Hatasıyla, sevabıyla “İnci Baba”…

ehmet Nabi lnciler’i (“lnci
M Baba”) sekiz yıl önce tanıdım.Süleyman Demirel yasaklıydı. “Yasaklı” olmaktan öteye,
yarı-askeıfleşmiş idarenin sıcak nefesini ensesinde hissediyor, her zamanki
gibi “işâret bekleyen” çevresine, bazen üstü örtülü olarak, bazen dinlenen telefonlardan mesaj yolluyordu.
Mehmet Nabi İnciler epey içeri girip çıkmıştı o aralar… Yediği sopaların,
gördüğü işkencelerin izleri vardı üs

Tunus caddesindeki bürosunda
“Nasıl Baba Oldum?” diye röportaj
yaptık kendisiyle… inşaat-taahhüt sektöründe dönen dolapları, pavyon-gazino âleminde dönen numaraları
uzun uzadıya anlattı. Lâfını sakımadı,
o sektörlerden kendi payına düşenleri
yaptığını söyledi.

Döndü, dolaştı Iâf… Siyasete geldi.
Dolayısıyla, “yßaklı” Demirel’e._.._

“Ona lâf söyletmem…” dedi Inci
baba, “O bizim babamızdır. Onun
yanında biz olsak olsak iskele babası,
trabzan babası, şambabası oluruz…
Öl desin, ölmeyen nâmerttir…”

ii#

Mehmet Nabi lnci|er’in saf bir tarafı vardır.
Dolduıuşa çabuk gelir.

Kuıthcın FISEK

HATllSIYUl. SEllABIYLA “İNCİ BABA”…

…” delanna da

“Biz bizeyiz, yazma a
dik, “Ama, bize d il,
açıkça söyler misin nu?”

Dedim ya, serde mertlik, pâyede
babalık var.

Telefonu kaldırdı, numara çevirdi.
Kendi telefonu da, Denıirel’in telefonu da dinleniyordu.

“Babam benim, öbür tarafta, sırat
köprüsünde görevliyim…” dedi, “Merak etme, sana bunu yapanlann hesabını ilk ben soracağım… Çayını içmeye gelebilir miyim?”

Güniz S0kak’a gitti, içeri girdi,
çay içti. Arabayla takip edip eve girdiğini görmeseydik, yeminbillah,
inanmazdım…

It Ü û

Semra hanım hastaymış… Antalya’daki otel odasından çıkmıyormuş…
Cenazede kerherı boy gösterenlerden
kaçı aradı, “acil şifalar” diledi acaba?

Sadâkatin sahicisi zor günlerde,~

dar günlerde belli olur. Karşılıksızdır.

İnbaba’nın koç, deve, dana kesmesini yadırgamayın…

Zil takıp oynamaya kallsaydı, sarsıntıdan peruğu düşerdi.

Neyse, intikamın en güzeli, gecikmeli gelenidir. Demokrasinin sefasını
sürme sırası, 12 Eylül’ün cefasını çekenlerde artık…

0000000 Pi ı’ Pm’
KARAMELA Tr?
TERAZİ LASITK —–

BİLGİŞAYABLASAN
ısının FATURASI

Ocak kararlarının daha iyi uy2 4gulanabilmesi (ve akıllarda kal
__ ması) için her yer bilgisayarlaştı. Oğretmen bulamayan okullara bile
bilgisayar girdi.

Ama, nasıl girdi.?

Batman Çağdaşü okuyorum.

“Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde
oluşturulan Bilgi lşleın Merkezi’nde ihtiyaç duyulan bilgisayarların parasının
ödenebilmesî için, rızası olsun, olmasın,
öğretmenlerin maaşından kesinti yapıldı. Oysa, Batmarfdaki eğitim faaliyetinin ne kadar iyi yürüdüğünü anlatmak
için çıkartılan ve MEB bütçesinden parası ödenen dergi yerine, 8 bilgisayar
alınabilirdi…”

24 Ocak kararlarının “kime çalıştığına” karışmam, ama, kimi “beter ettiğini”
bilirim… Yürüme özürlüleri (“t0pal”)…
Onların bürokrasideki muadili olan
“bordro mahkûmlan”nı… Kaçma-kurtulma şansları yok… Herkes yakalıyor.

AMAN, cııvımrv,
sısıı niz: uzıııısıııı

D evlet bakanı Cavit Çağlafla

mütemmim cüzü Natîz Kurt

dünkü elektrikli sandalyemize
misafir olmuşlardı. “İyi başbakanın sıkı
seks olması lâzım!” demeleri üzerine, devlet cidd^yetine dâvet etmiştim
kendilerini…

Erzunım’dan bir bilimsel uyarı geldi
kendilerine…

Erzurum-hha’dan Cem Bakırcı arkadaşımızın haberine göre, aşırı selG beyin kanamalarına yol açıyormuş… Cinsel ilişki sırasında yaşanan heyecanın
beyin damarlarında oluşturduğu baloncukların patlaması işten bile değilmiş…

Cavit ve Nafiz beylerden başka, Abdülkadir Ateş’le Yıldırım Aktuna’nın da
dikkatlerine! Memleketin kendilerine
şu sıralarda çok ihtiyacı var.

“Ben halkımın babasıyım…”
(Padişah Vahdettin, 15 Temmuz
1919)

ş Bayındırlık bakanlığındaki ihaleler meselesi

ş tatsız gelişmeye başladı. Zâten öteden beri tatsızdı,
‘ peşpeşe verdiğin demeçlerle, hem tadı büsbütün
” kaçmaya, hem kokusu çıkmaya başladı. Once “Şüphe
lerimiz vardı, güvendiğimiz müteahhit arkadaşlan ihalelere soktuk, ne dolapların döndüğünün birinci elden bilgisini, duyumunu almak istedik!” dedin… O
güvendiğin müteahhitler ihaleye girip kazandılarsa çok gülerim… O _konuda
açıklaman yok… Şimdi de, “partizanlık yapılıyor” denmesin diye, “Partilem,
partili müteahhitlere eşit dağının yapıldı!” anlamına gelen bir demeç vennişsin… Tavsiyem var. Az konuşmaktan kimseye zarar, tevilden kimseye fayda gel Çağır İnci Baba’yı, yap müşavir, zâten çok iyi bildiği ihale sistemini sana
bir güzel reorganize ediversin… Yoksa, daha çok yanarsın…