Köylülük” Bir Çuval Patatese Benzer Patateslerin Her Biri Kendine Özgüdür (3)

A ” dediğimiz hayvan nasıl var

“ yaşar?

ihtiyacı vardır.

. . .. Giyinmek… Barınmak…
Celal`in doğuya giderken bazı
” ı ı güvertede batıya koştukları
bu temel ihtiyaçların nasıl
vı ı ;ı ı =

_’ . mutfaktan, yemekten söz edece“1 z mutfağımızdan…
_sırtında uzun yolculuklar yapmaya
ateş yakmayı geç-güç

bütün toplulukuğu gibi, Orta
kalkıp Anagelen ilk Türk
ı ı diyetleri et ve süydı. At terkisinde çe’ş pastırma, taze kıı ,keçi ve sığır etinden
atlı ‘tatar bifteği’, açıkta
sütün raslantı sonucu mayla ortaya çıkan ‘yoğurt’ ve
kısrak sütü’ kımız, ulusal mut_ şarktan gelen ilk katkılardıî.”
i’ Y ‘k

.A . ; ı İmparatorluğu” olarak değişik
‘ ‘ e, değişik ırklarla temasa geçmeı tan sonra, “beslenme” alışkan_ değişti.
.` ‘ Avnıpa içlerine, Arap ve Acem
sefer üstüne sefer düzenleyen or, hâlâ kamp ateşi üzerinde kazı’ ııı: kuzu, koyun, sığır eti (şiş kem sürdürüyorlardı ama, ege«ı u eğilimi “garp-şark sentezi”
di.

4 , donanmalarımızın göle çevir denizlerden çıkan bin türlü balık,
ııı yetişen sebze ve meyveler yer
“ı ıı a birer ikişer çıkmaya başla. ‘Az yağ, az baharatlı pişirilmeleri
“e ı ı = ı sentezinin garptan yana ağır’ w:: akarineydi.
‘A’ i’ i’

“kozm0polit” toplumda olduğu gi’şik etnik toplulukların sofraları
‘ ı = ‘yemek ahşverişi” oluyordu 0 ilk
‘ ı yıllarında… Arnavut’un ciğeri,
– ‘in tavuğu, Rum’un turşusu, Rume”I hamuru, Arab’ın lahmacımu bu ahşsonucunda geldi sofralarımıza…

I : ı ‘mn ürettiği bütün ürün fazlaaktığı İstanbul’a her yeni insan se
Y 0 R II M
ş OYLÜLÜK BİR ÇUVAL PATATESE BENZER
` ATESLERIN HER BİRİ KENDİNE ÖZGÜDÜR (3) ,

l
l
ı

. aqı-:ruwrýw ş,, g

liniıı girmesiyle, etnik mutfaklarla tamştık.

Yediğiıniz yemekler değişmekle kalmadı, yemek yeme şekillerimiz de değişti.

“Mobilya devrimi” oldu.

Sakahm tıraş eden ilk padişah olduğu
için “Gavur Padişah” diye anılan II.Mahmut, bilmem bilir misiniz, kitap okurken,
yemek yerken İskemleye oturan ilk padişahınuzdı.

İskemleye oturup yer sofrasından yemek yenmeyeceğine göre, öne bir de yüksek ayaklı masa çekmek gerekiyordu.
Gerçi “masa-iskemle” gavur icadıydı,

ama, güzelim mezeleri, dört mevsi
min sebze ve meyvelerini, çeşit çeşit

içki kadehlerirıi, frenk-işi haşla
ma ve buğulamaları geniş
lemesine yayıp rahatça yemek için bire birdi.

Y ‘k i’
“Garp-şark sentezi” tam
tamamlanmak üzereydi ki,
siz deyin yüz, biz diyelim
yirmi yıl önce, tıpkı Fatih’
ten sonra Yavuz’un yaptığı
yüz seksen derecelik dönüş gibi, “mutfak meselesinde bir U dönüşü oldu.

“Neyin nesi, kimin fesi” sentezleri çıktı
ortaya…

Sabrınız varsa bir bir sayalım bunları…

Bir zamanlar başlı başına “yemek” olarak yenirdi pilav ve sebze… Şimdi “garpşark sentezi restaurant”larda “gamitür”
olarak geliyor.

Eskiden insanlar rahatça, damak zevki için yemek yerlerdi. Bütün gün koşuşan, ancak ayak üstü bir şeyler atıştırabilen garplıların icat ettikleri hamburger
tezgahlarını aldık, garnitürü soğan olan
döner hevenklerini sokaklara astık. Belki
zamanımız olmadığı, belki eti ağzımıza
atıp arkasıııdan bir lokma ekmek alnıaya
üşendiğimiz için, etle ekmeğin birlikte
piştikleri bol acıh, bol sarımsaklı lahmacunlara takıldık… Dünyada hep birer porsiyon satılan tek yemek olan chateaııbıiand’ı bile “bir buçuk acılı şatobriyan” diye
ısmarlar olduk.

Sözün kısası, tam garba vardığımızı
sandığımız sırada, silbaştan, kendimizi
şarkta bulduk.

DEVAM EDECEK

ş sırıRcı HncANıN Y
i Nur DEFTERİ

DYP – SAFFET ARıKAN BEDÜK, zEKİ ERTUGAY, NAMIK KE- `
MAL ZEYBEK. NECATİ ÇETİNKAYA, YAHYA USLU, ABDULKADİR AKGÜL, YUSUF BAHADIR ..
RP – YASİN HATiPoGLu, SEYİT RASİM HAŞİMİ. MEHMET’

EMİN AYDINBAS, SÜLEYMAN ARİF EMRE. ALİ oGuz. MENMET ALİ SAHIN. OSMAN PEPE, SEvKET KAzAN. FEHİM ADAK, =
MUSTAFA HASAN oz. KEMALETTİN GÖKTAŞ, ŞEREF MALKOÇ, ‘
GÜKSAL KÜÇÜKALİ. ABDULLAH ÜZBEY *
ANAP – ADİL AsıRıRıM (İmla hatası-yoktur)

BBP – İSMAİL DURAK ÜNLÜ

BGMSZ – HASAN PEKER _

(Hürriyet’in “Yuh Olsun Size!” manşelini içlerine nasıl Sindire- .
bildiklerini kendileri de bilmedikleri için) ………………………….. .. ‘
HİKMET ÇETİN / KAMER DENt /NEcMETTİN ERBAKAN

AYDIN MENDERES ……………………. .. RAPÜHLU-İZİNLİ-ÖZÜRLÜ

DLMADı SAYIN… i

NECMETTİN ERBAKAN

Anayasa Mahkemesinden karar nasıl çıkacak? Bilmiyorum…

İddiaya tutuştum… 8-3…

9-2 diyenler var.

DGM’ci bazı dostlara göre, normal ihtimalle 7-4, aykırı ihtimalle 6-5…

Yani, RP kapanıyor.

Ama, demokrasilerde seçenekler tükenmez…

ı o o

Ammaaaa velâkiiinnrmn ………. ..

Anayasa Mahkemesi’nde partini savunurken, “Benim sözlerim partimi bağlamaz… Bir genel başkanın
sözleri yüzünden parti kapatılamaz!” demişsin…

Elinsafl 2820 sayı, 22/4/1983 tarihli bir kanun var.

“Siyasi Partiler Kanunu”…

Madde 15’i var. “Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir…”

o o o

Anayasa Mahkemesince vaktiyle kapatılmış bir
partinin (TİPI1961-1971) sıradan üyesiydim.

Onurumdur.

Ettiğim her lâfın, yazdığım her satırın partirni bağladığım düşünerek konuştum, yazdim.

Dördüncü Olağanüstü Kurultayrmıza göre, Türkiye’nin doğusunda kürtler vardı. Herkesin bugün bildiğini o zaman söylüyorduk.

Hiçbirimiz kendi adırmza konuşmuyorduk.

o o o

Mevcut kanun düzeninde, “düzen-düzülen ikilenıi”
var.

Bırak, kapansın partin!

İleri bir tarihte de, ağzından çıkam kulakların duy
Termo 48 / 1997

m T E S T
BENİM ADIM HÜSEYİN SADDAM! ı
l AMERİKAYI YİNE EDERİM ADAM! E

Amerika’nın ilk “Irak operasyonıı”, bizim, Türkiye ‘nin, Türkiye
Cumhuriyetinin elinde patladı.

Turgut Özal “bir basıp beş alma ” sevdasındaydı.

Bir basıp beş almak yerine,
üçün birini aldıydık…

Gel zaman, git zaman, Amerika
yine dellendi. Şu satırları yazdığım
sıralarda, Amerika Irak’ı bombalamış olabilir. Veya alttan almış olabilir.

Ben ne biliiim? Ne falcıyım, ne

Azıcık kitap okuduğum için, v
“guncel ” gündemimizle ısrarlı şekil-k â
de oynayan Hüseyin Saddam& bili-K”
yorum. Siz de

, Saddam 1937 doğumlu* dur. Adam olacak çocıik babasının verdiği
isimden anlaşılır. “Saddam” ne demek?
a. Şamaroğlam
b. Tetikçi
c. Dünyanın danıı
d. Engel olan. karşı çıkan
r_ Sivillerin en öneınli düşıil künlüğu apolet, ispolet
takmaktır. Askeri üniformayla gezinen Saddam’ın orijinal mesleği
neydi?
a.Avukat
b. Cerrah
c. Mühendis
d. Berber
B Rahmetli Mazhar Osman,
“Streptok0k, basilikok vardı,
şimdi başımıza psikolok çıktı!” derdi. Sonra eklerdi: “Nazariyeye göre,
bugün hasta olanların başına, çocukken bir şeyler gelnıiş…” Saddam’ın durumu hangi “geçmişe dönük” teoriyle izah ediliyor?
a. Okula giderken deveden düşüp
kolunu kırması
b. Annesinin amcasına varıp köyden kaçması
c. Blucin bulamaması
d. Doğumda ters çıkması
Saddam cömerttir, dostlarına
bayılır, hediye yağdırır. Hitler’

in otomobilini almak için Irak petrollerinin az bir bölümünü verdi.
Satın aldığı arabayı ne yaptı?

a. PKK’dan kuzeye taşıdı

b. Kral Hüseyiıfe hediye etti

c. Dolmuş olarak kullandı

d. Cepheye asker sevkinde kullan

Ne zaman Amerika’yla savaşa
B girse kaybetti Saddam… Ama
“Zafer bizimdir!” diyordu. Sesini
kaydettiler, yalan makinesine soktular. Ne çıktı?
a. Yalancı
b. Palavracı
c. Homoseksüel
d. Terörist
Amerikalı eski bir Senatör,
Saddam’ın kesik kulağım getirene 50 bin dolar “ödül” vereceğini söyledi. Kesik kulak gelseydi ne yapacaktı?
a. Konserve yapıp sergileyecekti
b. Üstüne oturacaktı
c. Çerçeveletip asacaktı
d. Hepsi
7 Bir basıp beş almaya meraklı büyüklerimiz vardı.
– İngiltere’nin ciddi gazetelerinden Independent, Körfez Krizi
konusundaki haberini yazarken,
Prezidanbuş’la telefonda söyleşen

devlet büyüğümüzle ilgili hangi

tasvirleıi kullandı?
a. Kuveyfin işgalinden beri eli hep
telefondaydı
b. Sanki onlarla yatmış gibi, elbiseleri buruşuktu
c. Çayım köylüler gibi höpürdeterek içiyordu
d. Devlet başkanından çok, halı
tüecarına benziyordu
e. Hepsi

Almanya’nın yarı-magazinel

Bunte dergisi Özal`ı nasıl tarif
ettiydi?
a. Ortadoğu ve Balkanların en büyük devlet adamı
b. Dâh;
c. CNN Ankara muhabiri
d. Körfez Ayısı Schwarzkopfun
hempâsı

CEVAPLAR

Termo 48 x 1997

-Nswı ‘ıvsvıuar *lllîlliî *mzım

İ *KUREhlÄİNiâİF İ-S E K

Bi” İSİM T
am İŞLEM
(mn .nutuk am,, Fırat-Diçle hattının doğusunda,
,mumun, “Süvarinin İntikamı” filmi, ilk vizyona
SÜLEYMAN SAMİ DEMİREL gmy°”d“’
HARıÇTEN OKUDUĞUN Bütün keko eşrafı orada, herkeste
GAZEUERI DAHİLDEVKEN heyecan doruktaydıOKUSAVDIN DAHA M OLURDU John Wayne atını iki metre yüksek(Hepsl “ke” likteki duvara sürdü.
İSMAİL HAKKI KARADAYI “Geçerl” diyenler oldu.
AA! “İRSİ DAYAK” HAK MI? «yıgıhp kalir!” diyenler çıktı_
(llklu Am” John Wayne barajı aştı.
IŞIN ÇELEBİ :ı a: t
lLGlN EBEK ‘ – — – – wŞGK” iken gun geçti aradan… Bındıgı katın
bankatlara surdu Reşo…
V^UM Ek& “Heyecanlanmayasıniz..” dedi
HER YERE LAZIM ,ı ıv
(NHER, Joker) Şeyhmus, Geçer…
NAMİ ÇAĞAN Reşdnun katırı takıhp yığıldı, Reşo
AĞAÇKAKAN Ml? altında kaldı’ _ _ _
C-KAK-ı Joker) Çevredeki kekolar sımrlendı: “Hani
GÜNEŞ TANER geçecektl?”
RENFAGÜNEŞ Şeyhmus özetledi meseleyi…
m” SERDAROĞLU “Geçen gördigimde geçmiş idi. Bisgml AFRALL DOĞRU zimki katırdan aptal çıkınıştir…”
HİKMET SAMİ TÜRK . _
;URHAN KARA “Yuşlnnmnkînn
KARA RUHBAN korkmuyorum…
AAHA-r ANDıCAN Olgunluşnmnmukîan
AH. ANAA! TADICAN! korkuyorum…”
(“A” Joker) (Brigine Barda), 799 l)

Milletvekili
dokunulmaz/ hklannın nasıl kaldır-ilacağıyla ilgili “ana
yasa değişikliği”
teklifi görüşülürken, CHP-DSP
birlikteliği ortaya çıktı.

Duyduğuma göre, iki parti
de “fire” verınediler.

Merkez sağın kaypak oylarıyla, iş yokuşa sürüldü.

*t*

O sıralarda, CHP’ye “küçük
kazıklar” atmak için, DSP üst
yönetimi seferber olmuştu.

Dışişleri komisyonuna tam
Murat Karayalçınün başkanlık
etmesine karar verilecekti, “her
çorbaya maydanoz” Kamran
İnan devreye, koalisyon da sıkıntıya girdi.

ý-_ßî nsıııı
İ * “TUT ŞUNUN UCUNDAN,

DOKUNALIM ABİ!”

*f*

İki solumsu partinin milletvekilleri aralarında dertleşirken, espriler de yapıldı.

“Tut şunun ucundan, dokunahm abi!”

“Yok be! DSP’de Son Tango
tekrar vizyona giriyor…”

N.B.: Recep Tanıtkanin çektiği yukarıdaki fotoğrafla benim yazdığım
bilgi notu arasında ilişki yoktur.

161