Kasım sayımı, Mart seçimi…

Kasım sayımı,

dan kıl çeker gibi sıyrıldı işin
içinden… “Ben seçim sandığımı koyarım, gerisine karışmam…”

Olağanüstü hâl bölge valisi Unal
Erkan her zamanki gibi iyimserdi.
“Kimsenin şüphesi olmasın, sızıltısız
yapılacak seçimler… Ewelallah, her
sandığı koruyacak var…”

Bunlar söylendiğinde, Lice’deki
olaylar olmamış, Derince’deki ilkel
vahşet yaşanmamıştı. Yani, bir ay
önceydi.

Durum değişti mi?

Bana kalırsa, değişmedi. Yani,
bazı gamlı baykuşların (özellikle de
DYP kanadı) demeye getirdiklerinin
alGine, 27 Mart 1994 seçimleri yapılır.

Yüksek Seçim Kurulu tereyağın
***k

Söylesem mi, söylemesem mi,
bilemiyorum, ama, benim kaygım 7
Kasım 1993 seçmen sayımı…

Sabahın yedisinden akşamın yedisine kadar evdeyiz… Dert değil…
Bir gün de evde oturuveririz…

Son seçmen sayımında verilen
sözlere göre, seçmen kütüklerinin
yenilenmesi otomatiğe bağlanacak,
nüfus memurluklarından gelecek taze bilgiler bilgisayar kayıtlarına geçecek, kimse de eve kapanmayacaktı. Bilgisayarları çalıştıracak 7-8

Kurthon FISEK

Mart secimi…

mühendise 4 milyon lira maaştan
fazlası ödenmediği için, hükümetin
bu vaadi gerçekleşmedi. Varsın, olsun… Hiç mi seçim palavrası dinlemedik? ‘_

Benim derdim başka…

Çalan kapımı kime açtığımı nereden bileceğim?

***k

Gazete haberlerine göre, İstanbul
valisi Kozakçıoğlu, 32 ilçenin kaymakamlarını, emniyetçileri, jandarma komutanlarını toplamış, 7 Kasım’daki sokağa çıkma yasağının turistleri kapsamadığını, sokaklarda,
tarilı^ yerlerde gezebileceklerini söylemiş…

Eleştirmiyorum, karar doğrudur.
Turistleri havaalanında 12 saat süründürmenin anlamı yok…

Peki, ama, benim kapımı çalan
sayım memurunun “sayım memuru” olup olmadığını nereden bileceğlm?

içişleri bakanı Menteşe, bir zahmet, yeni kırmızı plakasıyla makam
tazminatının hakkını versin… Valilere, kaymakamlara ve muhtarlara
“kimlik tesbit” esaslarını tebliğ etsin… Onlar da bizlere eder.

Evimin kapısını bugünkü şartlarda kime açtığımdan emin olmak istiyorum…

â.

”SHP DE »BA

KAN DEĞİŞTİREÇEK…

_DEğsiM
ızuze _rzLAızı

ESD/OR…

cinılııuk
Ile lmlllßacall?

eclis başkanı Hüsamettin
MCind0ruk parti liderlerini ‘

toplantıya çağırdı. Çağrının
meclis başkanından gelmesi iyi…

Cindoruk ne diyecek?

Sıkıyönetim istemeyeceğini
duydum. “Milf mutabakat hüküme “‘ istemeyeceğini öğrendim.

Peki, ne diyecek.?

Aldığım istihbarata göre, partilere değil, DYP Kasım Kurultayı
delegelerine, hem kendi adına,
hem Çankaya hesabına seslenecek…

“Uzunyol yorgunları” (Çiller,.

Karayalçın, Yılmaz) katılır mı, katılmaz mı, bilmiyorum, ama, LiceDerince katliamının faillerini eski
içişleri bakanı 3.000 kilometre
uzaktan teşhis ve tesbit etmişti.

Haberiniz olsun… Cindoruk’un
çarşamba konuşması çok daha
ciddî..

Belki haberin vardır, Türkiye’nin doğusunda, güneydoğusunda ziyâdesiyle “önemli
ve vahim bazı şeyler” oluyor.

Yokluğundan bilistifade,
D0ğruyol’un şahinleriyle
ANAP’ın uyanıkları, “millî
mutabakat hükümeti” istiyor.

Bize küçükken öğrettilerdi.
Elmalarla armutlar to lanmaz, tek ortak pay aları
“sebze-meyve” olmalarıdır.

Almanya’da ne yaptığını
bilmiyorum, sormadım. Seyahatini yarım bırakıp Türkiye’ye dönebilir, “ana muhalefet partisi başkanı” olarak sivil
protokoldeki yerini alabilirdin.

1983’de “en sivil” görünen partinin rantını yiyorsun…
Yarı resmi mirası reddetmen
seni bugünlere getirdi. Almanya’daki seyahatini yarım bırakabilirdin.

“Efendiyle
kölenin
ilişkisi hiç

bir zaman

sabit ve kalıcı olamaz…”
(Raymond Aron, 1962)