Jirinovski’yi nasıl bilirsiniz?
CUMA
aüııııı iııîıvıas
*KURTHAN rişıKt
Hay aksi şeytan! Yakın zamanlardan değil, ama, bir yerlerden hatıryorum bu ismi…
Neyse, birazdan aklıma gelir.
*t*
Pazartesi akşamı CNN haberlerini
dinlemeye koyuldum. Misafir yorumculardan biri,
Rusya’nın sandıklarından çıkan
sürpriz sonucu
yoıumluyordu.
“Siz Jirinovski’nin faşist olduğuna bakmayın…” dedi, “ll
inç bir faşisttir
Gülmeyi bilir, ince bir
mizahi vardır,
es rl kabiliyeti
ge işmi tir. Ne
Hitler’ e vardı
bu özellikler, ne Mussolinfde…”
Yok, oradan değil… krokodil dergi
sinden hatırlamıyorum Jirin0vski’yi…
*i*
Ertesi gün gazeteleri okuyorum.
Koskoca seçim kampanyası boyunca
ilginç şeyler istemiş Jirinovski… Bizim
gazeteler adamı cidd* ye almadığı için
haberimiz yokmuş…
Jirinovski… Jirinovski… Vladimir…
Ortodoks Kilisesi’nin. çanları
Türk kıyılarında çalacaktır.
Türk kültürü diye bir şey yoktur… Kı–‘
Iıçtan geçirerek kültür oluşturulmaz.
Bütün Türk milletleri birleşse bize zarar vermez.
m..
.ıiııısıırııı nasıl bilirsiniz?
Rus askerleri yakın gelecekte
postallarını Hint Okyanusu’nun
sıcak sularında yıkayacak, devamlı
yazlık üniforma giyecektir. ‘
Rus televizyonunda sâdece sarı
saçlı, mavi gözlü spikerler çalışacak, öbürleri kovulacaktır.
Bekâr kadınla
ra söz veriyorum, hepsini bir yıl
içinde evlendireceğim…
Rus halkını etnik azınlıklara
karşı koruyacağım…
Yahudi’ler en kısa
zamanda IsraiI’e,
Müslümanlar da
Mekke’ye postalanacak… `
Yok, buradan da
tanımıyorum Jirin0vski’yi… Kars-Ardahan’ı isteseydi belki yabancı gelmezdi.
*t*
Buldum, buldum! Jirin0vski’yi hatırIadım.
i2 Mart döneminde, Aliağa rafinerisi
projesine gelen Sovyet heyetinde mütercimdi. Bizim mühendislerden birine jest
olarak Lenin rozeti vermiş, “sayın muhbir vatandaş-mühendis” siyasi polise ihbar etmiş, lirinovski de bizim müteferrikalardan birinde bir hafta yattıktan sonra
Türkiye’den sınır dışı edilmişti.
Havamızdan mıdır, suyumuzdan mıdır, dokunuyor bazılarına… 4
lı
ııı
‘l lll-_ılll V;
_ BABAM
Dıöeıziuı ve AHMET N
samsun
Gıaçêıınıazsıu
PTrnIn arızası
FITve arızam
‘ sviçre’de yıllar yılı yaşıyorsunuz…
Annenize, babanıza, bacınıza hediye yolluyorsunuz… Etek, ceket,
yelek, gömlek… Aile adına anne arıyor. “Teşekkür ederim evlâdım… 450
bin lira gümrük ödedik, 80 bin lira
taksi parası cabası, ama, hediyelerinin gümrüğe geldi ini haber vermedikleri için öbür yı ına yetişti. Bizi
unuttuğunu sanmıştık…”
Mektup devam ediyor.
“feyzenin kocasına da aynı şeyleri yollamışın… Fazlası bir eşofman…
Qün yollanıışın, ertesi sabah almış…
Ustelık, elden teslim, gümrük isteyen
olmamı Teyzeni, enişteni devlet
daha ç seviyor galiba…”
Devletin özünde “istikrar” yatar.
Yukarıda anlattıklarım nasıl istikrarsa?
İlginç bir rektörlük anlayışın var. Siyasî rüzgarlar ne zaman tersine dönse,
hemen “etkili ve yetkili” birine fahıf
doktorluk pâyesi verdin. Ne zaman etkili ve yetkili birinin (danıştaycılar dahil)
yakını hastalansa, hemen o kişiye telefon ettin: “Rica ederim efendim, vazifemiz, getirin, başımızın üstüne taç ya Iım…” Ne zaman rektörlük seçimi ol;
“tıkanık” denen doçentlik-profesörlük
kadrolarının açılması ve “münasip” kişilerce doldurulmasını sağladın.
Ama, okuldan atılmayı yüz kere
hak etmiş bir öğrencinin (Orgeneral
Güreş’in mahdûmu) “cebren ve hülleyle” mezun edilmesini ilk defa sende gördüm.
ığıllah bu üniversiteyi ıslah etsin!
Ahı gitmiş, vâhı kalmış üniversite
‘lerimizde “lıüdâ-i ıabit” rektörlerimiz
iki kereden fazla seçilse kaç yazar, seçilmese kaç yazar?