Kurultaya selam, “tek adam”a devam…

Kurthcın FISEK

Kurultava selâm, “tek aılam”a devam…

(rüşvet, yolsuzluk, sûikast, deprem vs.), SHP kurultayıyla üç

gün yatıp kalkacağız…
lzlemesen olmaz… Koalisyon ortağı olan parti, hem genel başkanını,
hem başbakan yardımcısını seçecek…

H ERHANGİ bir terslik olmazsa

İzlesen olmaz…
Rahmetli Inönü’
nün “ortanın solu” dediği günden
beri cakcakları
duyulan sosyal
demokrat sakızlar
çiğnenecek…

Kerhen izleyeceğiz…

t**

Kim kazanacak? Doğrusunu
isterseniz, anlayamadım gitti. Yüksel Çakrnur’la Tolga Yarman’ın kazanma şansları
az gibi… Delege ibresi ortada, genel
merkez ibresi Gürkan’ dan, kamuoyu
ibresi Karaya|çın’dan yana…

Kim kazansın?

Dört adayın dördü de benim çok
eski arkadaşım, hepsini ayrı ayrı (ve
aynı) severim, ama SHP’li değilim, oy
hakkım yok… “Kuwetli tîkir üretmekle, tahlil yapmakla ünlü” bir partinin
kurultay delegeleri bir zahmet düşünsün, karar versin…

lttihat-Terakkfden bugüne uzanan
partiler zincirinde SHP’nin “liderlik
anlayışı” değişti mi? Asıl mesele bu…
Kurultay sabahında onu düşünüyorum…

“çğk

Değişmedi galiba…

Tek seferde, tek kurultayda, sızıltısız, neredeyse oybirliğiyle _seçtiler liderlerini… Atatürk (1923), Ismet İrıönü (1938), Bülent Ecevit (1972), geçici
başkanlar Mustafa Ustündağ-Aydın
Güven Gürkan (1980-1985), Erdal

Inönü (SHPırz-iııı os “l/ww 1935)…

kluwblllglßîzl’ dönemleri nde

, “tek adam” oldular.

Y a n l a r ı n d a
“kadro” barındırmadılar, olsa olsa
partinin bağrında
“hizip” beslediler.

Aynı siyasal
çizginin yolu ayrılmış uzantısı

-~ ‘ olan, “en dernokrat biziz” iddialı Ecevit’in partisinin
genel başkan yardımcısının, genel
sekreterinin isimlerini bilen var mı?

***k

SHP’nin (ve seleflerinin) kadersizliği kadrolaşamamaldır. Onların kadrolaşmaktan anladıkları, “Kadro” diye
dergiler çıkarmaktır.

O yüzden de, iktidardayken bile
muhalefette kaldılar.

Delegelere dostça bir tavsiyem var.
Adayların kendilerine değil, etrafındakilerin kim olduklarına, onlara ne kadar danıştıklarına baksınlar oy kullanırken…

“T ek Adam” dönemi artık kapandı
Türkiye’de…

PEK ve UFAK AMA `
BİRAZ BEKLEYEHM
BAKALIM…

Ya coğrafya
bilmezler ya hic
üsümemisler…

ÜZEL türkçemizde güzel
. bir söz vardır: “Herkes
topalı becerir…” Niye?
Kaçıp kurtulamadığı için… Ozel
teşebbüs erbabından (ve yüzsüzlerden) toplayamadığı vergiyi bordro mahkûmlarından topladığı yetmiyormuş gibi, tasarruf
tedbirlerini de “kaçamaz-kurtuIamaz” taifesine uyguluyor maliye bakanlığı…

Bir “yakıt tasarrufu genelgesi” yayınladılar.

Efendim, Ordu’nun Mesudiye ilçesi, Sivas’ın Koyulhisar ilçesine 30 kilometre, Ordu il
merkezine 150 kilometre mesafededir. Mesudiye’yi (il bağlantısı sebebiyle), Adana’nın ilçeleriyle aynı kategoriye sokmuş, kış
mevsiminde devlet dairelerinin
sobalarının 5 saat yanacağlna
hükmetmiş maliye bürokrasisi…

Kış yaklaşıyor. Mesai saatlerindeki 240 dakikalık diferansı
kapatmak için, aralarında odunkömür parası toplamaya başlamış memurlar…

HİKMET ÇETİN

YANILMIYORSAM bir “İsrail Seyahati” vardı. Çatışma çıkınca, yetkili mercileri arayıp, “Seyahati iptal etmek istiyorum. Zaman uygun değil, şartlar değişti!” dedin…

Haşin istihbaratını kime borçlu olduğunu bilmiyorum.

Oradaki operasyonlar, Mossad bilgisayarlarından çıkma, ilginç bir davulcu
pazarlığıydı. Bizim hariçiyenin istihbaratı
çalışmadı, İsrail’le FKO anlaştı, Türkiye’de kaldığınla kaldın…

Problem o da değil… “Bosna’yı da
sattı, Azerbaycan& da sattı. Aaahhhh aaaahhhhh!” diye bir sürü sızlanma var.

Mülkiyeli’sin, iyi siyasi’ tarih okudun…

Oralarının ne zaman “bizim” olduğunu yülsek sesle bir sorsana…

KURULTAYA DOĞRU

.çtg

“İnönü, İnönü, İnönü!
Kerâmet mi yani?”
(CHP milletvekili Ahmet Üstün, 1966)