Kamu Mallarının Özel Hayatı Olmaz, Sorumlulukları Olur

duman olan yerde…

KAıvıu MALLARININÖZEI. HAYATI
oLıvıAz. SORIIMLIILIIKLARI OLUR

yılının basın olayı

“Çillerden Yaza

Merhaba!” başlığıyla

_vayınlaııan tek parça mayolu fotoğraflardı.

26 Nisan 1993 pazartesi tarihli gazetenin birinci sayfası
önümde duıuvor.

“Minder ‘e Havluyu Serdi”
başlığıyla giren ilk karenin resimaltı şöyleydi: “Antalya’daki
lüks ıillasında. boş yüzme havuzuna inen Çiller, yardımcılarının
getirdiği havluyla nıinderi _vere
serdi. Bunların üzerine uzanan
Çiller, vücûdunu Akdeniz’in yakıcı güneşine teslim etti, uzun
süre öyle kaldı…”

Hürriyet’in ilk sayfasındaki
“Havuzbaşı Sohbeti” başlıklı fotoğrafın resimaltı da aynı mealdeydi: “Devlet bakanı Çiller hamzda güneşlenmeden önce, sim
işlemeli tek parça siyah mayosuyla bağdaş kurup, komşuları
olduğu sanılan iki giyinik genç
kızla sohbet etti…”

Gazetecilik budur!

‘Antalya-hhamızın genç muhabiri Hüseyin Demir`i telefonla
arayıp “kıdemli meslek ağabeyi”
sıfatıyla tebrik etmiş, teşekkür
etmiştim. Kamuya mâlolmuş kişilerin özel hayatı olmaz…

Ben demiyorum, hem basın
ahlakını, hem basın hürriyetine
tecavüzleri Avrupa -Topluluğu
(AT) adına denetleyen Strasbourg’daki Avrupa Insan Hakları
Divanrnın yargıçları ağız birliğiyle söylüyor. ‘

e c < Hüseyin Demir'in üstüne yağan şimşeklerin büyükçe bölümü benim de tepeme düştü. "Sizin yaptığınız ayıptır, maçoluktur. kadıncağızı küçük düşürmeye çalışıyorsunuzl" gibisinden suçlamalara aynı cevabı verdim. "Türkiye'nin bazı bölgelerinde Vücüt kıvrımlarına yapışıp alttaki kısımları kabak gibi gösteren basma entarilerle denize girilebilir, ama. tek parçalı mazbut bir mayoyla güneşlenmek ne zamandan beri ayıp oldu. Kaldı ki, mayolu bir başbakan fotoğrafı dünyanın her yerinde haberdir. O resmi çektiği için değil, çekmeseydi kovulurdu Hüseyin Demir..." O O O Hep diyorum, kamuya mâlol TEMPOlOO muş kişilerin özel hayatı olmaz... Hafta sonundaki genç arkadaşlarınıızdan Ozer Ahıska yakaladıydı haberi... Başlık çarpıcıydı: "Yerli Walesanın Olaylı KaçamağıLl-laberi okuyalım... "Maden-Iş Sendikası başkanıyken Zonguldaklı kömür işçileriyle Ankara'ya doğru _vürüyiışe geçen ve kamuoyunda "Yerli Walesa" olarak ün yapan Şemsi Denizer, önceki akşam yaptığı bir aşk kaçamağını yüzüne gözüne bulaştırdı. Bir grup erkek arkadaşı. korumaları ve fotomodelmanken Filiz Aker'le Caddebostan Uaksimdeki galaya giden Şemsi Denizer burada objektifle ELELE dergimiz tastamam üç haftadır ana himayesinde Anıeıikada tahsil eden .Iert Çiller'i arıyor. Para var. babadan denen yakışıklılık. aııadan naklen tebessüm var, hava binbeşyüz. boybos yerinde... Türkçe meramını Ingilizce anlatmayı Ozalla Demirel'den öğrenenler için söyleyelim, "eligible bachelor"... Yani. gözde bekar, çikolata gibi çocuk... ELELEdeki arkadaşlar ulaşamadılar kendisine... Annesi "sokağa çıkma yasağı" koyrııuş... Yeniköyıdeki villa-yalı karışımına hapsolmuş... Annesini koruyanIardan daha fazlası Mert'i re yakalandı. Flaşların patlama- koruyor. sından sonra Deni- ç Niyesini me2er`in yanındaki- “ş rak ettim, lerden biri- okuldan-izinli nin be- geldiği günlinden ta- lerde çıkan bancasını . _ ._ Hürriyet çeker gibi gazetesiyapması, nin 6 "Filmleri ba- Ocak 1992 na getirin" diye bağırması ortalığı karış tırdı. Klasik fotoğrafçı nu marasıyla eli ne çekilmemiş boş kasetin tutuşturulma sından sonra ilgili sinirli şahıs sakinleşti, programı sonuna kadar izleyen Denizer daha sonra Filiz Akerle Aleme gitti..." Anılan Şemsi Denizer. Zonguldaktaıı Ankara'ya yürumeniıı zor ve yorucu olduğuna _van yolda karar veren. _yürüyüşü kesip Jaguarla evine dönen Türk-Iş ` genel sekreteridir. Yarım milyon işçi adına toplu sözleşmeyi bağlayacak birkaç kişiden biridir. kamuya malolmuş bir nıaldır. Onların da özel hayatı olmaz... İ C İ "Kamu malı" dedim de. aklıma geldi. Rahmetli Ozalın dikili ağaçsız çocuklan, rahmetli Gürsel'in komisyoncu oğlu vaktiyle mesele olmuştu. Tansu Çiller'in yakın akrabaları ne yapar? tarihli sayısında işin sırrını, kerametini keşfettim. o e cEtilerde sasyetenin de vam ettiği gece kulübü Club 29'da, ekonomiden sorumlu devlet bakanı Tansu Çiller'in büyük oğlu Mert Çillerle işadamı Ali Şen 'in küçük oğlu Metin Şen, kulübün altını üstüııe getirerek kıyasıya döıüştüler. Olay, Metin Senin. Mert Çillerin kız arkadaşı Oya Hekimciye, "Merhaba" diyerek yanaklarından öpmesinden sonra çıktı. ,flmeıikadaki New Hampshire Liniversitesinde okuyan ve yılbaşı tatili için Istanbul'a gelen 21 _vaşındaki Mert Çiller ile babasıııın Greenair-ALAŞair !Metin Adnan Şen› şirketlerinde çalışan 22 yaşındaki Metin Şen. önceki akşam, ayrı gruplar halinde, arkadaşlaıryla Club 29'a geldiler. Yanında kız arkadaşı müteahhit Meftun Hekimci'nin kızı Oyanın da bulunduğu arkadaş grubuyla saat 01.00 sıralarında, gece kulübüne gelen Mert Çillerin "çakırkeyl" durunıda olduğu dikkati çekti. .arkadaşlarıyla lokaliıı alt salonuna alınan Mert. "Bakan oglu" nıııaıııelesı gördü. Kız arkadaşı Oya ile hayli saıniıııi görünen Mert Çiller. arkadaş grııbuyla gülüp eğlenirkeıi. _van nıasalarııı birinde .lletin Senin de kızkardeşi Suzaıı ve arkadaşlarıyla oturdıığıı görüldü. Bu arada Metin Şen. bir ara _verindeıı kalktı. eski llörtü oldugu öğrenilen Oyaya "İllerhabzı" dedi ve dostça sarılıp öpüştü. Bunun ` üzerine Mert Ç illerin bir aııda si nirlenerek, "Sen benim _yanımdaki kızı nasıl öpersin ?" diye tepki gösterdiği 'görüldü Ortalık bir anda karışarak yumruklar konuştu. bu arada Sandalyeler. kadehler. bıçak ve çatallar havada uçuşmaya başladı. 20 dakika süren kavga. kulüp ,yöneticilerinin müdahalesiyle bastırılabildi. Bazı gençler yara bere içinde kalırken, bir kaçının da alnı yanldı. Clup 29 yöneticilerinin, olayı polise intikal ettimıemek için yoğun çaba harcadıkları görüldü. Ancak kavganın yatıştırılnıasından sonra dışarı çıkan gruplar. bu kez gece kulübünün önünde yeniden birbirlerine girdiler. Yumruk ve tekmelerle on dakika kadar dövüşen tarafların, bu kez çevreden geçenlerden tarafindan ayrıldığı ve evlerine göndeıildigvi görüldü. Çiller ve Şen ailelerinin küçük erkek çocuklarının, "Kıskançlık"y1'izünden birbiıiııe ,girdikleri 24 yaşındaki Ova Hekinıci. babasının ortak olduğu bir turizm şirketinde sekreter olarak çalışıyor. Oyaiıııı babası Meftun Hekinıci. Bodrum'da ıillalaryapıyvor. Anne Nur Hekinıci ise. DYP İstanbul Kadın Kollarında. seçimler nedeniyle Tansu Çillerle sık sık politik çalışıııalara katılıyor. O C C Emin Çölaşan yazdı. "l-lanedan" kokuları çıkıyor, Ben onun yalancısıyim, ama. bildiğim bir şey daha var. Hamama peştenıalsız girilmez, girilse bile dans edilmez... Laf aramızda, akrabalar da sokulmaz... Onların peştemalsızları, en tehlikede olanlarıdır. SÜLEYMAN DEMİREL Flurkıyenın en onemli sorunu *SSıD-Cı!" sozlennı 28 sene sonra unuttuğu ıcırıl.. _ 0 TANSU ÇİLLER ıTurk:ye'nın en onemlı sorununun ıssıztk oldugunu b *rrecen .ktısadireicrmlara soyuncuçu ıcın) _ _A o MEHMET MOĞULTAY ıKoalısyon ortağına sırıîrleneceğın varis mr :e-egeieme hoîzotetııgııcını v v İMREN AYKUT ıMengendeki ascılar testıvalıne katılarak. tonburlugunun seoeoının. SSK Vakfı degıl pısboğazlık olduçnuısbatladıgııcınl .. ..YEDİ BEDRElTlN DALAN iButun yolsuzluk davâlarından beraat etmesıre rağrren. 2 mılyar Iıralık tazmınata nasıl mahkûm oıduğu-ıuacklayamadığılcınl .. 0 BAYRAM MERAL 'Uçak-araba sevdalısı yolcaslarına hakğm olra:an'”nancrıciolabileceğınızannettigııcırıl. , , 0 ŞEMSİ DENİZER (Ayransız sendıkasının toplantılarına jaguar sxıınca gıtrneye devam edıp tam bır yuzsuzluk şaheserı serg-Iedığ› ıcın). . . .. . .......... ..o MESUT YILMAZ lMemnun olabıleceği tek hukumeti, SHP-DYP koalısyonunda bulduğu ıcın) ....................................................... .. 0 SHP GENEL MERKEZİ [Iktidarsızlığının bedelını. gecikmıs maasının ne zaman ödeneceğıni soran bır hanım sekretere doverek odetecek kadar "erkekleştıği" ıçın). ............................... ..O SİLAHLI VERGİ POLİSİ (Holdinglerın kendı özel korumaları taralından bınalara sokulmayacağı İçin) ..................................... ..O rizııýçîîfıî' El İİ __` ""'"_` 1-..., ilâ-iyi... l l (haftalık Anagram Anallziniz l lTÜRKİŞŞEMSİDlŞNİZEB ~ :SEMIZŞIRKETUŞENDI 1 îŞEMSİDENİZER _ S ş ŞEN,DERIN,SEMIZ l İ ("N"J0ker) ı ŞEMŞİ DENİZER l SEMlREN IŞZADE . ,, l ('71 "Jake/İ TÜSİAD 3 TU! AIDS! l ANAP: ENFLASYONUN ANASİ TANSU! SANA NE ULAN? FASON ANAP UTANSIN! i "A " Joker) ' İSKİ ("C/"J0ker. harf/eri sıraya siz dizin) ğ RAHŞANBÜLENTECEVİT *I a AH! NE şeaaısni TEcAvÜzdn . i: ("EZ" Joker) r" E AJDA PEKKAN ç 1 KAKNEM PANDA ı, ("MN"J0ker) | BENİ TÜRK DOKTORLARINA ' ' EMANET EDINlZ , _ AHMETKNENANEVRENMUSTAFAKAMILZORH (“YEDI NUMARA " her zamanki gibi joker) AHMET KENAN EVREN NEKAHAT NEFIENDE VAR? ('DAR" Joker) Ö: S ı KURTHAN FİŞEK üzAı.'ıN MEZABI üznıxıııı ımsısıi Rahmetli Özalİın mezarı dergâha dön dü. Hahambaşından tutun, Ortodoks pa pazına kadar herkes ziyaret ediyor, çiçek bırakıyor, saygı gösteriyor. Ama, bana kalırsa. minik bir sakat var bu işteğ.. Türkiye unuttu. Türkiye'nin hafızasının . nisyanla mâlül olduğunu bilmeyen Erzurumlu bir firma, ilk günlerde kabristanın dolupntaşmasına bakıp, "Kalbimizdesin Sevgili Ozal" diyen bir kaseti piyasaya sürdü. Erzurum-hhamızın haberine göre, ıvıüLLEııiN cüııîg KuışiNiN _ PASAPOBTII ııAııııııN DILEKGESI Sarıyerin Alman kalecisi Müller pipisini kestirdi, hem vatandaş, hem Müslüman oldu. Kubilay'ın "vatandaş" statüsünden yararlanarak top oynayabilmesi için, bakanlar kurulu üyeleri, yıllık izinlerinden geri çağrıldı. Peki, Kadir Yaşar ne yaptı? Adana-hhamızın haberine göre, sekiz yıl önce aldığı televizyon bozuk çıkınca, üretici firmaya başvurmuştu Yaşar... Tüketici firmadan çıt çıkmayınca mahkemeye gitmişti. Tüketici firma hakkında açtığı tazminat dâvâsını kaybetti Yaşar... Onun da canına tak etmiş olacak ki, Adana Valiliğine gitti, "Vatandaşlıktan çıkanlmak istiyorum" dilekçesini verdi. Herkesin T.C. vatandaşı olabilmek için pipisini bile kestirmeye razı olduğu bir ortam da, Yaşarin dilekçesine anlam veremedi yetkililer... Dilekçeyi işleme koymadılar. "Yeter artık!" diye isyan etmiş Yaşar, "Dilekçemi işleme koyun! Ya koyun, ya televizyonumu değiştiıin..." . Dua edin, "tüketici köşesi" değil burası... Yoksa, defolu firmanın ismini de yazardım... âşıkların sazlı-sözlü methiyeleriyle Özal'ın konuşmalarından bölümleri içeren ka.j setten bin tanesi piyasaya sürüldü İ) (hediyesi 15 bin lira),_satış olmayınca iadeler başladı. 'g __ Imâlatçı kasetçi sızlanmış... _ l "Hem kâr edecektik, hem de Ozala olan sevgi ve saygımızı gösterecektik... Umutluyduk, umutlarımız boşa çıktı..." Nostalji her zaman para etmiyor, nostaljik takılanlara (ve takılmak isteyenlere) duyurulur. MEMLEKETİMDEN İO E00 MANZABALABI o TPAO'dan emekli olanlar alışkanlık edindi, Yalova`ya yerleşiyor hepsi... Şimdiden 500 Batmanlı seçmen girdi Yal0va'ya... Yaklaşan belediye seçimlerinde de, başkan adayı onlardan... Uzak ara kazanır. Yal0va'nın kaynıakamı düşünsün... o Yeniden Doğuş Partisi genel başkanı Hasan Celal Güzel Gaziantep'lidir. İstiklâl Marşı'nın sözlerinin güzel olduğunu, ama, müzikle uyum sağlamadığını söylemek için Gaziantepten Ankara'ya,' oradan Bursa'ya gitti. Gazetemiz baskıya girerken bestegüfte uyumunun nasıl 'sağlanacağı konusu, partinin yetkili organlarında hararetli tartışmalara konu oluyordu. ıEcAvüzüN cısznsı AĞIR .AntaLva-hhamızın haberini Hürriyette okuduğumda gülmüştüm. Böyle haberler geldiğinde, önce başlığı dü ' 'şünülür, arkasından "alternatif başlık" üreti lir. Alternatif başlık benim daha çok hoşuma gitmişti: "Acıların Tavuğu..." Gelin. haberi okuyarak hafızamızı tazele_velinı... "Antalya'nın Muratpaşa mahallesinde meydana gelen olayda, içki arkadaşı 43 yaşındaki Ibrahim Alkani' kümesindeki tavuğuna tecavüz ederken yakalayan Hasan Ank, komşusunu kolundan, bacağından ve karnından yaraladı. Arık, çıkarıldığı mahkemede, "Tank, ğumun namusunu temizledim" dedi, bıçakla adam yaralama suçundan tutuklandı..." Peki, tavuğa ne oldu? Öldü, defnedildi. Daha daha peki, zoofilik sapığa ne oldu? Antalya-hhainız haberin gerisini getirdi. "Halen Antalya devlet hastanesinde tedavisi süren evli ve iki çocuk babası Ibrahim Alkan hakkıııda, Türk Ceza Kanunu'nun 577'nci maddesi uyarınca, "hayvana kötü muamele" suçundan dâvâ açıldı. Ilgili madde uyarınca, hayvanlara kötü muamele eden, döven, yaralayan veya haddinden fazla yoranlar hakkında çeşitli para cezala foto-şaka foto duman olan içerde... :çim-pm Fiş-EKİ N x N O _, . o . Ğ N .I m. i* TEIWOIOZ ~ l -;...`.`Ş." . l ŞU ÇİFTE KUMRULARIN HALİNE BAK! ZORUMA GİDİYOR! ÇEKMİŞLER ÜNLERİNE, HAMUDUYLA GÖTURÜYORLAR... 1.1245. KS.” . TELAŞLANMA HÜSAMTİĞİM, EHDAUİ İYİ BİLİHİM, ONA GÜVEN. GEHİSİNİ MERAK ETME SEN! TANSU HANIM BİRAZ UTANGAÇTIR, BURADAN BUYURMAZ MISINIZ EFEEEMM? ı›. . i .,. ..u , (731551 AileninrKülreıtiği Adam) Rahmetli Adnan Menderes üniversite hocalarını sevmezdi. "Kara cübbeliler" demişti onlar için... Cübbeleri gibi, ruhlarının da kara olduğunu söylemeye getiriyordu. Rahmetli Cemal Gürselin üniversite hocalarıyla fazla problemi yoktu, anayasayı bile onlara yaptırdı. Allah uzun ömür versin, Kenan Evren ne lise hocalarını severdi, ne üniversite hocalarını... "Iki kere iki kaç eder?" sorusuna Balıkesir lisesindeyken yanlış cevap verdiği için, aritmetik hocasının marifetiyle, tasdikname (belge) almıştı. Gel zaman, git zaman, hızlandırılmış okumanın kompleksiyle, "Bunlar çay fıncanının ucundan tutmak için bile para isterler!" dedi, hemen arkasından kendi maaşını garson maaşıyla mukayese edip aklının fikrinin parada olduğunu gösterdi. H Diyelim, genç bir insanım... Universiteye hazırlanıyorum... Daha doğrusu, hazırlanmışım, bitmiş, sınavına girmişim, sonuçlarını bekliyorum... Yalnız ben beklemiyorum, anam, babam, abim, bacım, sarıkızım bekliyor. Ama, içimde bir sıkıntı var. Devlet büyüklerimizin ikircikli duygular besledikleri "üniversite hocası" nasıl "bi-` ...7 v, Oğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi başkanı Prof. Dr. Atilla Ozmen, YOK sonrası üniversitelerin ne halde olduğunun çarpıcı bir örneğini verdi. Kendisine bağlı matbaayı bir zahmet denetlemediği için, tam 48 saat, 731.551 genç öğrenci (ve aileleri), üniversiteyi kazanıp kazanamadıklarımn sıkıntısıyla, bir öldüler, bin dirildiler. Yılda iki tane sınav yaptırıyorsun... Bilgisayar teknolojisinin âlâsı emrinde... Bu saçma-sapan gecikmenin hiçbir izahı yok... Bu ayıp da YOK'ü içine sindiren üniversiteye yeter! i; a!' . ~. değil,- ıhtıyzirlığın işaretidiruş” Uçaiiéttçıtatıkıııfıssı) daha iyi çalışır. Bizimkilerin devriye çıkacaklan zergâhı bellemişler, 40 kişilik özel timleriyle konuşlanacak yer aranıışlar... Şırnak'ın mücavir alanındaki köylerden biri... Ama, pusuya müsait olan, hâkim yerden gören dağlık bölge değil... Ova... Çevredeki tek köye girip korucuları enterne etmişler, topraktan yapma, harabe bir köy evinin damına cümbürcemaat doluşmuşlar... Boktan yapılmış teknenin yelkeni osurukla dolar... Harabe evin büsbütün harabe damı göçmüş, 39 kişi ölmüş, sağ kalan PKK'lı dönüp tekmil vermiş... . "Wazife tamamdir gomitanim... Ama, az galmıştir, sakatlık çıkıyrdi..." E. dLIITİaIİ Clan yerde... mmTHAN FİŞEK" ucuu Kgsuııı qcuu 12 EYLIIIJE DOGRU .CHP'nin kuru/ray lanndan birisi daha toplanacak... Tam bir "zamanlama şalıeseri " olarak, 12 Eylül'de... SHP'rıı'rı bu tarihi uygun bulan kurma ylannın akıl/anna (vc siyasi' basirellenne) bereket, "SHP 12 Eylül'ün de varmıdır" diyenlerin eline. diline ınalzeme verdiler. Epey CHP kuru/ta yi izledim. HPhinki/ere (Halkçr Pani) hiç gitmedim. SHP 'rıirıkilere zaman zaman takıldım. Al birini, vur ötekine... Hepsi birbirini tekrar/adı. Şimdiki farklı olur mu? Olmaz.' Leopar benek/lerini, sadak oklarıııı dökmez.. SORU l. "Ortanın Solu" sloganı atılmıştı. Orgüt gırtlak gırtlağa. kanlı bıçaklıydı. Inönü genel sekreter adaylığına Kemal Satır& gösterdi. Bülent Ecenti kim destekledi? a. Nihat Erim b. Kasım Gülek c. Turhan F eyzioğlu ' d. İsmail Rüşdü Aksal SORU 2. Zaman tünelinde ileri atlayalım... Ankara'da sıkıyönetimin, sokağa çıkma yasağının olduğu ` bir tarihte, 5 Mayıs 1972'de, CHP'nin. Beşinci Olağanüstü Kurultayı toplandı. Inönü sinirliydi. Ne dedi? ' a. Haydi canım sen de.' b. Sizi ben bile kurtaranıam.' c. Parti içinde ciddi bir ihtilaf vardır.' d. Noolmuş noolm uş? SORU 3. Biraz daha ilerleyelim... 1976 yılında yapılan müteaddit olağanüstü kurultaylarından birinde Ecevit sinirlendi bu sefer... Ne dedi? a. Ortanın solundayız ' b. İktidardayız c. Demokratik sol uz d. CHP'de neyin kavgasının yapıldığını herkes merak ediyor, ama, kimse anlamıyor. SORU 4. 12 Eylül öncesi CHP'nin favori şarkısı. Modern Folk Uçlüsüııündü. "Takalar geliyor, allı yeşilli..." Güftesi kimindi? a. Bülent Eceıit b. İhsan Sabri Çağlayaııgil c. Kayahan d. Vajda Pekkan › SORU 5. Zanıan tünelinde geri vites yapalım... Demokrat Parti'yi iyice örselenıişti Ismet Inönü... 2 Mayıs 1959'da ne dedi? a. İktidara geliyoruz, telaş içindedirler.' b. Sizi ben bile kurtaramam.' c. Nassınız. eyi misiniz? d. Bizi durduramazsınız.' SORU 6. Atatürk de, Dolmabahçe sırtlarından Boğaz'ı seyrederken, bir şeyler söylemişti. Ne? a. Geldik/eri gibi giderler TEMPO b. Berıi Türk doktoflarına emanet ediniz c. Ben sporcunun zeki, çalışkan, çeıik ve ah laklısını severim d. Bu serpuştur efendiler SORU 7. CHP'nin 30 Haziran 1972'deki yirmi birinci ku` rultayında, delegeler den Ali Sohtorik sinirlendi, kürsüye fırlayıp kükredi: "Bu parti, Atatürk ve Inönü'nün kurduğu parti olmaktan çıkmıştır. Burada bulunmaktan hicap duyuyorum, istifa ediyorum..." Rahmetli kimdi? ı a. Erdal_İnönü 'nün ka yınpederı' b. Sevinç İnönü'nün babası ı c. .Uğur lliengenecioğlu 'nun kayın pedeıi d. Ismet İnönü'nün dünürü e. Hepsi SORU 8. CHP'nin tarihinde "tarihî tâvizler" vermek hep olagelmiştir. 1979 kurultayında sinirlenen biri kürsüye fırladı, "CHP'yi yıpratarak, batırarak ekonomiyi kurtaramazsınız!" dedi. Kim? a. Şükrü Saracoğlu c. Tansu Çiller b. Rüşdü Saracoğlu d. Süleyman Genç SORU 9. CHP'nin "CHP" olarak son kurultayı (sekizinci olağanüstü), kuruluş kurultayından (Sivas) 60 yıl sonra toplandı. Rahmetli Turan Güneş ne dedi? a. Altı okumuzdan hiç birini kaptırmayız b. Çalsın sazlar, oynasın sosyal demokratlar c. Parti yönetimi tek adama bırakılamaz d. Benim burada ne işim var SORU 10. CHP'nin kapatılma gerekçesi vardı: "Devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamadı..." Bu ilginç yorumu kim yaptı? a. Kenan Eıren b. Nurettin Ersin c. Tahsin Şahinkaya d. Nejat Tümer e. Sedat Celasun fî Beşi birden CEVAPLAR 1) a, 2› c, 3) d, 4)a, 5) a, 6) a, 7)e, 8ld, 9) c, 10) t". F Iİ$..|'7:I'.'*.T;| ızııuun aüKNm nısııs OLSUN... Ergun Göknel bilmemkaç yıllık eşini boşadı, eşek yüküyle para ödedi, ama, Ingiliz atalarının özdeyişini unuttu: "Hell hath no fury like a woman scomed!" ş Yani, "Itilip kakılmış, terkedilmiş kadımn gazabı kadar cehennem azabı olmaz..." Doğru, yerden göğe kadar haklı... Eskişehir Maide Bolel Huzurevfnde kalan 66 yaşındaki Fatma Uzun'dan ders alabilirdi. Beşinci evliliğini yaptı Fatma Nine... Kendinden dört yaş büyük, aynı huzurevi sâkini Osman Akgünle... Nikâh kıyıldıktan sonra Fatma Nine konuştu: ' "Ilk evliliğim 22 yıl sürdü. Eşim alko- _ıı lik olduğu ;ğ-ı" için boşa- . ' dım... Daha sonra üç kocam oldu, ama, hiç biriyle anlaşamadım... Son olarak, altı ay evvel huzurevine gelen Osman Bey'e gönlü- ' mü kaptırdım... Vallaaa bana da koca dayanmıyor... Torunlarıma iyi dede olur inşallah..." Eskişehir-hhamızın haberine göre, işçi emeklisi, yedi çocuk babası Osman Akgün, üçüncü evliliğini yapmış ol- ~ maktan çok mutluydu. "Iki eşim de öldü..." dedi, devam et- ' ti: "Huzurevine geldiğim ilk günden itibaren Fatma hanıma ilgi duymaya başlamıştım. Bu ilgi kısa sürede aşka dönüştü, evlenmeye karar verdik..." Nikâh şahidi, huzurevinin müdürü Hasan Basri Canbaz, o hem mutlu, hem sıkıntılıydı. Mutluydu, sorumluluk bölgesinde ilkdefa evlilik oluyordu. Mutsuzdu, çünkü, damatla gelinin ayrı odalarını birleştirmek, iki yatağı tekleştirmek için bütçesinde ödenek yoktu. Dert değil hiç biri... Çâresi bulunur. Ergun Göknel düşünsun...