Hem filmş, hem kanunu daha önce görmüştüm!
Hem filmi, hem kanunu
daha önce görmüştüm!
EMOKRAT Parti’nin
devamı kim? Çiller
mi? Erbakan mı?
Mesut mu?
Bu sorunun cevabını kimse veremez… Belki verir. Bir tek
“tarih” verir.
Miraıçıların şu sıralarda ne
yaptıklarına bakalım… Basına
öfkelenlyorlar. Daha sonra
ne yapacaklar?
Dün ne yaptığını söyle, yarın ne yapacağını (ve ne yapacağımızı)
söylerim… Prof.Dr. Cem Eroğulun
“Demokrat Parti: Tarihi ve ldeoiojisi” (imge Yayınları, 1990) kitabını hızla okuyalım…
***k
Muhalefete karşı girişilen ilk
baskı. bir muhalif milletvekilinin
dokunuimazlığının kaldırılması blçlminde bellrmiştir. Hüseyin Cahit
Yalçın. Ulus Gazetesinde “Gözü
Kapalı Oy Verme” başlıklı bir yazı
yazmış ve bundan dolayı aleyhinde
kovuşturma açılmıştı. Hüseyin Cahit aynı zamanda milletvekili olduğundan, savcılık kendisini mahkemeye verebilmek için meclise başvurmuş. diğer yandan da aynı suçtan dolayı Ulus’un yazı işleri müdürilnü dava etmişti. Dokunulmazlık meselesi komisyonda görüşülürken, davalı yazı işleri müdürü
beraat etti. Karma Komisyon da
dokunulmazlığın kaldırılmaması
gerektiği yolunda rapor verdi. lşte
bu mesele meclis genel kuruluna
gelince Demokratlar. hukuk kurallarını çiğneme pahasına ve komisyon raporuyla beraat kararını kaale almayarak, Hüseyin Cahit Yalçın’ın dokunulmazlığını kaldırdılar.
Muhalefete ve basına gözdağı vermek için alınmış bu kararın gayrimeşru olduğunda şüphe yoktur ve
Demokrat Parti’nin çoğunluk istib- .
dadına yönellşinin ilk öneınii belirtilerlnden biridir.
i**
lstibdada yönelen idarelerin,
başlıca hedeflerinden birinin, basım emir kulu haline getirmek olduğu. bilinen bir gerçektir. Demokrat
Parti iktidarı, bu konuda bir istisna teşkil etmeınlştlr. Demokratlar,
baskı rejimine yönelişlerine koşut
olarak, daima basını dizginleyecek
yeni tedbirler almışlardır. 1956 yılının ortalanna doğru açtıkları yeni
baskı döneminde de. zaten zedelenmiş olan basın hürriyetini iyice
kısmak için. iki yeni kanunun ka
bulünü sağlamışlardır. Mart
1954’te basın aleyhine alınan tedbirleri çok ağırlaştıran bu kanunlar. baştan aşağı antldemokratik
hükümlerle doluydu. Gazete sahibi
ve sorumlu müdürü olmak yeni
şartlara bağlanmıştı. Gazetecilerin
kolaylıkla hapse atıldığı bir dönemde. altı aylık mahkumiyet, bu
meeleklerin icrasına engel kabul
edilmişti. Muhablrlerde dahi aynı
şartlar aranıyordu. Sorumlu mildürler, gazetelerinde imzasız olarak çıkan her yazının sahibini. sorulduğu takdirde. 24 saat içinde
savcıya bildirmek zorunda bıraiulıyordu. “Memleket ahlakını bozmak”, “resmi sıfatı haiz olanlar
aleyhine istihfaf hissi telkin edebilecek yahut müphem ve suizannı
davet edebilecek mahiyette neşriyatta bulunmak”. “maksadı malıeusa müstenit neşriyatta bulunmak” gibi, ceza hukukuna aykırı.
kaypak ifadelerle yeni yayın yasaklan getiriliyor ve bunlara uymayaniar için, ağır hapis ve para cezaları öngörülüyordu. Cevap ve
düzeltme hakkı ise aşırı derecede
genişletllmişti. Bu konuda kesin
takdir yetkisi eavcılara bırakılmıştı.
‘kit
Bir tek lsmet inönü tepki gösterdi.
“irtica rejimi ansızın gelmiyor,
gözümüzün içine baka baka, adım
adım, profeaörler eliyle hazırlanarak geliyor. Baeiretler bağlanmıştır. Mesuiiyetierin vicdanlar üzerin
deki baskısı da o niapette ezici ve
amansız olacaktır… Karanlıktan
medet umanlar. elbette tarihimizin
karanlık köşelerinde unutulacaklardır…” (Ulus Gazetesi, 8 Haziran
1956)
t**
Tarih tekerrür edebilir mi? Elbette ş
eder.
alsalardı, tarih tekerrür etmezdi.
Eder, çünkü, aptallar tarihten ders’