Mapusta bayram geçirdiniz mi?

h

:üf
ııiıı GÜNÜ ııiıııiıııssi
KURTHAN FIŞEK

22 Mayıs 1994

PAZAR

apusta ben bayram geçirdim.
MHem coşkusunu bilirim, hem
_ sıkıntısını…
Insan yakınlarını görmek, onları kucaklamak, öpmek, koklamak ister.
Ama kader kurbanıdır, ama siyasi,
ama sosyal kurban…
Ne derseniz deyin…
t**
Görüşme saatleri sınırlıdır. “Bayram
münasebetiyle” yarım saat, bir saat…
öbür zamanlarda, hafta içinde tek gün,

Msta Iıavram necirıliniz mi?

istedikleri tek şey vardı.

“Suçlu olabiliriz, cezamızı çekmek
istiyoruz, ama, vatanımızda, sevdiklerimizle beraber, onların yakınında olmak istiyoruz. Avrupa Konseyi Mahkûm mübadelesi Anlaşması çerçevesinde, cezamızın eri kalan kısmını
memleketimizde çe elim…”

Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdır.

Ama, hakları evrenseldir.

Tam bir yıl önce adalet bakanına iki

o da 10-15 daki- 50’” Sordun*
ka,” Yurt dışında
*t* _ mahkûmiyetiAnıkşanıı de_ ını &eken veyâ tutukmokrasi paketimiz vlâdaç Vatan aşmu
kl .
açıHagdbercisi ”Mahkûm
ııMuhte_ An
îem ikili” (Demirelnönü), öbür
“muhteşem ikili”ye
(Çiller-Karayalçın)
topu attılar, hırsız,
yankesici ve katillerden başka kimsenin yararlandığı yok…

“Yok” dedim, aklıma geldi, adalet
bakanı Oktay’dan da “tıs” yok… ISKl’nin musluğu mübarek…

Tam bir yıl önce, Avusturya’daki ı

mahkûm ve tutuklulardan mektup gelmişti.

_ Salzburg’dan 17, Garsten’den 12,
lnnsbruck’dan 6, Linz’den 9, Ried’clen
3, Suben ve Wels’ten 2 imzalı… Toplam 51 imzalı… i

laşması” hükümleri
niye çalıştırılmıyor?
“Şartlı tahliye” hükümlerini kim pas
geçiyor?
**f

Elli milyonluk
memlekette elli kişinin esamisi elbette
okunmaz… “Onlar da suç işlemeselerdi!” diyen devlet ricali çok olabilir.

Ama, hatırlatıyorum, Avrupa’nın tanıdığı, bizim esirgediğimiz temel bazı
haklardan söz ediyoruz.

Adaletimiz, hariciyemiz, insan haklarımız 0 sosyal demokratlara verildi.

Onlar da çıkara çıkara “caktırcukturciktir” paketlerini açtılar. Darısı başlarına, bayramları kutlu olsun…

Artık tatili hakkettiler!

çıklanan “demokrasi paketi”nin ar
kasından espriler, gırgırlar, mavralar

devam ediyor. “Nasıl paket ama?”
Değişen bir şeycikler yok…

_ lLO sözleşmesi onaylanacakmış… O
“lLO Sözleşmesi”, çalışanların haklarını
düzenler, kırk yıldır imzalanacak…
Cumbaba söyledi: “İcra paketi değil,
dilek ve temenni paketidir…”
Mesut Yılmaz üstüne alınmıyor, ama,
iğnelemelerine devam ediyor.
“Meclis tatile girmek üzere… Herkesi
P1’l’ memuru yaptılar. lMF’ye niyet mektuplarını ekonomi-hariciye bürokrasimiz
fötürürdü, mevcut hükümet, koalisyon miletvekilerini ‘postacı’ niyetine kullanıyor.
Seçmenlerine götürüyor o niyet mektuplarını… Kutsal P1’l”|erinin postacılarını özelleştirseler, niyetleri daha çabuk anlaşılır…”
Benden yorum yok…,

, J “Mâzeretin kötüsü
olmaz… En kötüsü

` bile idare eder…”

(Thomas Filler, 1650)

TUNCAY ARTUN
ep söylemişimdir. Türkiye’nin
ya talihi, ya talihsizliği, kapitalizmin, eski sıkı solcular tarafından teslim alınmış olmasıdır.

Sonunu bildikleri, gördükleri için,
gününü ve yarınını “bildikleri şekilde” yönlendireceklerdir. Elleri, kafaları mahkûm…

Söylediklerin yanlış değil… “Kur
ve faiz politikaları tîkse edilsin, döviz ve faiz hareketliliği dondurulsun,
bankalar sıkı kontrol altına alınsın…”

lktisattan anlamam, karışmam…
Muhtemelen doğrusun…

Ama, gülüyorum… Bozacının şahidi şıracı, genelevcininki meyhanecidir. Menkûl Kıymetler Borsası adına konuşurken, Israil ve Meksika yerine, Marx ve EngeIs’den de bahsedebilirdin…

Engels’in dediği (ve senin çok iyi
bildiğin) gibi, “Tarihin zembere i
ekonomidir. zemberek boşalma, sıyaset zivanadan çıkar…”