Lice kalmadı, Nice verelim…

Kurthan FISEK

Liee kalmadı, Nİee verelim…

NAYASANIN bilmemkaçıncı
Amaddesine göre, yetmişinci yılını

idrak eden her T.C. vatandaşı, istediği zaman, istediği vasıtayla, istediği
yere gitmekte serbesttir.

Çok önemli bir durum yoksa, yani
deprem, heyelân veya PKK olmamışsa,
Edirne’den Ardahan’a, Sin0p’tan Anamur’a, elinizi (ve kolunuzu) sallaya sallaya gidebilirsiniz… ‘

Kimse karışmaz, karışamaz…

*i*

Ama, anayasanın bu maddesiyle ilgili bazı ufak-tefek pürüzler çıkmıyor
da değil…

Meselâ, geçenlerde yazmıştım, bir
buçuk aydır devam eden ısrarlı çağrılara rağmen, Sason savcısı Sason-Batman
karayoluna çıkamadığı için, “bölge savcıları toplantısı” yapılamıyor, ertelendikçe erteleniyor.

Yine meselâ, Barış Selçuk arkadaşımızın haberine göre, başbakananamız
“Nis’i gördüm (‘Nice’ yazılır), şimdi de
Li5’e gitmek istiyorum (‘Lice’ yazılır)”
demiş…

Herkes ayaklanmış… “Yassaahhh
anaçuğum…”

Once haberden bölümler okuyalım,
yorumu sonra yaparız…

*t*

“Tansu ÇİlIer’İn Lice’ye yapmak is
tediği gezinin ‘güvenlik’ gerekçesiyle
ertelendiği ve engellendiği ortaya çıktı…”

Kim engelledi, kim erteledi?

Anayasanın ilgili maddesi değil herhalde…

Alternatif getirildi başbakananamıza…
“Bölgeye eğer çok gitmek istiyorsanız,
cumartesi günü Cumhurbaşkanımız
Kars’a gidiyor, oraya gidebilirsiniz…”

Niye?

Kuaförler kepenk mi indirdi orada?

Terziler direniş mi yapıyor?

Yooooo… Bölgede aynı anda iki takım üvenlik tedbiri almak zormuş…
Olay ar sâdece Lice’de (“Lis” okunur)
olmamış, Iğdır’da da “bişiler” oluyormuş, istenirse orası da gezilip görülebilirmiş…

Çiller önce çok sinirlenmiş… “Süleyman bey devletin başıysa, ben de
hükümetin başıyım…” demiş, dellenmiş, sonra teklife aklı yatmış… Güzergâhı tespit etme önceliğini babaya bıtakmış…

*i*

Seyahat hürriyeti var Türkiye’de…
Anayasal teminat altında… Başbakan istediği yere gidemiyor, birileri engelliyor. “Güvenlik” gerekçesiyle…

Yarına kalsın gerisi…

70. YIL TÖRENİNE 40 MİLLETVEKİLİ KATILDI…
n50) K» V

?Z

YAŞAR TOPÇU
CAVİT ÇAĞLAR

ABANIN yapışık
Bikizleri olarak

durdunuz,
durdunuz, sonunda
duramadınız,
patladınız…

“Koalisyon bitti,
tükendi. Tazesini
bulalını…”

Cumbabanın
birleştiriciliği,
toplayıcılığı kendinden
menkûldür. 12 Mart’ta
askerleri topladıydı,
ekonomik bedene bol
gelen sosyal elbisenin
daralmasını uzaktan
seyrettiydi. 12 Eylül’de
“24 Ocak-Kararları”nı,
kendisi uygulayamadı,
gözü yemedi, hepsini
askerle eski müsteşarına
yaptırdı.

Bugünkü DYP-SHP
koalisyonu dağılabilir.

Dağılsın, zâten uzun
boylu bir işe yaramıyor.

Ama, “millî mesele”
denilen şeyin tek
çözümü soldadır. Ne
idüğü belirsiz sağ
koalisyonlarla (ve asken^
takviyeyle) bu sorunu
çözmeye kalkışanlara
(yani ikinize) bir çift
sözüm var.

Koalisyon dağılırsa,
Tansu hanım ya azınlık
hükümeti kurar, ya
DYP’nin şahinleriyle
kargalarına teslim olur,
İkisi de aynı kapıya
çıkar.

Hayatınızda ilk defa
oturup düşünün…

Ne istediğinizi
düşünün…

Süngüleri
fotoğraflarda görmek
başka, üstünde yaşamak
daha başkadır.

”Çâresizliğe mahkûm
insanlar, bıçak kemiğe
dayandığında, her şeyi
yapabilirler…”
(Gaston Bouthoul,
1965)