Hayat pahalılığından enflasyona…

»M

al_

nin ııüııü ıııııssi
KURTHAN FIŞEK;

KİDEN “hayat ‘“
ılığı” vardı.
ağ atladık, adı

“enflasyon” oldu.
Kırk paraya simit
yerken, aynısını üç

Havi ııahalılığınılan entasvıına…

b. Yildırım Maymk ı

c. Claudia _Schiffer
> ğ d. Devlet istatistik
: 56150” Enstitüsü

bin liraya yemeye * * *r
başladık. _ ; Refah Partisi beleBir (rakamla “1”) diyeleri, belediye l1İZkuruş nerede, metlerine faiz bindir300000 (yazıyla meyeceklerini söyle
“üçyüzbin”) kuruş
nerede?

Aradaki fark, topu topu otuz yıl…

i***

Ben ekonomiden anlamam… Aybaşında cebime gireni, aysonunda cebimde kalanı bilirim…

Ama, bildiğim bir şey var. Soru sormak…

Konfiçyus’un lâfını da unutmam…
“Soru sormayan, cevapsız kalmaya
mahkûmdur…”

Gelelim üç sorumuza…

Milyon rakamını ilk telaffuz eden

Menderes’ti, herkes korktu. Demirel trilyonları telaffuz etmekten korkmamak gerektiğini söyledi. Çil/erin bütçesi
katrilyonu buldu. Asgari’ ücret kaç para.?

a. 50 dolar

b. 1.600.000 lira

c. 85 doyçemark

d. 2.560.000 Polonya zilotisi

Enflasyonu biliyoruz… Peki, “defg Iasyon” neyin_ nesi.? Yanı’, fiyat seviyesinin düşmesi? Ilk ve son defa hangi
yılda olduydu.?

a. Hilafet kaldırıldığında (1924)

b. Devletçilik başladığında (1932)

c. Ikinci Dünya Savaşı çıktığında
(1939)

d. Demokrat Parti iktidara geldiğinde
(l 950)

Dev/etegüvenmeyeceğim de kime

güveneceğim? Kumaşı, dikişi dahil,
takım elbiseyi 24.666 (yazıyla yirmidönfbinaltıyüza/tmışa/tı) liraya giyeceğimi
kim söylemişti?

a. Terzi Kemal

diler. Konya beledi’ yesinin yaptıklarını
örnek gösterdiler.

lki lokma ekmeğe muhtaç olanların

#Elif/T

oylarını aldılar.

Kazandıkları her yerde, 4 bin liralık
ekmeği 7 bin lira yaptılar.

Devam edin! 1996’yı bekliyorum.
Herkes bekliyor.

‘P (s “P (z *PH-Bu :zıvıdv/xaa

DYP GRUBU
SHP-DYP koalisyonunun girdiği en önemli darboğazlardan
biri, belki birincisi, lâikliğe karşı
işlenen toplu suçların “terör eylemi” sayılıp sayılmamasıydı.
Sayılmaması için “yavrusunu
koruyan dişi kaplanlaı” gibi direndiniz… Sonunda 10 Nisan
olayları oldu. Ayaklarınız suya erdi. Dindar-dinci kesimin, hem
ANAP’tan, hem DYP’den elini,
eteğini, ayağını çektiğini görünce
dehşete kapıldınız… ‘ v
Tamam, uzlaştınız, ama, vur
,dediler diye de öldürmeyin… Refaiddin Şahin’in neydi o son de
meci? “Camileri, Kur’an kursları
nı, imanıları kontrol altında tut- ,

malıyız…”

Çağdaş demokrasinin bir bo- l

yutu zamanında uzlaşmaysa,
ikinci boyutu özdenetimdir, ağızdan çıkanı duyup anlamaktır.

DYP grubuna bir hatırlatmam
var. Bir de “özdenetîm” çağrım…

Refah Partisi sandıktan bu kadar çıkmasaydı, aynı tavrı takınır
mıydınız?

Kimi BASIMCIMIZ YükêELMiç.
sıze EıAKİMLBSTiIZİCİ verzıceııı. _ I

_LC/GL

Yaıllmaýın
lütfen!

Sotürlere

.-_ İ’ .

acıvın.
ÜRRİYET’lN Ankara
ilâvesinde minik bir haber vardı.

Bence Türkiye’nin en
önemli haberidir.

“Keçiörenîn MHP’li belediye başkanı Turgut Altınok,
ANAP döneminde ‘Ozal’,
SHP döneminde ‘Demokrasi’
olan parkın adını ‘Fatih Sultan
Mehmet’ olarak değiştireceğini açıldadı…”

Bunun neresinin haber olduğunu sormayın… Siyasetin
nabzını Şoförler tutar. Petrole
endekslidir hepsi… Her yere
gider, müşterinin (seçmen)
her türlüsünü görürler.

Alman işgali sırasında, Paris’in bütün sokak-park-nehir
isimleri değiştiydi. Alman işgali kalktı, belediyeler işbirlikçilerin isimlerini sokaklardan
kaldırdılar. Yarış vardı aralarında…

Sonunda şoförler kontak
kapattı.

“Nereye gideceğimizi biIemiyoruz, yolcuya ayıp olu
yor…

Yeni belediyeleri izlemeye
devam edin…

Partiler Fransa’da centilmen anlaşmasına varmışlardı.
Şoförler kızmasın diye sokak
isimlerini değiştirmediler.

l946’c_lan beri…

“Bazen hayatta
kalabilmek bile cesaret

ister…” (Seneca, 56)

ı

m