lümün iyisi, güzeli olmaz! (1)

üıümün iyisi, güzeli

mü”, tıp dilinde “ötanazi” ola
rak bilinen mesele hakkında
yazdıklarım tepki çekti. Çoğu olumlu
(doktorlardan), azı olumsuz (hastalardan_)_…

Onümde bir anket formu var.
Doktorlara dağıtılmış…

(1) Ali bey 56
yaşında, lise öğretmeni… Konuları teşhis, son
aşamada akciğer
kanseri… Ali eyin şuuru yerinde,
öleceğini biliyor.
Doktoru da biliyor. Ancak, Ali
beyin dayanılmaz
ağrıları var. Doktorundan, daha
fazla acı çekmeden, huzur içinde .
ölmesine yetecek dozda ilaç vermesini istiyor. Ali beyin doktoru olsanız
ne yaparsınız? _

(2) Bekir bey 60 yaşında, emekli
banka memuru… Konuları teşhis,
tüm bedene yayılmış, son aşamada
pankreas kanseri, bitkisel hayat… Şuuru yok… Yaşam desteği veren cihazlara bağlı olarak “yaşıy0r”… Ailesi
bir süre sonra masrafları karşılayamadıkları gerekçesiyle, hekimden hastaya öldürücü dozda mort`ın verilmesini istiyor. Bekir beyin doktoru olsanız
ne yaparsınız? ş

(3) Cemile hanım 28 yaşında, ev

HALK dilinde “merhamet ölü

Kurthan F SEK

olmaz! (1)

kadını… Konuları teşhis, tüm bedene
yatyılmış bir kanser… Hastane masra arını karşılayacak parası olmadığı
için, doktorundan, ömrünün son
günlerini çocuklarının yanında geçirmek istediğini söylüyor. Cemile hanımın iki aya kalmadan öleceğini bilen
doktoru olsanız,
taburcu eder misiniz?

(4) Aysun hanım 24 yaşında…
Konuları teşhis,
tratîk kazası
sonrası koma,
bitkisel yaşam…
Solunum cihazına bağlı olarak
“yaşıyor”, ama,
hastanedeki solunum cihazıusayısı
yetersiz… Olmeye mahkûm Aysun hanım sizin
hastanız olsa, o cihaza daha çok ihtiyaç duyan, makineye bağlanırsa ya
aması, kurtarılması mümkün olan
astalar uğruna, Aysun hanımın “şuurlu nzası” olmadan, cihazla irtibatını keser misiniz?
.

Lûgatlara bakarsanız, “iyi ve gü
zel ölüm”_ demektir ötanazi…

Ama, ölümün iyisi, güzeli yoktur.

Esas olan yaşamak, yaşayabilmek,
yaşatabilmektir.

Hele, “fall-i meçhul” cinayet sayısının günlük ortalamasının yaklaşık
“1” olduğu bir memlekette…

KAIZAKOLDA

AYNA VAR

ğ
. ~. V
s .
f’

Son telılil
son soru

ESKİ yılın son kanun teklifini

ANAP Bolu milletvekili Avni Akyol yaptı. Teklif yeni yılda kanunlaşırsa, S00 bin civarındaki eğitim-öğretim erbabı, “meslek odası” kurabilecek… Gerekçe duygusal, heyecanlı… “Teklifin yasalaşması halinde, ‘tim-öğretim mesleği daha sa n e
gelecek, meslekî problemler raat çözülebilecek, hükümetlere, milf
eğitim bakanlığına ve devlet planlama teşkilatına yardımcı olunacaktır…”
lşin ilginci, mill^ eğitim eski bakanı
Aky0|’un 43 maddelik bu teklifi,
ANAP grubunda ayakta (ve uzun) alkışlarla karşılanıp oybirliğiyle kabul
edilmiş… “Biz hükümetken bunu niye akıl etmedik?” diye de kimse
sormamış…

***k

Eski yılın son sorusunu, “başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandınl
mak üzere”, HEP Şırnak milletvekili
Orhan Doğan sordu. “Çift anahtar”
vaziyetleri…

“Seçim vaadlerinizde, Türkiye’de
yaşayan herkese, çekilişsiz ve lcurasız
olarak, biri ‘ev’, diğeri ‘otomobil’
için, 2 anahtar vemıeyi taahhüt etmîştiniz. Başbakan olarak siyasal iktidarda 417’nci gününüzü de tamamladiğınız halde, 0 2 anahtann akıbeti
konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Verme i vaadettiğiniz 2
anahtar hayal` ana tar mıydı? Eğer
d “ise, 417 günde verilmeyen anahta arın kalan 83 günde verilme ihtimali var mıdır? Anahtarlar gerçek ‘ev
ve otomobil’ anahtarlarıysa, halka
dağıtımı nasıl ve ne zaman yapılacaktır? Seçim sözlerinin erine getirilmeyişi haklı nedenlere dayanıyoısa, sizce haklı olan nedenleri 1993 yılında
halka mertçe ve dürüstçe anlatmayı
ve açıklamayı düşünüyor musunuz?”

Bir yıl daha böyle geçti işte…

Yılmaz’ın solcu
küstelıeği kim?

FSUT Yılmaz’ın ANAP’a el koy
duğu kongrenin sonrasında,

“Güzelim ANAP’I MHP’lileştîrdiler!” yorumları çok yapıldı. Ama
haklı,_ama haksız, söylendi, yazıldı,
çizildi. Derken, bütçenin tümü üstünde konuşurken, “sıkı sosyal demokrat” gibi göründühğızlmıazâ.. _ l

“Konuşma ıra ı ı ece Yımaz’ın yanım& kimler vaışdßg” sorusu
hâlâ sonıluyor Ankara kulislerinde…

Yaşar Okuyan yokmuş… “Vallaaa
ben yoktum, MHP kurultayıyla ilgileniyordum!” demiş…

Arkadaşlar fısıldadı. Cavit Kavak
vamıış… ilerleyen saatlerde de Bahattin Yücel katılmış… Eski sıkı solcularımızdandır ikisi de…

Jandarma zoruyla
menopoz tedavisi

RZURUM-hha büromuzdan SaEyıl Narmanlıoğlwnun haberine
göre, Atatürk Universitesi tıp fakültesinden Doç.Dr.Tuncay Küçüközen ilginç bir iddia atmış ortaya…
“Kanser korkusu yüzünden bizim
kadınlarımız hormon tedavisine yanaşmıyor. Oysa, Avru a ve Amerika’da, menopoza giren dınlara, erekirse iandam1a ve polis zoruyla
tedavi uygulanmaktadır. Ulkemizde
de gerekirse zorla verilmelidir…”
Böyle bir uygulamayı ne gördüm,
ne işittim… “Ufak at, güvercinlere
yem olsun!” diyeceğim, ama, dilim
varmıyor, belki doğrudur. Neyse, Türkiye’de böyle bir uygulama başlarsa,
seyreyleyin gümbürtüyü! Bir tarafta
hastane personelince itrne-kakma dışarıda tutulmaya çalışılan insancıklar,
öbür tarafta copla, dipçikle tedaviye
sokulmaya zorlanan menopozlular…
Yıldırım Akturıa’nın yeşil kartından
daha etkili olur herhalde…

verdiği
söz, suya
yazılmış

yazıya benzer…”
(Benedetto Croce, 1908)

nımda “ceberrut devlet”

ERDOĞAN AKDAG
Devlet kuruluşlarını özelleştirmeye ba ladılar.
t; Kimine göre “güzelleştirrne”, kimine göle ” eyîleştirme”… Sayende, YlBlTAŞ Holding’in dev etten
devraldığı Sıvas Çimento Fabrikası’nda “tiryakilere
“‘ ölüm” fermanı gelmiş… Yalnız işe girmek isteyenlere değil, çalışanlara da “ci ra içme yasağı” uygulanacakmış…_Benim zamakavramı vardı, özel sektörün keyfi liği zaten tartışıl
mazdı. Cigara içeni işten kov, içmeyenl al… Gül hakkın… Ama, anayasa
maddesi (10) var: “Herkes, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyas’ düşünce, felseî
inanç, mezhep ve sigara içme alışkanlıklan sebebiyle kanunlarönünde eşit
tir…” Unutma, anayasa suçlarını yalnız politlkacılar değil, herkes işler!