Ne olduğunu anlayabiliyor musunuz ?

ı “İl”
BıiKURTHQN rışısıt’

J 14 Mayıs 199_4
CUMARTESI

ürkiye’de neleTrin olup bittiğini
anlamaktan, anlamaya çalışmaktan
vazgeçtim. Bilen var- k
sa anlatsın, ben de
öğreneyim…
Başbakanlık müsteşarlığına birkaç zamandır vekâlet eden
(kıdemi yetmediği _ `
için) Osman Unsal 55.
sonunda istifa etti. `
Duyumiar doğruysa, başbakana
gitmiş, büyük özveride bulunmuş…
“Aslında, bunların bo hedefi sizsiniz, ama, benim adımı Ilanıyorlar,
sizi yıpratmaya çalı ıyorlar. lzninizle,
izzet ve ikballe hükümet kapısından
çekıleyim…”
Olayın gazete başlıklarındaki yorumuna bakalım şimdi de… ~
__ “Çiller’in ‘beynimin yarısı’ dediği
Unsal itti…”
_ “Çi er sağ kolunu kaybetti…”
Tıp dilinde, “parça parça budama”
(ampütasyon) derler buna… v g
Gazetelerde bir haber daha vardı.
“ÇiIler’e muhalif olan DYP’Iiler
110’a ulaştı…”
Baba’nın tılsımlı 226’sı hızla yaklaşıyor. Tek sebebi de, ekonomik göster
gelerin kötüden berbata, berbattan be
Ne oluğunu anvalıilivorêmusunuz?

i tere gitmesi… ı’

“ Ana kalkıyor, kocasının yatını savunuyor,

fiye etti,” Ankara’ya
geldi, sıkıntıdan tlıyor, hafif deniz avası almasını çok görmeyin…”

DYP genel başkan
yardımcısı İbrahim
` Dedelek de “mal bulmuş ibi” atlıyor lâfın üstüne…

” zer bey çok yetenekli, bilgili, tecrübeli bir bankacı, maliyeci ve ekonomisttir. Bankacılara o telefon etmesin
de kim etsin?”

Grup toplantısında bir Allah’ın kulu
da çıkıp sormuyor.

“Hangi banka müdürü, hangi iktisat
profesörünün telefonuna çıkıp iki saat
dinler, sonra da dediğini yapar?”

*t*

Konuları saptırmakta, talı^ yollara
trafik vermekte üstümüze yok… Bildiğim_,_ anlayabildiğim tek şey o…

Uç yıllık koalisyon ortaklığı boyunca tek misyonları, memurlara “grevsiz
sendika hakkı” vermekse, kendi aralarında cavcav edeceklerine, otursunlar,
efendi efendi “Biz nerede anıldık?”
sorusunu sorsunlar. Altı ok arının dibiyle kulaklarının arkası kaldı.

“Özer işlerini tas- ‘

isnkma PAkETı aııveewos
LJEAMIN KIYMET!’
‘ ÂMLßölLDl-n.

“Besim da ml
vanamavacağız?”

osyal demokratların mevcut
durumu tam olarak
anladıklarını sanmıyorum. Espri

‘ peşindeler, fıkra yakıştırmaları

yapıyorlar.

Osmanlı paşalarından birinin
oğlu, Paris’te resim tahsili gördükten
sonra memlekete dönmüş, çıplak iki
manken bulmuş, köşkte sanatını icra
ediyor. Mahallenin gönüllü ve resrrf
bekçileri evi basmışlar, paşazade
del lenmiş… “Ressamım ben…”

. Herkes köskös gitmiş…
Mahallenin başbıçkını “bu
ressamlık iyi numara!” demiş, evde
âlem yapmaya koyulmuş, ev `
mahalleli tarafından basılmış, bizim
bıçkın bağırmış…

“Bir resim de mi
yapamayacağı?”

Banka müdürlerini arama,
yatlara birime…

7 Ne anladım bu işten?

Eski fıkrayı SHP üst

yönetiminden tekrar dinledim.

lBRAHlM DEDELEK

O ne güzel, ne anlamlı, ne derin Iâf öyle?

“Özer bey çok değerli, bilgili,
tecrübeli bir ekonomisttir. Devlet
bankalarının genel müdürlerini
telefonla arayıp batmakta olan
bankalardan paralarını çekmemelerini tavsiye etmesi çok normaldir…”

Hemen TBMM albümüne
baktım. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu mezunuymuşsun…

Sonra, gazetelerdeki bir başka
haber gözüme ilişti.

“Çiller’in DYP’deki muhaliHerinin sayısı 110’a ulaştı…”

Ekonomisti, mimarı, askeri iktisattan bu kadar anlıyorsa, gün
mühendislerin günüdür artık…
Sil-baştan, aynı yere döndük…

“Biraz
mütevazi
olabilsem,
kusursuz
olurdum…” (Ted Turner, 1984)