mrümüz gevezelikle nihayet bulacak!

› 45 Yıl” kitabının yaza

Ömrümüîgevezeliklel”
nihayet bulacak! ‘

ÜRKlYE’nin
tek ve en büyük
iktisatçısı Celal

Bayar’dı. Ben
demiyorum, 1937 yılında Atatürk demişti. Ayrıca, kendi kulaklarımla
duymadım, “Politikada

n, “büyük Türk büyüğü.” Yakup Kadri Karaosmanoğlwnun aktarıcısıyım… .
Onca yıldan sonra kitabı tekrar
› ‘ı

. okuyorum.

Kitabın 1968 yılı baskısının
132’nci sayfasına varıyorum. Harfi
harfine aynı…

“Türkiye’nin en büyük iktisatçısı Celal Bayafdır…”

‘k i’ *k Y

Celal Bayar “çekirdekten
yetişme” iktisatçıydı.

Atatürk cebindeki parayı bilmez_di.

Özel sektöre mi versem, devlete
mi emanet etsem?

Böyle dertleri yoktu.

Durumsaldı.

Ama, özel teşebbüsçüydü. Kerhen “devletçi” oldu.

lzmir İktisat Kongresi (1923) münasebetiyle yaptığı konuşmayı,
1937 yılında, İsmet Paşa’yı başbakanlıktan azlederken, üç aşağı,
beş yukarı, aynen tekrarladı.

“Kesin zaruret olmadıkça
piyasalara karışılrnaz. Bununla

beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. Sırası gelmişken,
Cumhuriyet’in tüccar anlayışını
da kısaca ifade edeyim. Tüccar, milletin emeği ve üretimi
kuwetlendirmek için, eline ve

zekâsına emniyet edilen ve bu ‘

emniyete “yakan göstermesi
gereken adamdır. Bu bakımdan, ihracatçılar hakkındaki
kanun, teşkilatlandırma hakkındaki hükümler, murakabe
hakkındaki kanun müspet neticelerini vermektedir.”

Peki, Atatürk niye devletçi oldu? CHP’nin altıokundan biri nasıl
‘“devletçilik” oldu? v

Memleketin geleceğinin emanet
ve itimat edildiği “teşebbüs-ü husûsiye” kof çıktı, devlet devreye
girdi. 1924-1928 döneminde Anadolu tarihinin en büyük kuraklığı yaşandı, “memleketin efendileri”

l,
u

(köylü taifesi) iniminim inlemeye
başladı. Derken, 1929 Büyük Buhran’ı patladı, Adam Smith’in piyasalan düzenleyen gizli eli bir yerlere
kaçtı.

Atatürk “devletçi” oldu.

Oyle oldu, çünkü, olması gerekiyordu. Sosyal patlamaları caydıracak tek düzenleme devletçilikti. i

i’ i’ i’

“Gerçek devletçi” İsmet lrıönü, başbakanlıktan azledilmesine
sinirlendi. Ağır konuştu.

“Bir iş ki, kimse yapmaz,
devlet yapar, bunu anlıyorum.
Bir iş ki, hususi bir teşebbüs
yapar, bunu da anlıyorum. Fakat, devletin nüfuzunu kullanarak şahıslar veya bankalar yapar, bunu anlamıyorum. Ben,
devletçilik denen şeyi ‘anlarım,
fakat dolapçılığı anlamam…”

i**

Tansu Çiller kötü ekonomisttir.
En azından, “Türkiye’nin tek ve

:en büyük iktisatçısı” Celal Ba
yar’dan kötüdür.

Çıkarttığı enflasyonu az-buçuk
düşürmüş olabilir, o onun problemidir. l

Benim derdim CHP`yle. . .`

Deûeiğüğı dohpçûığa çevirdim.

“Devletçilik” ilkesini reddeden ,

Demokrat Parti, devletin bütün

bütçesini ekonomiye pompala-. ~

dı, “en büyük devletçi” oldu.
“Devletçilik” ilkesinin kahraman
bekçisi CHP, üç-beş emeklisini
KlT’lerden nasiplendirmek için
“daha da bir kahramanca” savaşıyor.

Sonra, seçimleri. kaybedince,
“Yine ne yaptık abi?” diye ağlaşıyor.

Hep söylemişimdir. “En iyi ik- f
tisatçı, seçim kazanan politika
cıdır…”

acı