Hey gidi Kurthan Hoca
Emin Çölaşan / Sözcü
Hey gidi Kurthan Hoca
Dün yitirdiğimiz Kurthan Fişek benim
çocukluktan beri arkadaşım, sevgili dostumdu. “Ulan Kurt” diye hitap ettiğim Kurthan
ilginç ve renkli bir adamdı.
Arkadaşlığımız taaa ilkokul çağlarında
mahalle arkadaşlığı ile başlamış ve sürüp
gitmişti.
Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde, üniversiteyi ODTÜ İdari İlimler Fakültesi’nde beraber okuduk. Kurthan 1960 yılı giriş
sınavında ODTÜ Kimya Mühendisliği’ni
kazanmıştı. Orada bir yıl okudu ve kovuldu! Ben olsam ben de kovulurdum! Ertesi yıl sınava yeniden girdi ve bu kez İdari İlimler’i kazanıp bizden bir yıl sonra bitirdi.
Oysa herkes onu Siyasal mezunu zanneder.
Kurt’un ODTÜ’de mühendislik okuması tam bir filme dönüşmüştü. O yıl ñhenüz siyasette
olmayan- Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Erdal İnönü
hocası olmuş ve hepsinden çakmıştı.
Kurt dökülüyor, kafası matematik ve
mühendislik derslerine basmıyor! Hocaları tek tek gezip geçer not istiyor. Fizik hocası Erdal İnönü ona sınav kağıtlarını gösteriyor:
“Oğlum, aldığın bu notları birbirine bölsem sıfır, birbirinden çıkarsam sıfır, toplasam sıfır, çarpsam yine sıfır! Ben sana nasıl geçer not vereyim!”
* * *
İddialı söylüyorum, Kurthan Fişek sosyal
bilimlerde Türkiye’ye gelmiş geçmiş en büyük beyinlerden biriydi. Gazetecilikte muhteşem bir yaratıcı zekası vardı. Bir yanda Siyasal’da
asistan, doçent ve profesör olmuştu ve
öğrenci yetiştiriyordu, öbür yanda ise
gazetecilik yapıyordu.
Onunla yaşantımızın en güzel günlerini
Hürriyet’te geçirdik. Ankara’da aynı çatı
altında o bir köşe yazarı, ben bir köşe yazarı… Ve yaptığımız gırgırlar, takılmalar, onu
işletmelerim, bütün arkadaşlarımız tarafından “Takdirle (!)” izleniyor. Kurt saat gibi işliyor ya da hep birlikte muhabbet ediyoruz ve
gülmekten kırılıyoruz!
Hep dost, sevecen, her türlü şakayı kaldıran, tertemiz, pırıl pırıl bir insan.
Bol küfürlü konuşmaları etrafa neşe saçıyor. Küfretmek herhalde onun kadar kimsenin
ağzına yakışmamıştır.
Onunla yaşadığımız keyifli anların bir
bölümünü kitaplarımda anlattım.
Kurt’un hiç beğenmediğim bir tek şeyi vardı.
Alkol!
Votka içmeye sabahın erken saatlerinde
başlar ve gün boyunca içerdi ama onu hiç
sarhoş görmedik. Önünden hiç eksilmeyen büyük bir kahve fincanı ve o fincanda kahve ya da gazoz… Ama kahvenin de, gazozun da içinde gizlenen asıl malzeme votka!
Alkolün zararını görmeye başlamıştı.
Dün sabah ölüm haberini alınca şaşırdım, afalladım, gözlerim doldu. Benim en az 60
yıllık dostum, arkadaşımdı. Birlikte nice olaylar yaşamış, ne muhabbetler etmiş, ne çok gülüp eğlenmiştik. Ne de güzel işletirdim onu!
O davudi sesi hep kulaklarımda kalacak:
“Eminim, Eminim…”
Hey gidi Kurthan Fişek, ömrün boyunca hiç kimseye kötülük yapmadın, arkanda hep sevgiler bırakıp gittin.
Allah Neyran’a sabır versin, sana rahmet
eylesin canım kardeşim, sevgili dostum.