Kekoların problemi Apo değil, Had safhadaki işsizliktir

*wvmhýiêk

ıîuizriiiÃiîıê’

iisi(

KEKOLARIN Pızoışiisıvii Apo_ DEĞİL,
HAD SAFHADAKI IŞSIZLIKTIR

Bundan dört seıie önce. Nevrufda.
Diyarbakır’a gittik.

Hürriyet’in bütün üst yönetimi. köşe
yazarları. muhabirleri olarak…

Ankara’nın doğusuna ilk defa geçiyordum.

Sofraya oturduk. yedik. içtik. rakı
bitti,

Sokağa çıkma yasağı vardı. İçecek
bir şeyler bulma şansımız tükenmişti.

Deli danalar gibi dolaşmaya başladim.

Gençterı bir delikanlı yanaştı yanıma…

“Emrin olur abi. ne istersin?” diye
sordu.

Komiklik olsun diye. “Bir karton
Parliament. iki büyük rakı” siparişi verdim.

***k

Yarım saat sonra, siparişler geldi.

Şaşırdım. Hem servisin hızına. hem
getiren çocuğun çabukluğuna. hem ”Buyurun efendim!” derkenki düzgün Türkçesine…

Liseyi bitirmiş. ışsizmiş…

Diyarbakır’da lise okuyanların yüzde
93’ü gibi…

Delikanlı anlattı. “Apo’_vu sevmiyoruz. ama. ne iş bulabiliyoruz. ne üniversiteye gidebiliyoruz… Ayıağımıza postal.
sırtimıza gocuk. kursağımıza üç öğün sıcak Çorba verene ını’ oluyoruz… Kabaliat
bizde mi?”

Çocuk hakliydı. sustum.

20 Aralık 1993 tarihinde Hürriyefte
yazdığım bir yazıyı hatırladım.

Doğu-güneydoğu problemini Abdullah Öcalan’a endekslemenin abuk olduğunu söylemeye çalışmıştım.

*k ‘A’ *

Türkiye’nin güneydoğusunda olup
bitenleri çokça dikkat. epeyce korkuyla
izliyorum. Sanki ikisi beraber olmazmış.
sanki altematifnıiş gibi. herkes birbirini
gııtlaklıyor.

Siyasi çözüm… Yani. gelin baba.
oturup konuşalım. Şefkat. sevgi. ilgi gösterelim. lıalleselim… Paranıız olursa yatırım bile yaparız oraya… Gül gibi geçinip

Akıllıya kırk kere deli dersen, ya adı, ya ken
caktı.

_. “DEYLET SÖZÜ” VERİLMİŞSE VERİLMİŞLDE^4EKTİB,NEIEKİMÄ

gideriz…

.Askeri cözüm… Bunlar [attan anlamaz. sopadan. silzıhtaıı arılar… Sal/andıraCaksııı _vakaladığını. basacaksın ininde.
bak bakalım bir daha kalkısıyorlarını.”

Kumrularla salıinlerin kavgası öyle
kızıstı ki. Türkiye’nin 0 tarafinda her set’
bitti. Fırat-Dicle lıartının batısında neredeyse kan gövdeyi götürecek… ”Meseleyi nasıl çözeceğizf” ” diye…

**û

Aslında. üniter devletçi olduğum için
benim kafam da çok karısık…

Yüksek sesle düşünmeye ınecbumm… Aklın yolunu belki öyle bulurum.

Abdullah Öcalan’a endekslendi
olay…

Adam sanki “Raıııb0″… Ya “Ranibo”. ya “süpürge sopası Çat burada.
çat orada. Çat kapı arkasında…

Karabiga ‘da yörük/erin ko_vun1arına
tecavüz ediyor. Şemdinli ‘de ll/lbdülhamit’in tutkun olduğu sarı tütün tarlalarını
yakıyor.

Durum öyle olunca da. devletin pali
1 – disi deliye çıkar. Neron’a da öyle oldu. M.S.
64’te. Roma’nın işçi-köle mahallelerini ateşe verirken. eline arp alıp çaldı, pamıaklarına zil takip oynadı. Niye?

a. Ayaklanan köleler yandığı için
b. Hıristiyanlar çıra olduğu için
c. Asgari ücret isteyen gladyatörler itlaf edildiği için
d. İşçi-köle mahallelerinden kaçan kedi iriliğindeki
sıçanlar yanıp Roma vebadan kurtulduğu için

Tarihin en deli devletlisi kimdi? Calligula
2’ mı. Neron mu? Bana sorarsanız Calligula…
Ne yaptı?
a. “Roma yekvücut olsa. inanin, tek kalanin kellesini uçururdum!” dedi
b. Saray avlusuna çıkıp orasını, burasını Roma halkına gösterdi
c. Kaynatasını doğradı, bacılannı becerdi, yeğenlerini öldürdü
d. Hepsi

İngiliz delilerinden biri. kendisine 2 milyon
3_ sterlin verilmezse bir şeyler yapacağını Margaret Thatcher’e söyledi. Verilmeseydi. ne yapacaktı?

a. Reagan’la Thatcher’ın 8 milimlik pomo filmlerini
BBC ‘ye verecekti
b. Lordlar Kamarasrnın içme suyuna müshil atacaktı.

c. Kuduz mikrobu asıladığı hayvanları sokağa sala
Başbakan Bülent Ecevit,
teröristlere “devlet sözü” verdi.
“Gelin teslim olun, affedelim
sizi… ” dedi.

Abdullah Öcalan ‘ın kaset
çalışmaları devam ettiği, henüz
semeresini vermediği için,
Ecevit’in bu çağrısına kaç kişi
uyar, henüz bilmiyoruz,
kestiremiyoruz…

İyisi mi, nostaiik takı/alım…

/

|
|
I
I
l
I
l
ı

d. Londra’nın benzin istasyonlarina molotof kokteyli
atacakti

Bizim müminler delilere karşı daha hoşgö4″ rülüdür. “Devletli” Harun el Reşid, M.S.
792’de. “deli” kullarına ne yapılmasını önerdi?
a. Nefesi kuvvetli hocalara okunurulmalarını
b. üstlerine iki kilo kızgın kurşun dökülmesini
c. insanlardan tecrit edilip cezai ehliyetsiz sayılmalannı
d. Akıllanana kadar. günde üç kere falakaya yatırılmalannı

Kendi naçiz vücutları toprak olduktan sonra
5- bile, hatıralarinın devamını ister “devletli”
takımı… Üstü lahit. alti müze (3 katlı) olan, inşaatı
27 ay süren. 500 milyon dolara patlayan anıt mezarı
kendine kim yaptırdı?
a. Kenan Evren b. Nurettin Ersin
c. Tahsin Şahinkaya d. Saddam Hüseyin

“Devletler deli. insanlar akıllıdır. Her in6- sarı kendi devleti kadar deli olsaydı. kimseye deli gömleği yetiştiremezdik…” Kim dedi?
a. Adolf Hitler b. Tennessee Williams
c. Vahdettin d. Hans-Dietrih Genscher

l)d, 2) d, 3) c. 4) c. 5) d. 6) b.

Ki TempoI586I1999

tikası. “Apo gider. is biter” cıkmazına gelip
saplanıyor.
i***

Haddimi bilirim. bilgimin sınırını biliriın. ıııııa. bildikleriıni iyi bilirim. söylcıııck›
ten de cekinnıem…

Devletin malıdut nıesuliyetli _vöııeıicilçv
rinden TOBB Başkanı konuşuyor: “Size bır
sürprizimiz olacak… Apr› gelecek. terör bitecekl”

Apo Lübnan’da. Suriye’de. !rakam lran”
da. Şımakta. Kulp ‘ra _yakalansa ne _yapacağızî’

Doğu ve güncjvdoğudakı’ silahları şahsen
ve bizzat kullandığı subuta ennezse. sadece
üç suçtan _yargı/anın Bir.’ Eşkıyaya yataklık
etmek… İki.’ Öğrenciliğinin ilk üç yılında
Kredi- Yurtlar Kurumu’ndan aldığı öğrenci
kredisinin üstüne _yatınak… Üç.’ Askerliğini
_yapmamış olmak…

*kir*

Apo geldi.

Kim o? Künyesi belli. kaseti belli…

Apdyu kim getirdi?

Kim gctirdiyse getirdi. hoş geldi. sefalar
getirdi.

Turkiye’nin gündemini sapıttırmak için
daha neler yapacağız acaba? [ı

Reso güzel okuyordu. hem sınıf geçiyordu. hem sınıf atlıyordu.

Öğretmeni öder istedi kendisinden…

“Medyanın Teknolojik Tarihi”…

Reso çok sevindi… Babası gazeteciydi.
Hem de eski kuşak gazeteci…

Eve koştu, babası Memdya sordu.

“Öder verilmiştir. Daktilo nedir?”

Baba Memo tavan arasına cıktı. seksen
yıllık Remingtodunu getirdi.

“Aha bakiyseıı! Bu daktilodur! Kagıdini takarsin. tuşlara da basarsin…”

Bizim vaktiyle kullandığımız. kullanmakla gurur duyduğumuz daktiloya baktı
minik Reşo…

“Aboorvııvl Bunun pirim avııi de içindedir 1000′”

4/1

5

.`

BİR İsiM BİR işLEM
(Haftalık Anagram Analizleriniz)

RAHŞAN ECEVİT – EN ŞER HACİVAT

DENlZ BAYKAL – EN AYLAK ZİBİDl
(“İİ” Joker)

SEYFl OKTAY – EY, FİYASKO
AYDIN MENDERES – YANDlM DESENE!

İSMET SEZGlN – SEN GİTMEZSİN
(“N” Joker)

MURAT KARAYALÇIN
KAÇIN, OYLAR TÂRUMAR
(“OR” Joker)

HİKMET ÇETIN – KETUM HİZMETÇİ
(“MUZ” Joker)

SÜLEYMAN DEMİREL

. . ..-âlÜkili9FêlNlß _NOLDEFTERİ
SÜLEYMAN DEMİREL
(“Savaş ilanı” yapmak ve Ecevit`i zor durumda

bırakmak uğruna, gltgel,
10.000 kilometre yol yaptıgı için) ……………

DOĞAN GÜREŞ

TURAN TAYAN

MEı-ıMeT AĞAR

esAT KIRATLIOĞLU

NAHİT Memeşe

(“Ana gibi yâr olmaz, ama, bacıdan hiç olmaz”
özdeyişini siyasî Iiteratürümüze

kazandırdıkları için) ……………………………….. .. O
BÜLENT eceviT

ZEKERİYA TEMizEı.

HİKMET ULUĞBAY

(Parti içi yönetim alternatiflerini yok etmek
amacıyla, matrak formüller ürettikleri için) O

roıis PARTİSİ MİYİZ LAN?

Kimler geldi, kimler geçti DP-APDYP çizgisinden?

Paşalardan Ragıp Gümüşpala kurucuydu, Doğan Güreş stepneydi.

Hepsi geldi, geçti, gitti.

Bir ara “sivil emniyet” takıldı, takılıyor DYP…

Hepsi büyük isim, tanıdık ve etkili
isim…

Necdet Menzir, Ünal Erkan, Mehmet Ağar, Bekir Aksoy, Hayri Kozakçıoğlu, Necmettin Dede. Kemal Çelik.
Bülent Orakoğlu. Hüseyin Bahar,
Adem Demir…

Bazıları gitti, bazıları kalmaya çalışıyor.

Bula bula niye AP-DYP’yi bulurlar
bilmem. ama, espriyi Özer Çiller yapmış…
“Ne yapalım, kader! Onlarla da
olmuyor, onlarsız da… Kemal Aygün
de bizdendi…”

EYLÜL’SE NÃMERDİM! NECMETTİN ERBAKAN
MESUT YILMAZ – EN STİL MUMYA 55″” K^z^”
(ııNu Joker) (Tekrar “dokunulmazlık” kazanmak ugruna,
If’ ldkl t” 8 ‘llt k’||”`
KAMER GENÇ _ ERGEÇ MANKEN see ı o u. arı par ının mı e vie. ı ıgını 0
(HENH Joker) yok etmeyi akıllarına koydukları ıçın) ……….. ..
Omu, çok DA lvl Omu SAYIN… _._
C
POLİŞSİZ DE OLMAZ FATIH ALTAYLI
POLISLE DE OLMAZ

ı

“Politihcının doktora ihtiyacı yoktur.
Bir yeri kaşınsa, kendiliğinden ‘ürtiker’
(kurdeşen) teşhisi koyar…”
(ALBERT EıNsrEıN. 1938)

İstanbullu olsaydım. Zekeriya Temizele büyükkent oyumu verirdim.

23.2.1999 tarihli Hürriyet yazını okudum. aklım başıma geldi.

***k
Bülent Ecevit’in Zekeriya Temizel ‘i İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstermesi ilginç.

Bununla ilgili birkaç senaryo var.

I Ecevit, ANAP& kızdı. Güçlü bir aday
çıkardı.

Bu senaryo makul ama yeterli değil.

I Ecevit, Zekeriya Temizel ‘in fazla popüler olmasından, kamuoyu gözünde büyümesinden hoşnut değildi. Aday yaparak milletvekilliğinden ve merkezden uzaklaştırdı. seçilirse
parti mcse/derinden uzak duracak. Seçilemezse milletvekili de olamayacak.

I Iş dünyası Temizefden memnun değildi. Bu konudaki sıkıntılar Ecevit ‘e sık sık iletiliyordu. Ancak Temizel popülcrdi ve durduk
_Verde harcanamazdı. Bu şekilde taltif edilerek
harcandı. Iş dünyasının istediği oldu.

Bana sorarsanız bu üç senaryonun üçü de
geçerli

Ancak bütün bunların sonunda ortaya çıkan tek gerçek istanbul’un bu dönemde Fazilet ‘inuelinde kalacağı.

Uç merkez parti üç güçlü aday/a çıkınca,
Fazilet işi götürecek. _

Abdullah Gül’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hagrlı ßlsun.

İyi ki hatırlattın bazı isimleri… U

Turan Günes. Hasan Fehmi. Besim Ustünel…

insanlar değişmiyor galiba… Alternatif istemiyor. barındırmıyor.

lyi ki. lstanbullu değilim… Tufaya gelebilirdim…

Tempol586l1999 [Ü