lmek İsteyen Herkeksin Kafasında Aynı Şey Vardır: Ölümsüzleşmek!

duman olan yerde… ç
üııııeıı İSTEYEN HERKESİN NArAsıNıiA l

AYNI sev VARDIR: ÖLÜMSİİZLESMEK!

azı yazmak hep kolay geldi barıa…
Küçük yaşta başladım.
Köşe yazarlığını geç keşfettim.
Elli yaşında… Yarım asırlık hayatım boyunca önüne gelene sövdiiğüm için, köşe yazısı yazmaya başladığımda da, aynı alışkanlığımı devam ettirdim.

Ama, yazı yazmanın zorlukları var.

Sevenin olur, küfredenin olur.

Sevmediğin olur, küfredersin… Sevdiğin olur, hıyarlıklarını görmezlikten gelirsın…

Rahmetli Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi, “Ben bu günlük, haftalık köşe yazılarını
icât edenin anasını, avradını …..

Yazmak istemediği, ama, yazmak zorımda olduğu günleri oluyor insanın…

e ı e

Hürriyette yazdım. Sivas’ta bok yoluna giden Behçet Sefa Aysan çok, ama,
çok eski arkadaşımdı.

Televizyonlar geç girdi
meseleye… Ilk haberlerde
duyduğumda, Sivas’ta
olup bitenler, basit bir
adliye vak’asıydı. Kiloyla bakkaldan,
manavdan alınmadıkları için adamdan sayılmayan
birkaç kişi ölmüş- ‘
tü. N .

Olenlerin isimleri gelmeye başladı.

Içtiğim gırtlağım- ~.
da, yediğim kursağımda kaldı.

Beş dostumu kaybettim
orada…

i. .’ i

1 Mayıs 1977 günüjlstanbulda Taksim
Meydanı’nda 17 arkadaşımı kaybetmiştim… Devletin başı Fahri Korutürk,
MCninbabası şimdiki cumbaba, onun emrindeki içişleri bakanı Sabahattin Ozbek,
devletin askerî güvenliğinden sorumlu zatı muhterem Ferit Melendi. Arkadaşlarımın, dostlarımın, cenazesindeydim… Büyükbaşların hiçbiri gelmedi. Takdir ederim, çünkü, timsah gözyaşları dökmeme
nezaketini gösterdiler.

Olüler toprağa verildikten sonra öğren
. dim nelerin olup bittiğini… Yarım milyona

yaklaşan insanlar beş koldan Taksim meydanına yaklaşmış… Niyetleri maraza çıkarmak değil, eğlenmek, oyalanmak, dostları ahşverişte görmek, işçi bayramını kutlamak, yürümekle aşınması mümkün 01mayan asfaltsız yolların tadını çıkarmak…

TEIPOIO4

Tek el silah patlamış, karşılıklı yaylım
ateşi başlamış…

Netice, 35′ ceset, 17 tanesi tanıdığım,
merhabalaştığım insanlar…

Dostlarım…

‘ o c e

Papaz Gapon diye biri vardı Çarlık
Rusyasfnda… “Küçük Baba” olarak bilinen, bellenen Çar II. Nik0la’ya uzunca bir
dilekçe döşendi. ‘ ‘

“Memurlarınıza inanmayın, akildânelerinize inanmayın, yarın gelip size dilekçe vgereceğiz, şefaatinizi isteyeceğiz…”

Gelmelerini, el-etek öpmelerini, Osmanlı tâbiriyle “biat etmelerini” emir buyurdu Çar hazretleri…

Ertesi sabah herkes papazın peşindeydi…

Askerî birlikler, saray muhafızları
da sotada…
Sırf saygı duymak, duyurmak isteyenlere saray merdivenlerinde konuşlanan (“mevzilenmek”
v karşılığı) askerler
‘ i. ateş açtı, 2 bin kişi
öldü.

Ateşi açtıran
Prens Sivyatopolk-Mirsky’di.

Kışkırtıcının,

, ajan-provokatö_ ‘ rün Papaz Gapon
j olduğu çıktığında
iş işten geçmiş,
ölen ölmüştü. Kalan
sağlar da on iki yıl
sonraki ihtilali yaptılar.
ı’ c i*
Müslüman mahallesinde
salyangoz, Hıristiyan mahallesinde
kandil simidi, çingene mahallesinde musandıra, Yahudi mahallesinde domuz satanlardan hep huylanrmşımdır.

Maraza çıktığı zaman, marazayı çıkaranlarla marazayı çıkaranlara göz yumanlara “şüpheli gözlerle” bakmışımdır.

Benimkisi “sosyal-siyasal şizofreni”…

lnanca da, inançsızlığa da saygılıyım…
Herkesin hesabı bir yerde görülür. Ama
bu dünyada, ama öbüründe…

Ama daha ama, kendisi ölümsüzleşmek için ölmeyi göze alıp dostlarımı (şimdiye kadar toplamları 22 oldu) öldürenlere
“Gapon” ve “Taksim Meydamndaki Isimsiz Kurşun” dememek için kendimi zor tutuyorum.

Sivas olaylarını yaratanın (veya yaratanların) benim lugatımda tek adı vardır.
Ajan provokatör…

SÜLEYMAN amina (Slvasiaki olaylan ‘levkalade hassasmıdugu içini n

TANsU çiLLaı (vaıiıii ve eınniye( karamamelerini bir
an önce ele almak zorunda kaldığı için) ………………………………. ..o

ÜMİT cANuYAn (uiiıii elden gidiyor deyip partisinden istila
ettikten sonra tornistarı ettiği için) ………………………………………. ..JJ

aim SERDAROĞLU (Sağlıkla en yakın ilgisi eşinin
doğumunda hastaneye gilınek Olduğu için) …………………………… ..o

TEVFİK DİKER (Niye istila edip niye döndüğü henüz
anlaşılaınadığı için) ……………………………………………………………… ..O

MEHMET GAÄOĞLU (“Biz Antalya olaylarının haberini
önceden alıp ledbiılerimizi almıştık’ dediği için). ………………….. ..ll

MEHMET GAZİOĞLU (Tedbirli ıiiiiiimeiin aldığı tedbirlerin ne
kadar tedbirli olduğu Sivas’ta görüldüğü içiıı) ……………………….. ..o

YILDIRIM AKTUNA (Sivas olayları konusunda söyleyecek
hiçbirşey bulanıadığı

YAUM EREZ (Herkese. her konuda ve çok konuşmaya

başlayarak şansını zoıladığı için) …………………………………………. ..n
MEHMET ÖDMN (Türkiye’de neıei olup diye telefon
etmeyi akıl edemediği için) …………………………………………………… ..O

NECMEITİN CE_VHER_İ
NE HERZE ETHN CICIM?
(‘I’Z” Joker)

NAHİT_ MENTEŞE
AH, MlTE NE TEŞNE! r `
(“E”Jaker)

MEHMET KQSTEPEN
, ET-ETME, KOHNE MSP

MEHMET GÖLHAN
ş TOHMEHJ HENGAME
PET/Halter)

 BEKİRSAMİ DAÇE
Ş MERSI, AÇ EKABIR
` (“R”Joker)

İSMET ATİLLA
LASTIKLI META
(‘K’ Joker)

ÇŞÜNEŞ
UF, NE GUMUŞ OGLAN!
(“AN”Jaker)

YILDIRIM AKTUNA
NE YAMUK DlRlLll
(“E’Joker)

AHMET SANAL
HAŞMETU LAHANA
(‘İLAH’Joker)

HASAN EKINÇİ
NAAH ESKICI!

‘l

‘ KURTHAN FİŞEK ş

NASIL YAPTILAB?
HAYBEI’ VALLAM

SHP’de bakanlık bekleyenlerden biri de Sa
“Halk baskı
altında eziliyor.
Açlık, sefalet ve

ç ç, süıvıEıriNisvANı

HEP kökenlidir, Diyarbakır milletvekilidir kendisi… Ankara büromuzdan Mehmet Korkmaz, listede olmadığını öğrendiğinde Sümerin yanındaydı. Yatıştırnıaya
çalıştı, ama, Sümerin öfkeli
kırgınlığını bastıramadı. Kabine konusunda ne yapılacağının görüşüldüğü grup toplantısım protesto etti, kuliste
oturdu Sümer…

Kabinenin güvenoyu almasına baş koyan Inönü tek
tek tespit etti isyancıları…
“Elebaşı” vaziyetindeki Sümer`i çağırdı yanına… Anlamlı konuştu: “Sıkıntını an- i’
lıyorum, bakan olmanı ben
de çok isterdim, ama, biliyorsun, eylülde kurultay var.
Yeniden yapılanma içinde
SHP’nin gelecek başkanını zorda bırakmak
istemedim…”

Azıcık yatıştı Sümer… Ama, SHP’li milletvekillerinin SHP’li bakanlardan çektiklerinin binde birini bile DYP`li bakanlardan çekmediklerini anlatmadan edemedi.
Lâfı kendi seçim bölgesine getirdi.

lur…”

Sümer’in mensûbu olacağı yeni hükümetin progranuna girer inşallah… Çıkmaz
eylül-kasınrun son çarşambasına…

işsizlik diz boyu,

insanlar ölüyor, köyler boşalıyor. Onların
dilinden anlayan birisi olarak, bakan yapılsaydım, sorunlarına çözüm bulurdum. Kısmet eylüle inşallah…”

İnönü dinlemeyi bilir. Sümer’in isyan bayrağını indiıir
gibi olduğunu görünce, konuyu olağanüstü hâlin uzatılmasına getirdi. “O bölgenin
milletvekili olarak sizden olağanüstü hâlin uzatılmasına
müsbet oy vermeniziisteyemem, ama, uzatmamız da lâzım… Ne yapmamızı tavsiye

Hemen anlattı. Aslında doğru da söyledi: “Bir ülkenin
yarısı bir türlü, öbür yarısı

başka türlü yönetilmez… Askerî kolluk
kuvvetlerini mülki idarenin, valinin, kaymakanun denetimine sokun, mesele hâllo
İzmir-hha’mızın haberini
okurken şaşırdım.

Izmir Ticaret Odası broşür
yayinlamış… ‘Pürkiyenin konsolide bütçesinin yüzde 37.3’ü memurlara maaş olarak ödendiği için batma _raddesine gelmiş ekonomi…

Işçilere tanınan sosyal haklar
yüzünden, sendika ve toplu sözleşme düzeni yüzünden battığı
söylenmişti ekonominin… 12 Eylül ,
geldi cihâne, ekonomi yine virâne… .
Ustelik, kötüden betere, beterden

edersin?” berbata gitti.
Iyi niyetli insandır Sü- Fatura şimdi memumer… Kolay dolduruşa gelir. ra çıkıyor arılaşılan…

Kimseye maaş verme,
ekonomi, bürokrasi, fabrika- “
lar kendiliğinden döner nassossa mantığı…

Anlayamadığım, o değil… Izmir ‘I`icaret
Odası’nın “kamu bürokrasisi ve personel sorunu” konusunu ufacık bir broşüre nasıl sığ
I
ı` Q.
,.

dırdığım bilmiyorum, anlaımyorum, kestire
MEHMET_AKİF _Piıiim_
OLAYI ıısnısıvısısızıııırını

Olimpiyat Şampiyonu Mehmet Akif Pirim’de
doping çıktı.

Çıkar. Dopiııgden hoşlanmadığını söyleyen yalancıdır. Dünya ve Avrupa düzeyinde spor yapan
herkes doping alır. Yasak olan yakalanmaktır.

Güreş Federasyonu Başkanı Sadettin Tantan
hemen devreye girdi: “Doping yaptığım hissetmiş

Doping Kurulu Başkanı ProfDr. Atilla Hıncal
konuştu: “Pirim’in dopingyapmış olabileceği konusunda Olimpiyat yetkilileıinı’ uyarmıştık…”

Türkiye’nin spor tarihinde kendi sporcusunu
suçlayan yöneticileri ilk
defa görüyorum…

. Sebep mi? Kendi iç
lîesaplaşmalarında kullandıkları “üst düzey
sporcu” nesli tükenmeye başladı. Kendi hakkını özgürce savunan
sporcu tipi türemeye

başladı. Mehmet

“ı şağın sporcusuş dur. Kendi kıçmın
derdine düşenlerin
satışına gelmesine
hiç şaşnuyorum…

sonku-~

miyorum… Aynı konuda 9 kitap yazdım,
SBF’de 17 sene dersini ahlattım. B_en bilmiyorum…

KIYAKGILIK NE OLA Kİ?

Kaçakçılan, hayali İhracatçıları
kurtaran (kısmen) karamameyi giderayak (ve ayak üstü) imzalayan
Erdal Inönü, gazetelerdeki “Tanju’ya
Kıyak Yapıldı” haberini görünce şaşırdı.

Ilk tepkisi “dizgi hatası” oldu.

Tanju’nun j’sinin “s” olması gerektiğini düşündü. Dizgi hatası olmadığı
anlatılınca, “Tanju kim?” diye sordu.
Futbolcu olduğunu öğrenince başını
iki kere aşağıya yukarıya, anlamlı
şekilde salladı.
~ ş Ama, merak ettiği bir başka mesele vardı. “Kıyakçılık ne?” diye sordu. Müşavirleri, yakınları kızardı,
bozardı.

Efendim, “kıyakçılık” en meşhur
galatlarınıızdan biridir.

“İyilik” zannedilir.

I-ıhh!

PLAYMEN dergimizin meşhur
ilk sayısında “kıyakçılık” tarifi vardı.

“Türk Dil Kuru_ınu sözlüğünde
her nedense “Benzerlerinden üstün
olan davranış” şeklinde tanımlanan
“kıyakçılık”, at neslini ıslah etmek
için kurulmuş devlet haralarında,
kadrolu, maaşlı, masalı, makam odalı, makam atlı bir görev unvanıdır.

“Yarışçı” olarak yetiştiıilmek üzere, daha 6 aylıkken ana-babalarının
yanından koparılan atlar (bu deyim
türün erkeği için kullamlır), “görerek
öğrenme” imkânına sahip olmadıkları
için, aygıra ilk gittiklerinde, kısraklara (türün dişisi) neyin nasıl yapılacağını bilmezler. Dahası, orgaıılan hem
büyük, hem hantal ve ağır olduğu
için, birleşme manevralanm kendi özçabalarıyla sürdüremezler.

Işte, görev unvanı “kıyakçı” olan
kişi, büyük bir tarihsel sorumluluk
üstlenerek, ellerini yıkadıktan sonra,
atın organını yönlendirip yerleştirir.
Atçılık camiasında, “Sana bir kıyakçı
‘ lık yapayım” diyecek kadar te- `

mel dil bilgisinden
‘İ, yoksun
ß `_, “Elin temiz mi?” diye
:î ` sorulması bundan,,

l- dır.”

i
I
i
l
‘ ı
l

BABNCIĞIM BİRAZ GEÇ KALIYORUZ,
ÇAĞA YETİŞECEĞİZ, KIZCAĞIZA
İŞARET VER DE GİDELİM BARİ…

foto-şaka foto-şaka foto-şaka

NASIL İŞARET AMA?

TEMPO 106

_MEHMET ÖZKAN ..illıßşğîğzııııîêşýsığl l


Komisyonu üyesi olarak, “durıırnu mahallinde izlemek ve
tespit etmek” için oraya gitmişti. Bir rapor döşendi.
brehh brehhh breeeehhhh!

Sonra anlaşıldı, yolluğunu, yöwniyesini almış, ama,

` Kulp’a gitmemiş… Parasını devletin ödediği 1.317 kilo
metre uzaklıktaki bir özel odada sekreterine tape ettirmış…

Adını geçen hafta tekrar duydum. Devletin parasıyla
Yeni Zelandaya gitmiş, tetkik ve teftişlerde bulunduktan
sonra Singapur’a geçmiş, oralarda kaybolmuş (veya arazi
olmayı tercih etmiş), Denıirel’in cumbaba, Çillerin başana, Yaşar Topçu’nun gümbakan olduğunu orada öğrenmiş… Harika! _

Devletimizi (ve seçmenimizi) Izmir`den temsil eden
beyzâdemin kim olduğunu, tahsil-terbiyesini merak ettim. Hürriyet-Egddeki dostlar sâğolsıınlar, aydırılattılar.
TBMM albümüne göre Ingilizce-Fransızca sulllaaarrrsellleeer gibi konuşan kardeşimiz Odemiş Beydağ Ilkokulu’nu açıktan bitirmiş… 1989 seçinıleıine gidilirken Şirinyer Orta0kulu’nu dışarıdan bitirmiş… Ama, açıktan lise
diplomasını tam alacakken Izmir Sıdıka Rodop Mektebi’nde sınıfta kalmış…

Niye? Yeni Zelanda-Singapur bağlantılı uçak rötar
yaptığı için… Milletvekili gelecek, smava girecek diye öğretmenler alesta, belediye bandosu hazır, diploma zaten
çoktan hazır…

Eğitim düzenimize küfretmemek, Nahit Menteşe`ye
şükretmemek için zor tutuyorum kendimi…

0.4.1’ – v; – ‘

“lktida duyguju

gemlemenin en etkili yolu, sağlam bir anayasadır…”
(Thomas Jefferson, 1821)

. ‘ .-, ;Â . i& l.. r

Asimile korucularımızdan biri PKK gerillalarıyıla çatışmaya gimıiş… Şarapnel, mermi derken kör olmuş… Yol
göstersin, getirsin, götürsün diye köpek vermişler kendisine… Köpek hem uyuz, hem kör… Ağaca çarpar, çukura
düşer. Bizim korucunun sıtkı sıyrılmış, “Yetti be babo!
T.C.’nin vefasızlığını sevmemişemdir, Ankara’ya gidiyrem,
köpeği gösteriyrem, yenisini istiyrem!” demiş…

Varmış Arıkaraya… Yolda gidiyor. Uyuz ve kör köpeği
trafiğe dalmış… Kırmızı zemin üzerine sarı, beyaz zemin
üzerine kımuzı, siyah zemin üzerine beyaz harfli plakalar
taşıyan bütün arabalar, tüpgazlı otobüsler, ticari vasıtalar
üzerinden geçmiş…

Bizim keko perperişan, yerde yatar, köpek yanında
durur.

Elini cebine sokmuş, bisküvi çıkarmış… Köpeğin olduğımu zannettiği tarafa uzatıyor.

Memleketlisinin biri acınıış, “Helesen babo, çok çektirmiştir bu köpek sana…” demiş, İ ‘Niye bisküvi veriysen?”

“Beslemiyrem…” demiş bizimki, “Hele ağzını buliysem,
dibini oyiyrem…”

E,

TÜBK_İYE’N_İN LLK YILLARI
ııısıvııııısııu YOKLUK YILLARI

Güniz Sokak No. 3] ‘de çok sıkıntılı günler yaşandı.
Arka bahçedeki ta »uk/ar olmasaydı. babanın 0 yokluk günlerinde, sabah kalııaltısında salıanda yumurta
bile çıkmaz, çıkamazdı.

Dostlar tükendi, evin eşiğinden ayaklar kesildi. Gözükara, dostperver üç-beş kişi olmasaydı, askeri ida
renin korkusu yüzünden, Demirel ailesine yağınurlu .

günde bir bardak su bile veıilmezdi.

0 günleri atlattı baba…

Nhzıııiye hanımın bütün ısrar/anna rağmen Güniz
Sokak ‘tan çıktı, Çankaya ya tumandı,

Şinıdi mutlu mu? ° , _

Yaıuz Donat dostumun son kitabını okuyun… “Demirel’in Yokluk Yılları… ” ‘

SORU l. Türkiye’de askerî darbe yapıldığı
haberi duyulunca, Güniz Sokaktaki telefonlar
birdenbire sustu. Eski dostlar ya düşman, ya
unutkan olmuşlardı. Ilk arayan Milano’daydı.
Kim?

a. Ali Şener

b. Erman Yerdelen

c. Omer Bilgin

d. Ca vi t Çağlar

SORU 2. Hamzak0y’daki
sürgün günlerinin ilkinde Demirel’in telefonu çaldı. “Turgut Ozal başbakan yardımcısı
oluyor!” dediler. “Biliyoruml”
dedi Deınirel… Ozal başbakan
yardımcılığı müjdesini Demirel kimden aldı?

a. Kenan Evren

b. Bülend _Ulusu

c. Turgut Ozal

d. Tahsin Şahinkaya

SORU 3. Demirel Zincirbozan sürgününden
döndüğünde, Güniz Sokak’ta Nazmiye hanımın bekleyenleri kimdi?

a. Türkan İslamoğlu

c. Aysel Ceyhun

e. Hepsi

b. Semra Özal
. d. Füsun Şener

SORU 4. Hamzakoy’daki sürgün günlerinde kahve ikramı yoktu. “Süleyman beye
kahve gönderelim, nescafe gönderelim!” dendi, götürecek fedai arandı, bulundu. 34-L7137 plakalı arabayla gönderildi. Araba kı’mindi?

a. Erman Yerdelen

b. Tahsin Şahinka ya

c. Mehmet Nabi Inciler

d. Münif Islamoğlu

SORU 5. 1983 yılının Nisan ayıydı. Güniz
S0kak’ın telefonu çaldı, Yiğit Köker açtı. “Benim oraya gelmem yakışık almaz, sayın Demirel’i temsilen siz gelseniz paşalarım çok
sevinecek!” dedi bir ses… Arayan kimdi?

a. Turgut Ozal b. Bülend Ulusu

c. Celal Bayar d. Tahsin Şahinkaya

şeevîrsm

SORU 6. 4 Mayıs 1983’te Kenan paşam sinirlendi: “El altından parti kurdurmaya kalkışan eski siyasiler üçüncü yumruğu yiyebilir…”
Paşamın bu özlü beyanı Güniz Sokakîa ulaştığında Demirel neredeydi? ”

a. Eymirhle tur atıyordu

b. Çankaya Köşkü ‘nü seyrediyordu

c. Bakkala ekmek almaya
gitmişti

d. El öptürıiyordu

SORU 7. Zincirbozadda 16
kişi bir buzdolabı paylaşıyordu. Ne televizyonları vardı, ne
videoları… Buzdolabını Vehbi
Koç hediye etti. Vide0-Televizyon kimden geldi?

a. Kamhi

b. Ishak Alaton
&Sakıp Sabancı
›, -..nu d. NejatEczacıbaşı
SORU 8. Zincirb0zan’da havalandırma yoktu, serinlemenin tek çaresi denize girmekti.
Sadettin Bilgiç biraz açılır gibi oldu, az kalsın
boğuluyordu. Suya atlayıp kim kurtardı?

a. Süleyman Demirel

b. Süleyman Genç

c. Nihat Tüzün

d. Yüksel Çakmur

SORU 9. 1985 Eylülünde Evren yine kızdı,
“Susması gerekenler konuşuyor” dedi. Demirel
ne cevap verdi? ‘ .

a. Evren ‘in makamı öfke ve hiddetin yakışmadıği yerlerin başında gelir

b. Gon uşsun, gonuşsun, yakışıyor

c. Ne dedi, ne dedi?

d. Onun da susacağı günler gelir

SORU 10. Demirel geçenlerde “Askere kırgınlığım yok!” dedi. Inandırıcı buluyor musunuz?

a. Evet

b. Hayır c. No Comment

CEVAPLAR
. .ll ?z .C2 3).? İilfizğlilıêlçz 7)_ê1_8_)_l_)L.9.).êı_1.9l_EZ_

KURTHAN SFİŞEKl l
sı LT ı

ARANAN
“AGIB AGIZ”
BULUNDU!

Mesut yılmaz ağır konuşurdu, araya alınan reklâmlarla ANAP köşeyi döndü. Mesut Yılmaz gençti,
Seguelanın dolduruşuyla
ANAP imaj yaptı, vizyon
değiştirdi.

DYP alternatif aradı, r
Tansu’yu buldu. Ama. kadıncağızda “profesyonel d v v
formasyon” var. Sahibi i.
duğu zannedilen bilgilerı
50 dakikaya sığdırmak,
ders yılına taksitlendirmek
zorunda… Ağır konuşacak
biri lâzım…

Aranan ağır konuşkanı
buldular sonunda… Mehmet Gazioğlu… İçişleri Bakanı yaptılar üstüne üst Meramını ağır konuşarak anlattığı için, çok önceden istihbar edilen Antalya olayları emniyete geç iletildi. Sivas zâten önceden
biliniyordu, hatlarda ağır
iletişim oldu.

Mesut Yılmaz’a altema
<.ğîurf`î'** ' tifbulundu. Bin' çabuk k& nuşuyor, kimse anlamıyor. Öbürü ağır konuşuyor, zamanında duyulmuyor. Aradan kimin yırtacağını da ben merak ediyorum... IO7TEIWO