Hasan Mutlucan’a ziyadesiyle aup ve yazık edildi!

‘ I
l ın

Jr* I

:mısınız

Mutlucana ziyadesiylel

ayıp ve yazık edildi!

6 EVLET sanatçısı’

Dolanların listesine bak
tım. Hem şaşırdım,

hem irkildim, hem çok üzüldüm…

Gerçi, adam seçmede bazı zaafları vardır sayın cumhurbaşkanımın, ama, aslina bakılırsa, bakan, parti başkanı, il başkanı.
başbakan seçmede de zaalları olduydu vaktiyle…

Kızını dövmeyenin dizini, esşeğirıi dövmeyenin semeriııi dövdüğünü, hem zar-zor, hem geç-güç öğrendi.

*ii

Her şeye rağmen. sayın cumhurbaşkanımızın çok önemli özelliği. kin
tutmamasıdır. Şahsi sıkıntılarını,
kırgınlıklarını, “dün dündür, bugün
bugündür” diye habire-hababam
unutmak, en önemli mazhariyetidir.

Şahsi problemlerini devlet işlerine bulaştırmamasıdır.

Yine hata yaptı seçiminde…

Ustelik, bu sefer, “Devlet Sanatçıları” seçiminde ayıp yaptı.

Hasan Mutlucan’ı ya unuttu, ya
görmezlikten geldi.

i**

Adamcağızın suçu ne?

“Rumeli Türküleri” söylemek
mi? Sabahın köründe, 12 Mart ve 12
Eylül’de, Güniz Sokaktaki sıcacık yatağında seni uyandırmak mı?

Ne demiş Hasan Mutlucan?

Güzel güzel söylüyordu işte…

**û

Yine de şahlanıyor aman, kolbaşımn kır atı

Görünüyor yandım da aman,
bize sefer yolları

Davullar çalsınlar aman, çengi
çengi harbiyı’

Sefersiz olmaz aman aman, er
evlatları

Görünüyor yandım da aman,
bize sefer yolları

i**

Sabahın köründe, iki kere, 12
Mart ve 12 Eylül’de, bu Rumeli türküsüyle uyandırılmaktan hoşlanmayışını
anlarım babacığım… Ama, şahsi garezini devlete, devlet sanatcılığına bulaştırmana aklım ermez. ..

Sesiyle, sazıyla, sözüyle, “kerhen” de olsa, derin devletle en
bütünleşmiş sanatçımızdır Hasan Mutlucan…

Yazık ve ayıp oldu kendisine…

ııucıı

,s,ıssı< Hasan Mutlucan'a bu ödülü verseydin o ne tepki gösterirdi? Mıılıtenıelen reddederdi. Sapına kadar sosyal demokrattır, ama, her askeri darbe sabahında gür sesini duyarız... TEMPO dergimize vaktiyle yakındıydı. ”12 Mart sabahı yatağımdan asker zoruyla kaldırıp Ankara Rady0su'na götürdüler, türkü söylettiler. 12 Eylül'de 'bis' (tekrar) istediler, gitmedim, kendi konserve kasetimden play-back yaptılar. Türkiye'ye biraz demokrasi gelse çok iyi olur. Sayın Demirel'i belli aralıklarla uyandırmaktan, kendi sesimle kendimi uyandırmaktan bıktım artık..." t** "Devlet Sanatçısı" unvanını herkese verdiler. Omer Lütfü Akad, Yaşar Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Macide Tanıt, Zühtü Müridoğlu, Hüseyin Gezer ve Füreya Koral daha önceleri kabul etmemişlerdi. Tepki gösterenler arttı. Fikret Otyam ve Orhan Pamuk ilk istemeyenlerdi. Arkası geldi, geliyor. Melih Cevdet Anday, Avni Arbaş, Orhan Pamuk. Arif Sağ, Turhan Selçuk, Müzeyyen Senar, Orhan Gencebay, Atıf Yılmaz, Belkıs Akkale... Yazık oldu Hasan Mutlucan'a... Bildiğim Hasan Mutlucan, devletle "kerhen" (TDKS. "iğrenerek") bütünleşmiş ve özdeşleşmiş olmasına rağmen, reddederdi o ödülü... "Red Cephesi" listesi biraz daha kabarır, anlam kazanırdı. Neyse. intikamını alacak gibi görünüyor. Yeni kaseti çıkıyor piyasaya... Birkac güne kadar... Albümün adı "Ege Türküler?... Ben olsam, "Baba'yı Gıcık Eden Müzikler" derdim adına... "Yüce-derin devlet" katlarında çok itibar qörmese bile, nostaliik iakı~ Iıp çok güleceğiz en azından...