Murat’ın da çiçekleri olsun!
I o 853561993 PazaEiî
ÜN sabah çok erken saatte kalk
tım, gazeteleri taradım. Murat
Demir’in ölüm ilânına raslamadım.
Yeni çekilmiş vesikalık fotoğrafını
gördüm Hüniyefte (Taşra baskıları hariç). Tertemiz yüzlü, güleç bir delikanlı.
Kendisini tanımam. Biraz olsun tanımak için, gazeteleri tekrar taradım. Yirmi dört yaşındaymış,
araba alım-satımıyla
uğraşırmış, evi Anka
Kurthan FIŞEK
Murat’ın da cicekleri olsun!
mek için 06.00 sıralarında Ankara’daki
evinden aynldı. Gerede’ye gelen Kahvefli, Ãenıiaaçıtşczk yolun girişinde barie e e rşı . Bunun üzerine,gîşeler yönüne Fiderek, E-80 yoluna
yaptı. Gışe re gelmeden_ tekrar _sola
“°”:.;’.“ar.ı:ı..î;r” *.ı°::”°……..9°°”,
ara n ı dprü g
ters istikametten oto olun GeredeÇay urt bölümüne
irdi. Yoğun sis ve
uzlanma olan oto
ra’nın Kayaş’ınday- olda yaldaşık 14 kimış, İstanbul’dan dü› llometre ters yönde
nüyormuş, kullandığı anlaşılan KahMercedes arabanın veci, Yelkenler
plaka numarası 06 kesiminde, karşı istiEZA 66’ymış… kametten en Mer
Hepsi o kadar… cedes otomo
Trafiğin aldığı ga- bille çarpıştı. Mercerip bir can daha… des’in şoförü hasta
Cenazesine gitmek, en azından
mezarına bir kınnızı
karanfil bırakmak isterdim. _ı
Olmadı. Olüm ilânına raslamadım,
raslayamadım gazetelerde… Siz bu satırları okurken gömülmüştür herhalde…
Gariban cenazesi beklemez, bekletilmez, hemen gömülür.
*t*
Başka? Başka daha ne biliyoruz Demir hakkında?
Gazete haberleri var.
“Kazâ dün saat 07.30 sıralarında
Yelkenler Köyü yakınlarında meydana
geldi. Adnan Kahveci, İstanbul’a git
ne e kaldırılırken
yo da öldü…”
Şoförün adı yok…
‘ Ayrıca, haber dili
alışkanlığımızı bağışlayın…
“Karşı istikamet”, Kahveci’ye göre
zıt istikâmettir.
Aslında “doğru isükamet”tir.
*kir*
Ben sayıca fazla olmayan dostlarımdan birini kaybettim.
Ama, tanımadığım Murat Denıir’in
mezarına da bir kırmızı karanfil
koymak isterdim.
Adnan’a gönderilen çelenklerden
birinden çaktınnadan koparacağım karanfillerden birini…
m›
l -xl “m,
DENIZ âAkfr-JDİ…”
QEEEDEM ğlkTl
DALGA iMDl-u
Etlik Iıir ‘
hata iste!
YEDİNCl cumhurbaşkanı Ahmet
Kenan Evren’i “Mumcu Cinayeti” konusundaki duyarsızlığı
yüzünden eleştirmiştim. Günahını almışım meğerse… Kendimi elektrikli
sandalyeye oturttum. Açıklamasının
tamamı ulaştı elime… O sandalyeden
hevesimi aldığım için, açıklamanın
tam metnini yayınlamakla yetiniyorum…
Sayın Kurthan Fişek
Hürriyet Gazetesi Köşe
Yazarlarından
“Fikirlerimiz ayrı olsa da, sağlığında kendisine saygı duyduğum ve
mertliğini, doîıeııluğunu, dürüstlüğünü, cesareğipi rhzaman takdir
ım ve er mm urbaşkan m
ığıemimâe, gerekse ayrıldıktakğıl sonra
zaman zaman kendi isteği ile makamımda kabul edip sohbet ettğizıdiz
ve şimdi aramızdan aynlarak iyete intikal etmiş bulunan U ur
Mumcu’nun vefatından sonra k erli
ailîesine ve Cumhuri et Gazetesi gene Ya n Yönetmenrne gonderd” i ‘m
başsa ığı telgraflanndan birer örneği
size göndenneınelde büyük hata işlemiş olduğumu şimdi anladım. Bundan böyle vefat edenlerin ailelerine
göndereceğim başsağlığı mesajlarının
irer örneğini de size gönderece-_
ğim… Böylece aleyhimde yazacağınız yazılardan bir kısmını önlemiş
olurum. Sevgilerimle…”
7.Cumhurbaşkanı
Kenan Evren
“Düşkün olan düşmekten korkmaz…”
(John Bunyan, 1671)
yok… Tamam, Adnan
yoktu? “Vardı, y
T.C.
Aslında, TCK’yı mı, yoksa sorumlu bayındırlık bakanı Onur Kumbaracıbaşryı mı buraya oturtmak gerektiği konusunda çok tereddüt
ettim. İstenen “S00 Günlük Vâde”nin dolmasına 56 gün kala, Adnan Kahveci’yi kaybettik.
Döşenen her kilometre yolun açılışı yapılıyor.
Yani, az zamanda çok iş yapıldığını göstermek için, 10 günde bir, kurdela
kesme merasimi var. Hükümet kendi açısından haklı… Peki, TCK’ya ne demeli? Yol açılış teşrifatıyla uğraşıyor herkes… Sinyalizasyonla ilgilenen
Kahveci yanlış istikamete girdi. Orada hiç mi işaret
n sis yüzünden görmedi!” demeyin… Kahveci hakkında her şey söylene iIir, ama, kör değildi, tavukkarası da yoktu.
Geriye ne
kalıyor?
DlRNE-hlwdan tütlü Karakaşün
E haberine göre, YDP genel başkanı Hasan Celal Güzel, mevcut
partilerin liderlerini tahlil etmiş…
.Halil Turgut Oz`aI, “cesur ve
atak”… Cesaretini ve ataklığını hem
iç, hem dış politikaya yansıtıyor. Süleyman Demirel “mücadeleye azimli,
ısrarlı, tahammül gücü ziyadesiyle
fazla”… Erdal İnönü, “centilmen, kibar, beyefendi”… Mesut Yılmaz’ın
mümeyyiz vasfı ” kkanlı”, Deniz
BaykaI’ınki “dinami ” olması… Necmettin Erbakan “çalışkan, inançlı,
inandığını savunmaya gayretli”… Alparslan Türkeş, “dış Türk’ler konu
sunda cesur, atılgan”, Bülent Ecevit ,
de “kibar, karizmatik ve dış politikada lı”…
Pe i, geriye, kendisine ne kalıyor?
“Dürüstüm, faziletliyim, inandıklarımı sonuna kadar savunurum!”
demiş Güzel, sonra eklemiş: “Ama, ‘
zaaflanm var. Duyguluyum, heyecanlıyım, ihanetler karşısında fazla üzülüyorum…”
Kim öldürüyor
Iıu ise-ileri?
ATIRLAYACAKSINIZ, 3 Mart
H 1992’de, Zongu|dak’taki grizu
patlamasında 263 kömür işçisi
canından olmuştu.
Yine hatırlayacaksınız, kömür
ocaklarına inen 100 işçiden 4’ü ölmeye, 27’si sakat kalmaya, hastalıktan
çalışamaz hâle gelmeye mahkûm…
Zonguldaklı N bir okuyucumdan
mektup aldım. Uçüncü iş mahkemesinde görülen dâvâda, ODTU’lü üç
maden mühendisliği fakültesi öğretim
Üyesinin “bilirkişi raporu” gelmiş… İşçilerin, işverenlerin kusuru okmuş,
her türlü tedbir alınmış, kaz kaçınılmazmış…
Son yirmi yılda kömür ocaklarında
ölenlerin sayısı, istiklâl Savaşı’nın en
büyük meydan muharebelerinde
ölenlerin sayısını geçti. Neredeyse Çanakkale Savaşı’nda ölenlerin sayısına
yetişecek…
Ayıp bir fıkranın uyarlaması olacak, ama, birileri bunları öldürüyor,
kim acaba? .
KARAYOLLARI