Müslüman memleketinde salyangoz

ı HAZİRAN 1993 SALI

.A «~ n_ o y, . , t&

“Az hata
yapmak istiyorsan
az konuş… Hiç
hata yapmak
istemiyorsan iş .
yapma, oturduğun
; yerde 0tur…_”.

(C. Northcote

`1ıHvcı AG>T

Parkinson, 1957)

ıııüsııııııiu

IVIEMLEKEIİNDE
SALYANGOZ

AHMETLİ Lenin vaktiyle söyR lemişti: “Ticarette komünizm

olmaz…” Kıymetini bilmediler. Komünizm komünizmdir, ticaret ticarettir. Arz-talep kanunudur,
nerede talep varsa, arz oraya olur.
Müslüman mahallesinde salyangoz, Hıristiyan mahallesinde kandil simidi, çingene mahallesinde
musandra bile pazalarsın… Yeter

v -ki, “talep” olsun:..

‘Aslında çağ atladı Türkiye… Lenin’in tavsiyeleri doğrultusunda,
Müslüman memlekete (Somali)
salyangoz satmaya başladı. Bursahha’mızın haberine göre “Nisan
ve mayıs aylarında ıslak’, yağlı topraklarda ortaya çıktıktan sonra,

Mustafakemalpaşa, Karacabey,
Yenişehir, Kestel ve Akçalar’da sudan ucuza (kilosu 3 bin lira) toplanan salyangozlar, re-eksport yoluyla, Amerika üzerinden, Somali’ye gönderildi…”

Lâf aramızda, Amerikalılların
bu işten kaç para tokatladıklarını

bilmiyorum, ama, okul çocukları .

yolda giderken plastik torbalara,
kese kağıtlarına salyangoz doldurarak harçlıklarını çıkarıyorlarmış…

Toplayanın keyfi yerinde, yiyenler (ve yiyecekler) düşünsün…

Kurthan FİŞEK

PASAPOBTLABA DİKKAT…

URKİYE’ye peşpeşe gelen Hollanda ve AlTmanya başbakanları, rakımızı, şiş kebabımızı ve misafirperverliğimizi çok sevmiş
olacaklar ki, hemen talimat verdiler: “Vizızyi,
pasaport kontrollarını gevşetin…”
Buna en çok sevinen, Hollanda’da çalışan,
14 yıllık evli, 2 çocuklu işçimiz Zafer Gökçe
olmuştur herhalde… Resmî nikahlı karısının
pasaportunu alıp Türkiye’ye giriş yapmış, aynı
pasaportla imam nikahlı karısını yurt dışına çıkarmaya çalışırken yakalanmıştı.

n..?

İLKCAN

BALKAR
Bak kızım, biliyorum 4 yaş ı n d a s ı n ,
herkes gibi
sende de _
problemler, sıkıntılar var. Ilgi göresin, sevgi göresin istiyorsun, ama, annen de çalışıyor, baban da
çalışıyor. Sırf kursağınıza iki lokma ekmek girsin
diye… Annen işten eve yorgun-ergin gelmiş, azıcık kestirmek için uzanmış… “Anneeeee! Gel
oynayalım!” demişsin… Kadıncağız dalıp gitmiş
o sırada… Cevap vermeyince kızıp örgü şişini
kulağına sokmuşsun… Sen büyüyüp “çalışan anne” olduğunda, ben hayatta olur muyum, sen
yaptığını hatırlar mısın, bilmem, ama, “sıfırcı
hoca” amcandan sana tavsiye, ileride beni hatırlarsın, çabuk sinirlenme… Tepki gösterme, fevn^
davranma… Tez kalkan tez pişman olur.

!TVS 866L NVHlZVH L

Ağackakanlar,
Dinozorlar ve
“vurdumıluvmazlık”

. üzerine…

AYATIMDA ilk defa “bayram yazısı” yazıH yorum… Çok ‘zormuşm Atalarımızın dediği

gibi, bayram zamanı,_barışma zamanıymış._.. Kötü gözle bakılmaz, kem söz edilmezmiş… Tatlı yenir, tatlı konuşulurmuş…

Herkesin babadan işâret (el-kol, kaş-göz,
ağız-burun vs.) beklediği şu sıralarda, gel de, tatlı
yaz, tatlı konuş… ,

Neyse, zorladım kendimi, çıkar yolu buldum.
Ağzı olup dili olmayan hayvanlar âleminden iki
güzide mahlûkumuzu size tanıtmaya karar verdim.

Nasıl olsa, “cevap hakkı” kullanamazlar…
*i*

“Dinozor” tabir edilen, tam tercümesi “korkunç kertenkele” olan, “Archosauromorpho”
üst sınıfından gelen hayvanın, 180 milyon yıI yaşadıktan sonra, birdenbire, neslinin nasıl tükendiğini, niye tükendiğini biliyorum.

Vızyon sahıbı değildi, çağa ayak uyduramadı
tükenip gitti.

Peki, tükenmek için niye l milyon yıl oyalandı?

Hep onu merak ederdim, David Feldman’ın
“Ahiret Soruları” kitabından cevabını öğrendim…

“Ölmek, beynin vücûda verdiği bir emirdir.
Tepeden kuğrlııığğınun ucuna 26 metre uzunlu …czzmsızms.fşzîîß”

Bu anlatımın özel vetüzel kişilerle hiçbir ilgisi yoktur. TBMM’de temsil edilen partilerin yaş
ortalaması 58.8 olan lıderlerı alınmasın…

***k

Sevdiğim, daha yakından tanımak istediğim
hayvanlardan biri ağaçkakandır. Başını duvardan duvara, ağaçtan ağaca vurur, bıraktım migren tutmasını, beyninde zonklama bile olmaz…

Niyesini Feldman’dan öğrendim.

“Bir kere, taşkafa, kaskafa dedirtecek kadar
kalındır kafatası… İkincisi, gagasıyla kafatası arasında süngerimsi bir boşluk vardır. Yani, kafa,
gaga (ağız) ve beyin arasındaki o boşluk ‘suspansiyon etkisiıyapar. Birinde olan, öbüründe
hissedilmez… Uçüncüsü, gaganın ucu dar ve
sivri, burun delikleri altta ve eridedir. Vurdun
mu, vurdu mu, uçuşan kıymı ar içeri girmez,
acı ve rahatsızlık vermez…”

Kimse yine üstüne alınmasın…

Ama, sevdim bu bayram yazılarını…

Millet nostaljik takılırken “sembolik takılmak” hoş oluyor.

BİR isim BİR İŞLEM
(Bayramlık Anagramınız)

BAKANLAR ERKEN GENEL
KURULU SEÇIM

UUU! _ YERSEN,
KRALLARA BAK! ÇIMENE GEL!

(“A” Joker) (“Y” Joker)