
dizgicilerine (mürettiplerine) Sirkeci
istasyonu karşısındaki birahanede
(Ahmet Emin Yalmana göre Gar Lokantasrnda) yemekli bir ziyafet çekilir. Bu toplantıya katılanların hepsi de gelecek sansürcülere karşı
çıkmayı öngörürler.

lki gazetenin sahipleri, birbirlerinin “aynı suçu işlediğine güven duymak” ve başlarına gelebilecek “bela”yı paylaşmak için de bir çözüm
yolu bulmuşlardır: Gazeteler baskıya girince, basılmış sayılardan

birer tanesini değiş tokuş edecek- p

lerdir.

Ahmet Emin Yalman ise şunları
yazar:

“Sansür memurlarına yeni bir
emir vermek herhalde kimsenin
aklından geçmemişti. Her zamanki
azametli tavırlarıyla değil. süklüm
püklüm geldiler. Kendilerine dedik
ki:

– Gazete okumuyor musunuz? 1293
(1876) Anayasası yürürlüğe girmiştir.
Gazeteler hürdür. sansür yasaktır. gazeteleri sansür etmeye kalkışmak ağır bir
suçtur. /

Hiç de ısrar etmediler, sessizce
savuştular gittiler.”

i***

Sansür iki gazetenin aniaşmasıyla
kalktı Türkiye’den…

Yarın basın bayramı…

Salı günü, “Geçmiş Bayramınız
Kutlu Olsun!” diye, yazacağım. Sabır
ve tahammülün’ n` h `