Kararsız kasımlar” hükümeti

“KABAHSIZ KASlMlAH”

olur. Hükümetteki kararsızlık, beş
le çarpılmış olarak, bir koldan sivil,
öbür koldan siyasi bürokrasiye yansır…
Devlet felç olur.

Genellikle de, asayişsizliğin yayıldığı,
terörün salgınlaştığı zamanlarda görülür
bu manzara…

Kolayı vardır. “Milli beraberlik ve bütünlük”, “milli mutabakat hükümeti”,
“milli koalisyon” gibi anlamsız, içerilGiz
talepler atılır ortaya…
Bunları layan genellikle i idar partisidir. Kendi başına
almaya cesaret edemediği kararlara
‘_’_suç ortağı” arar.
Obürleri de zaten iktidar paydaşlığına
dünden teşne olduğu için, teklifin üstüne balıklama atlar.

Biz de seyrecleriz
gümbürtüyü…

*i*

Küıt meselesini PKK teröründen ayırdedemeyen mevcut hükümet (500 gün
vâdelinin devamı), askere güvence verdi.
“Yürüyün arslanlar, meseleye asken` çözüm getirin, arkanızdayız!” dedi. ş_

Askerler pek yemedi. Sık sık sözünü
ettiğim “Mustafa Muğlalı Sendromu” var
hepsinde… Tek parti döneminde de aynı
şey söylenmişti, Muğlalı Paşa yürüdü, doğudaki isyanları bastırdı, siyasi rüzgârlar

H ER hükümetin “kararsızlık günleri”

&Mb/l
ms

hangar› my: va*

.YAIA
l NE YAPACAK
yanı::.

Kurthan FISEK
HÜKÜMEIİ
yön değiştirdi, çok partili rejime geçildi,
yeni iktidar az kalsın Muğlalı’yı ipe çekecekti.

O numarayı askerler kolay kolay yemez…

Peki, ne yapmak gerek.?

Gelsin “milli mutabakat”… ÇilIer’in
tabiriyle, “PKK’ya karşı MGK”… Yani,
milli güvenlik komisyonu… Işığı görenin
geldiği, aklına eseni söylediği, hükümetin
eninde sonunda bildiğini okuduğu, meclis içinden oluşan bir
kurul._.. `

t**

Kasım kongresi
konusunda kararsız
(Kararsız Kasım) va
ziyetindeki DYP,
uyanık bir formülle,
meselenin üstüne

gitmeye karar verdi.
Ne o? Meclisin oluşturacağı bir millî komisyon meselede
– karar verecekmiş…
Cindoruk iyi söyledi: “Kuwetler ayrılığının olduğu bir yerde, yasama organı, yürütmenin yetkilerini gasp edemez, kullanamaz…”

Otuz dört yıl evel, “tahkikat komisyonu” adı altında, rahmetli Demokrat Parti
de, yargı yetkilerini yasama organına
vermişti. Hep söylüyorum…

Kendi yetkilerini kullanmaktan âciz insanlar, sorumluluğu sorumsuzlara pay ettiğinde, hep burnuma başka kokular gelir.

“bizi ANAHTAR
, , 152W& ,
ıı<ı kım' VEIZDILER. üz_ııı.'ıııı ıınınıısı AHMETLİNİN son günleriydi. R Kendisine bağlı, Mesut'a tarafsız milletvekillerini ANAP'tan kopardı, yeni _partiyi kurmaları için cebinden 100 bin dolar çıkma yaptı. Atla deve değil, ama, "para" sonunda... Rahmetli Ozal'ın terekesi mahkemede görüşülüyor. Ama, parti kurulmuş değil, 100 bin dolar yok... Bir rivâyet dolaşıyor Ankara kulislerinde... Paranın nerede olduğu sorulacakmış... En azından, Ankara'nın Gaziosmanpaşa semtinde satın alındığı söylenen villanın tapusu istenecekmiş... Benden duyması... ı A ıı nı ıı ıı NİKAH. BUGUN. SÜNNET ENGİNİN çocuğu zengine varır. ZPara parayı çektiği için, para fakire kaptırılmasın diye... Kayseri'nin gözde ailelerinden Hattat'lar, Bursa'nın (ve siyasi” hayatımızın) köklü ailelerinden Çağlar'lardan kız aldılar. Hemen arkasından, Bell helikopterlerinin Türkiye temsilcisi Tüten-Müren Gökeri biraderlerle helikopter fabrikası anlaşması yaptı Ahmet Hattat... Damadın amcasıdır kendisi... Aradan iki vakit geçti, rivâyet muhtelif, Gökeri kardeşler Bell'den aldıkları yıllık 500 bin dolar tutarındaki temsilcilikıparasını kaybettiler. Ozal ekonomisinin devamı... Altta kalanın canı çıkar, elini veren gövdesini kaptırır. ELEKTRİKLİ SANDALYE RIFAT SERDAROGLU Yıldırım Aktuna'nın "yeşil kart" projesini ilk duyduğumda "olmaz" demiştim... Sağlık bakanlığı bünyesinde "mega projeler" başlatıldığını öğrenince, Ajda Pekkan'ın üç palavralı plağını tekrar tekrar dinlemiştim. Aktuna'nın hükümet sözcüsü (nöbetçi geveze) tâyin edilip sağlık bakanlığına Rıfat Serdaroğlu'nun getirildiğini istihbar edince duraladım, tâyinleri beklemeye koyuldum. Sağlık bakanlığı üst yönetimindeki doktorların tamamı gitmiş, yerlerine emekli astsubaylar, ”hemşehri" imtiyazı taşıyan hızlandırılmış ortaokul terk berberler gelmiş... Herkes yadırgadı, ben yadırgamadım... Babam anlatırdı. "Genel cerrahi" en yeni tıp ihtisaslarından biridir. Yirminci yüzyılda girmeye başladı tıp fakültelerinin programlarına... Fransa'daki ilk "genel cerrahi profesörü" de, Napoly0n'un berberiydi. "Politikacının hayatının yarısı seçmeni, öbür yarısı birbirini aldatmakla geçer..." (Mark Twain, 1902)