Kime, ne zaman posta atacağını iyi bileceksin!

&ALL 2 Ü::

~

ak Mü?

Kme ne zaman
posta atacağım
iyi bileceksin!

VRUPA Birliği’nin bize niye “keriz

muamelesi? yaptığını bunca yıldır an
layamadık. Uzülüyoruz, tepki de gösteriAma, sonunda, aynı noktaya geliyor, görüş

‘rliğine varıyoruz…

, “Her istediklerini yaptık. Niye dışlıyor
bizi, anlayamadık…”

o Eski bir fıkrayı hatırladım. İlkokul talebesi, fır
-ü anın daniskası, tembelin dikâlâsı, ama sem
iı. keratanın biri… Sınıfta kalıp okuldan atıla
Hocası son ,bir fırsat verip sözlüye kaldır
mış…

“Söyle bakalım… Cumhuriyetimizin

Atatürk, İnönü, Karabekir, Özal, Çiller,
Demirel, Birevren…”

Velet atlamış. .. “ ‘Evrenbiıx . . ‘ ‘

“Ya sabır” çekip sormuş hoca… “Cumhuriyetimizin başkenti aşağıdakilerden

tüşşebap. . . ‘ ‘
Velet hoplamış. .. “Silopim”

_ mış… O da sızlanmış…

yaranamıyoruz nankör herif…”
E

LAL

;kurucusu aşağıdakilerden hangisidir? :

hangisidir? Ankara, Silopi, Şırnak, Bey
ê

Hocanın sinirleri tepesine vurmuş, çaktır
“Ağzımızla kuş tutuyoruz, size yine de

K I X

Türkiye’nin dış dünyayla ilişkileri gündeme
geldikçe, benim kıt aklım, Paul Newman’la j
Iğobert Redford’un oynadıkları “Sonsuz ğ
Olüm” (Butch Cassidy and the Sundance
Kid) filmine gider.
‘ Gerçekten yaşamış (1890’larda), ama, boylanndan büyük işlere kalkışınca mezara erken git- ğ
miş iki sevimli banka eşkiyasının hüzünlü

hikâyesidir.

Önceleri, “Az olsun, bizim olsun, bin

bereket versin…” felsefesiyle, kıyıda köşede

kalmış, korumasızşbankaların kafasını koparı- ,
~=-r~-rşiıı ,. ,

. ı-;kııégşâl V_ . .ı

yorlardı.

, Derken, kıçlarınanrahat battıiğßgiluslararası î
kartelleşmeye giden Union Pacific trenlerini g_
soymaya kalkıştılar. Yani, kilise duvanna işedi- .

ler.

ri kovaladı.

Güney Amerika’nın ücra köylerinden birindeki silahlı çatışmada can verirken de, film boyun
ca tekrarladıklan “replik” dudaklarındaydı.
“Kim bu herifler yahu?”

***k

Delikanlılıgın raconudur. Kime posta attığını l

bileceksin…
1920 Anvers Olimpiyatlan’na alınmadık…

Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’la eksen olup öbür dünya devletlerine posta 3;
koymuştu lttihat-Terakkiciler… Yenildik. Attığı
mız postanın faturası spora çıktı.

Bütün “savaş mağlupları” gibi, “olimpi
yat boykotu” yedik…
‘k *k ‘k

Kesilen sakallanmızı eskisinden gür çıkartır, j
İnebahtfda batan donanmamızın lengerlerini
gümüşten, halatlannı ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapanz, kulağımızdan gelen kanı “kızıl- 5

cık şerbeti” sayanz…

_ Kurulacak yeni dünyalarda yerimizi buluruz

(İnönü), “Ya biter, ya biter!” diye kükreriz
(Ecevit), uluslararası toplantı masalanna yum- ğ
ruğumuzu küttadanak geçirip (Demirel) dünya
ya posta atanz…

Yanisi şu… Bu herifler bizi niye sevmi
yor acaba?

“Müstakbel ve muhtemel” eşkiyaya, hem
gözdağı, hem ibret vermek için, en yılmaz, en
aman vermez beş silahlı kanun adamını, “Görş
düğünüz yerde öldürün!” emriyle, bizim ka- z
fadarlann peşine taktı şirket… y . î

Filmin sonuna kadar, bizimkiler kaçtı, öbürle